Merkez Bankası’nın eylem planı

MERKEZ Bankası yönetimi ekonomi, para politikaları ve yönetim alanında literatüre yaptığı katkılara devam ediyor.

Merkez Bankası dün bir açıklama yaparak, Çarşamba günü Enflasyon Raporu’nu açıklayacağını hatırlatırken, Başkan Erdem Başçı’nın bu raporla birlikte “Türk lirasının değerini önemli ölçüde güçlendirecek”, fiyat istikrarı, faiz politikası, döviz rezerv politikası, zorunlu karşılık politikası ve finansal istikrardan oluşan, 5 maddelik bir “eylem planı” açıklayacağını söyledi.
Merkez Bankası zaten asli görevi olan fiyat istikrarını sağlamak için elindeki araçları kullanmaz mı? Bunun için politika faizini, zorunlu karşılıkları, rezervleri kullanmaz mı? Bu işleri yapmak, bir başka deyişle eylemde bulunmak zaten görevi değil mi? Eğer değilse, Merkez Bankası’nın görevi nedir? Peki, bunların her birinin ayrı bir politika halinde açıklanmasına, hem de açıklanacağının önceden duyurulmasına neden ihtiyaç duyuyor?
Enflasyon Raporu zaten bunun için, yani geçmiş enflasyon gelişmelerini değerlendirip, ileriye dönük yapılacaklara ilişkin piyasalara sinyal vermek, yön göstermek için hazırlanmıyor mu?
Peki, Merkez Bankası yönetimi zaten rutin olarak açıklayacağı Enflasyon Raporu’na ek olarak, neden böyle bir eylem planı açıklama gereği duyuyor?
Merkez Bankası’nın bu açıklaması piyasalarda da şaşkınlıkla karşılandı.
Şahsen Merkez Bankası’nın, yine psikolojik etki yaratıp, beklenti yönetmek için, böyle bir açıklama yaptığını tahmin ediyorum. Bir Merkez Bankası’nın “Türk lirasının değerini önemli ölçüde güçlendirecek” ibaresi kullanmasının başka bir nedeni olabileceğini de sanmıyorum.
İyi de, Merkez Bankası yönetiminin, beklenti yönetiminin içi boş vaadlerle olamadığını, sonuç alacak ciddi, teknik yönü kuvvetli, bütünlüğü olan eylemlerle, verilen ve sonra tutulan sözlerle, yani güven sağlamakla yapılabileceğini artık görmesi gerekmez mi?
Önce açıklamalarla kurları yukarı çıkarmak, kur fazla çıkınca, “Avrupa’da sorun bitti” ya da “TL yüzde 10-15 değersiz kaldı” diyerek, artışı sözle engelleme açıklamalarından ne sonuç aldıkları ortada değil mi? Literatüre “sermaye açığı varken hem kuru hem TL’yi istediği noktada tutma” gibi ekonomik dayanağı olmayan bir politikayı eklemeye çalıştıklarını ama doğal olarak sonunda başarısız olduklarını görmediler mi acaba?
Piyasadaki güven kaybını, yine tutamayacakları sözler verip, birbiriyle çelişen kararlar açıklamaya devam etmekle iyice artıracaklarını, umarım artık görürler.
PİYASANIN BEKLENTİSİ
Piyasalar alışılmadık bu eylem planı açıklaması ardından, ne tür politikalar açıklanabileceğini tartışmaya başladılar. Geçen hafta Cuma günü Başkan Erdem Başçı’nın Varşova’da yaptığı açıklamalardan da yola çıkarak, Çarşamba günü nelerin açıklanabileceği konusunda tahminler yapılıyor. Bu tahminler arasında “Artık Merkez Bankası yönetiminin fiyat istikrarını sağlamaya odaklanıp, faizi etkin olarak kullanma niyeti” ilk sırada yer alıyor. Yani bundan sonra faiz artırmaya başlayacağı, bunu açıklayacağını tahmin edenlerin sayısı fazla.
Yanı sıra, yine Başçı’nın açıklamalarından yola çıkılarak, TL mevduatların döviz cinsinden tutulabilen munzam karşılık oranının daha da artırılacağını, bu arada munzam karşılıklara Merkez Bankası’nın faiz uygulamaya başlayacağını, Başkanın bunu açıklayacağını tahmin edenler de bulunuyor. Piyasada gecelik borç verme oranının “politika faizi olarak açıklanacağı” tahmininde bulunanlar da var. Yine bundan sonra döviz satım ihalelerinin fikslenip, ekstra döviz satışına geçileceği tahminleri de yapılıyor.
Umarım; bu kadar büyük beklenti yaratılmışken açıklama haya kırıklığı yaratmaz. Öyle ya da böyle eğer Merkez Bankası para politikasında sıkılaştırma, fiyat istikrarı için gerekirse faiz artırarak mücadele edeceğini açıklamaz, yine “hükümete rağmen bir şey yapamadığını” gösterir şekilde birbiriyle çelişen kararlar açıklarsa, piyasaları düzeltemediği gibi söylediği “TL’nin değerini önemli ölçüde güçlendirme” olmaz, tersine zayıflaması devam eder.
Unutulmasın; Merkez Bankası’na duyulan güven, yönetimin sandığından çok daha önemli.
Yazarın Tüm Yazıları