Merkez Bankası müdahalesi ve Avrupa’nın krizi

MERKEZ Bankası’nın dünkü döviz müdahalesi piyasalar için sürpriz oldu. Piyasalar dolar kurundaki bu çıkışa Merkez Bankası’nın bir yerde “dur” demesini bekliyorlardı ama ne zaman gerek görür, etkisi ne olur onu bilmiyorlardı..

Dün gördük; Merkez Bankası önce 1 milyar 350 milyon dolarlık döviz satış ihalesi açıp, döviz hesapları munzam karşılıklarını da azaltacağını açıkladı. Piyasalardan gelen talep 1 milyar 852 milyon doları bulunca, Merkez Bankası bu kez yine şaşırtıp talebin yarısını bile karşılamadı. Öyle olunca da kurlar ihale sonrası yeniden yükseldi. Bunun üzerine Merkez Bankası tekrar  gerek görürse yine yüksek miktarda döviz satabileceğini açıkladı. Bununla da yetinmedi; TL karşılıklarının yüzde 10 olan dövizle tutulabilme imkanını yüzde 20’ye çıkarttı, “bu imkanın hepsi kullanılırsa 3.6 milyar dolarlık rezerv artışı olacağı” noktasının altını çizdi.
Yani Merkez Bankası talebin beklediğinin çok üstünde olduğunu, rezervlerin eridiğini, bu nedenle rezerv tehlikesini göstermemek için bu yolla rezervi artıracağını itiraf etmiş oldu.
Bence, dün gün içinde yaşadığımız hareketler piyasaya şu algıyı verdi: “Merkez Bankası ne yapacağını detayına kadar hesaplamamış”. Sorgulanacak husus o kadar çok ki.
Piyasa uzmanları ve çoğu ekonomi yazarı, herhalde “faizci” damgasından korktukları için, Merkez Bankası yönetiminin aldığı kararları “hep doğru” görme eğilimindeler ama yaşananlar da ortada. Unutmayalım ki; kurların seyri nedeniyle, hele hele sürekli değişen kur politikası nedeniyle çok önemli bir kesim mağdur. En azından bu kesimlerin ne olduğunu anlamaya hakları var.  Uygulanan faiz ve kur politikalarıyla nelerin kazanılıp nelerin kaybedildiğini de anlamaları gerek. Yaşananlar her yönüyle, özellikle eleştirel yönüyle de tartışılmak zorunda.
Bırakın daha önce alınan kararları dün alınan kararlara bakalım… Bir Merkez Bankası piyasaları sakinleştirmek için açtığı döviz satış ihalesindeki miktarın hepsini karşılamak durumundadır. Eğer alttan gelen talepleri görüp, “buradan döviz alıp daha sonra yükselince satarım diyenlere fırsat vermemeyim” derse, bunun adı müdahale olmaz. Merkez Bankası daha ihaleye çıkmadan gelecek talebi aşağı yukarı görür, hangi noktaya nasıl vuracağını hesaplar ve ona göre miktar belirleyip ihaleye çıkar. Eğer iyi hesaplayıp ihaleye çıktıysa, çıktığı miktarı satar, hem de “süpürmek” için, fazla talep gelirse onu da  karşılar.
Ancak eğer rezervine güvenmiyorsanız, piyasadaki talebi kesecek kadar elinizi rahat hissetmiyorsanız, çok marjinal bir fiyat etkisi yapacağını düşünüyorsanız, o zaman da bu kadar yüklü ihaleye çıkmazsınız. Yani Merkez Bankası bir hareket yaparken sonucunu görmek zorundadır. Eğer göremezse piyasayı sakinleştirmek yerine, dün olduğu gibi, “Merkez Bankası ne yaptığını pek bilmiyor, ikircikli davranıyor” algısını yaratırsınız.
REZERVLERİN DURUMU
Zaten 1.75’lik dolar kuruna “TL yüzde 5-10 değersiz” demişsiniz, bir ay bile geçmeden bu kez 1.85’lik kura “Bundan sonrasına artık sıcak bakmayız” açıklaması yapmışsınız, yani zaten  kredibilitenizden yemişsiniz. Yeniden kredibilite kazanmak, piyasalara gerçekten yön vermek  isteyen Merkez Bankası dünkü gibi bir hareket yapıyorsa, sonuçu alması lazım.
Aksi takdirde böylesine zor bir dönemde, piyasalarda kredibilitenizi iyice harcamış olursunuz.
Peki, bu hareketin başarılı olup olmadığını asıl ne zaman anlayacağız derseniz; çok açık. Eğer Avrupa’nın krizi devam eder, küresel piyasalardaki bu hava sürerse, o zaman Merkez Bankası bu hareketi tümüyle boşa yapmış demektir. Döviz rezervlerimize başka gelişmekte olan ülkelere göre borca oranı ve ithalata oranlayarak bir bakın., O zaman döviz rezervlerimizin hiç de boşa harcanmayacak kadar kritik seviyelerde olduğunu zaten görürsünüz.
Hoşlanılmayan bir sorumu tekrarlayayım: Hükümet ve Merkez Bankası seçim sonrası “hadi kuru yukarı çıkartalım” atağına kalkmasaydı, bu arada bir de faiz indirimi yapıp, “bunun devamı da gelecek” demeseydi, acaba Merkez Bankası çok daha küçük miktarda satışlarla bu kuru engelleyemez miydi? Merkez Bankası açıklamasında G-20’den örnek verip müdahaleye dayanak oluşturmaya çalışmış ama IMF’in “rezerv satmayın” uyarısından söz etmemiş...
Yazarın Tüm Yazıları