MIT’de dalga ve frekans dersi veriyor, dizi gibi ‘atom filmi’ çekiyor

KIZIM Sırma’yı Berklee College of Music’e yerleştirmek üzere gittiğimiz Boston’da (ABD) bizi karşılayan TUSKON’un Washington Temsilcisi Hakan Taşçı, öneride bulundu:

Haberin Devamı

*  Massachusetts Institute of Technology (MIT), Harvard ve Boston Üniversitesi’nde arkadaşlarımız var. Bu üç ünlü üniversiteyi gezip, görmek ister misiniz?

Taşçı’nın önerisini eşim Emine’yle birlikte anında kabul ettik. Önce Science Research Laboratory’de görevli Mehmet Doğan’la buluştuk. Doğan’la eğitim gördüğü Boston Üniversitesi’ndeki laboratuvarları gezdik, geliştirdiği mikroskopu gördük. Laboratuvarlar ve geliştirilen projelerle ilgili panolarda öne çıkan Türk isimleri dikkatimi çekti:

Prof. Selim Ünlü, Hatice Altuğ, Ayça Yalçın...

Aralarında en çok dikkati çeken kuşkusuz Prof. Selim Ünlü’ydü. Ünlü, Boston Üniversitesi’nde Nanoteknoloji ve Nano-biyoteknoloji Merkezi Direktör Yardımcılığı görevini yürütürken, geçen yıl Özyeğin Üniversitesi’nin “Mühendislik fakültemizi kur” önerisini kabul etmişti.

Haberin Devamı

Ardından MIT’ye yöneldik. Orada bizi “Dalgalar ve Frekanslar” üzerine ders veren, kendi adına laboratuvarı bulunan Yardımcı Doçent Nuh Gedik karşıladı. Düşündüğümden genç görünce yaşını sordum:

-  29 yaşındayım...

1980 Bayburt doğumlu Gedik, ilkokulu memleketinde, ortaokulu İstanbul Gençosman’da bitirip, İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nden mezun olmuştu. Ardından Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’ne girmiş, hazırlık dahil 5 yıllık eğitimi 3 yılda tamamlamış, master için ABD’nin yolunu tutmuştu.

Nuh Gedik’in araştırmaları ve yayınlanan makaleleri MIT yönetiminin dikkatini çekmiş, 1.5 yıl önce transfer olmuştu. Önce ders verdiği sınıfa girdik:

-  Öğrenciler en çok sınıfta sesle şarap bardağı kırma deneyini seviyor.

*  Nasıl oluyor? Çok yüksek bir ses mi?

-  Düşündüğünüz kadar kulakları tırmalamıyor.

Laboratuvara doğru yürürken, MIT’de isim yapan Türk öğretim üyelerini sıralamaya çalıştı:

-           Elbette en başta Prof. Kenan Şahin’i saymak gerek. Şu anda Daron Acemoğlu, Fatih Yanık, Asuman Yanık, Muhammet Yıldız, Bilge Yıldız ilk aklıma gelenler...

Gedik, maliyeti 1 milyon doları bulan bir laboratuvar oluşturmuş. Yardımcıları ve öğrencileriyle birlikte “Süper iletkenleri oda sıcaklığında çalıştırmak” için formül arıyor, geliştirdiği cihazla bir anlamda “atom dizisi” gibi filmler çekiyor.

Haberin Devamı

* Süper iletkenlerin oda sıcaklığında çalışması ne demek?

- Bildiğimiz bazı maddeler -268 derecede süper iletkene dönüşüyor. Şimdiye kadarki çalışmalar bu sıcaklığı -140’a kadar getirebildi.

* Oda sıcaklığında aynı özellik çalışırsa ne işe yarayacak?

-  O zaman örneğin MR çekilirken, uzun süre manyetik dalga etkisinde kalmaktan kurtulacağız.

Hedefine ulaşırsa, dünyada Türkiye’nin de adını öne çıkaracak bir gelişmeye imza atmış olacak...

Hadi Nuh Gedik, görelim seni...

Kenan Şahin’in 100 milyon dolarlık bağışı konuşuluyor

MASSACHUSETTS Institute of Technology’yi (MIT) gezerken Yardımcı Doçent Nuh Gedik, gururla anımsattı:

- Prof. Kenan Şahin sayesinde MIT’de Türkler olarak farklı bir yerimiz var.

*  Neden?

Haberin Devamı

- Kendisi MIT’ye 100 milyon dolar bağışlayıp, rekor kırmıştı. Daha sonra bağışta onu geçen oldu ama yine de Kenan Şahin’in bağışı unutulmuyor.

1961’de cebinde 50 dolarla ABD’ye giden Kenan Şahin, MIT’ye başvurdu ve burs kazandı. Doktorası bitince, MIT’de öğretim üyesi olarak kaldı. Yeni buluşlara imza attı. 1999 yılında kurduğu Kenan Systems’i Lucent Technologies’e 1.4 milyar dolara sattı.

Şahin, işte bu satış sonrası, “Bu noktaya MIT sayesinde ulaştım” diyerek, tek kalemde 100 milyon dolarlık bağışı gerçekleştirdi.

Şahin, Boston’da yine kendine ait bir şirketi yönetiyor, üniversitede araştırmalarını sürdürüyor...

Haftada bir sınırda ezan dinleyenler var

Haberin Devamı

TRT-1’deki başarılı “Sahur Özel” programının geçen günkü konuğu Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Mehmet Görmez’di.

Prof. Görmez, program boyunca sıklıkla şu öneriyi gündeme getirdi:

- Dünyanın çeşitli noktalarındaki Müslüman azınlıkların haklarının dengeli bir şekilde savunulabilmesi için ortak bir “üst kuruluş”a ihtiyaç var.

Prof. Görmez, bu önerisinin altını şöyle doldurdu:

- Dünyanın değişik noktalarında öyle Müslüman kardeşlerimizi biliyoruz ki, aralarından birinin evine Kuran-ı Kerim gittiğinde, kuyruk oluşuyor. Çünkü, inandığı kitabı hâlâ hiç görememiş olanlar var.

Prof. Görmez’in anlattığına göre, Diyanet İşleri Başkanlığı, diplomatik kurallar çerçevesinde, ülkeler izin verdikçe, dünyanın değişik noktalarındaki Müslümanlar’a cami yapımından, bilgi ağına kadar çeşitli katkılarda bulunuyor.

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanlığı, bugüne kadar 81 farklı ülkedeki Müslümanlar’a benzeri şekilde el uzatmış, desteğini sürdürüyor.

Prof. Görmez, dünyadaki Müslümanların büyük çoğunluğunun Türkiye’deki gibi ezan sesine hasret olduğunu vurgulayıp, bir örnek aktardı:

- Sarp Kapısı’nın öteki tarafında bir grup kadına rastlamış, onlara sınıra yakın noktada ne yaptıklarını sormuştum. “Ezan dinlemeye geldik” yanıtı almıştım. Meğer haftada bir sınıra ezan dinlemeye gelirlermiş.

Sonra programın yapımcısı, Prof. Görmez’in kadınlardan yaptığı alıntıyı birkaç kez tekrarlattı:

- Sınıra ezan dinlemeye geliyoruz. Çünkü, Allah’a ezansız gitmek istemiyoruz...

Dinde, dilde, düşüncede özgürlük gibisi var mı? 

Yazarın Tüm Yazıları