Meryem ile Mehmet’in fikri takibi...

Hatta bu anlattıklarıma bayılacaksınız...

*

Meryem ile Mehmet’i hatırlıyorsunuz.
İki hafta önce yazmıştım.
Meryem ile dünya tatlısı çocuğu Mehmet, kömürlük gibi bir yerde, yarı aç, yarı tok yaşıyorlardı. Gözlerimle gördüm, buzdolabı fare düşse kafasını yaracak durumdaydı.
Hem yetim hem öksüz Meryem.
Zor bir çocukluk geçiriyor, orada burada bir sığıntı gibi büyüyor.
Sonunda bir adama âşık oluyor.
Birlikte kaçıyorlar.
Tam “Artık mutluyum” diyecekken, eşi bir trafik kazasında ölüyor ve Meryem bir başına kalıyor. Koskoca İstanbul’da. Üstelik hamile. O çocuğu kendi başına doğuruyor, önce sığınmaevinde kalıyor, sonra sokak sokak dolaşarak şimdi kaldıkları bu yeri buluyor. Ev sahipleri, evlere temizliğe giderek geçimlerini sağlamalarına rağmen, Allah için, merhametlerini Meryem’den esirgemiyorlar. Kirasını ödeyemese de anlayış gösteriyorlar. Ama onların da durumu parlak değil, daha fazla bir yardımda bulunamıyorlar.
Meryem ile Mehmet, 27’nci Yarım Kalan Hayat’tı.
Carrefour’dan gelen 20 bin lira onlara gitti.
Ama orada kalmadı.
Eksik olmayın hepiniz harekete geçtiniz.
Karınca kararınca yardım ettiniz, 20’ye ek olarak bir 8 bin daha çıktı.
Ama daha da önemlisi, bir sürü ayni yardım yapıldı.
Mehmet’e mama, meyve püreleri, giyecek, oyuncak, bez, çorap, patik...
İki araba malzeme...
Sağ olsun Hande Erkenci, benim Hande, süper Hande, onları bu hafta sonu kapıp götürecek.
Ama şimdi daha da sevindirici bir haber geldi.
Sıkı durun...
Meryem ile Mehmet’in hayatını kurtaracak bir haber.
Bilfen Okulları, Meryem’e İçerenköy’de iki oda bir salon ev tuttu. Kirayı onlar ödeyecekler. Düşünebiliyor musunuz, Meryem’le birkaç yer geziyorlar, “Seç” diyorlar ve beğendiği evi tutuyorlar. Meryem önce inanamadı, beni aradı, “Ev o kadar büyüktü ki” dedi durdu, o kömürlükten sonra her yer ona büyük geliyor tabii.
Evi döşeyeceklerini duyunca da kulaklarına inanamadı.
Önce, “O semtte kimseyi tanımıyorum, acaba yapabilir miyim?” diye korktu ama akıllı kadın, çocuğunun geleceğini düşündüğü için “Tamam” dedi.
Mehmet henüz 12 aylık, 20 aylık olana kadar ona maaş bağladılar.
Çünkü Mehmet’in şu anda kreşe kabul edilebilmesi mümkün değil.
Bilfen Anaokulu’na girebilecek yaşa geldiğinde, Mehmet kreşe, Meryem işe gidecek.
Bilfen Okulları’nda onun bir işi olacak.
Bu, Bilfen’in bulduğu geçici çözüm...
En son duyduğum haber, havalara uçmama neden oldu.
Çünkü düşünmüşler taşınmışlar, TOKİ’nin Tuzla’daki 1. derecede alt gelir grubuna ait vatandaşlara konut edindirme projesinin kapsamında onlara bir daire almaya karar vermişler.
Evrakı doldurup müracaat da etmişler.
Daha ne olsun?
Gerçekten daha ne olsun...
Binlerce teşekkür...

Gay dedikodusu komaz cimri dedikodusu kor

GEÇENLERDE birkaç arkadaş “kadın geyiği” yaptık.
Tabii dedikodu eksik olmadı.
Bir ara, bir erkek oyuncudan söz edildi, hakkında “gay” dedikodusu dolaşan bir erkek.
“Yok canım” dedi onu iyi tanıyan biri, “Alakası yok! Meşhur erkeklere çamur atmanın en ucuz yolu bu. Kadınlar için, ‘Birlikte olmadığı kimse kalmadı, erkekler için ‘Aaa bilmiyor musun o zaten gay!’ demek...”
Biliyorsunuz kediyi öldüren merak. “Değil miymiş yani?” diye sordum.
“Yok canım!” dedi.
Sonra biri atladı.
“Kızlar” dedi, “bir adam hakkında söylenebilecek en kötü şey nedir? Kadınlara ne söylerseniz o erkekten fellik fellik kaçarlar?”
Bir sürü şey söylendi. En sonunda yine gay’liğe bağlandı.
“Bilemediniz!” dedi, “Cimri... Bir erkeğin sahip olabileceği en kötü sıfat cimri. Bir kadın bir erkekle evlenecek olsun, gay may desinler, seviyorsa umrunda olmaz ama derlerse ki, ‘Acayip cimri!’ Bak o zaman, kadın bir daha düşünür... Hatta evlenmez, vazgeçer... Bir erkeğin cimri olması kadar kadınları delirten bir şey yoktur!”
Güldük, hak verdik.
Siz katılır mısınız bilemem...
Ama Tanrı bütün kadınları cimri adamlardan korusun!

HAMİŞ

Twitter’da, orada burada zaten kızımın da Bilfen’de okuduğunu okuyorum. Doğru değil. Ayrıca zor durumdaki insanlara yardım çabasına çamur atılmasını havsalam almıyor. Kötülük katsayısını hesaplamaya da aklım yetmiyor...