Meğer bir İstanbul rehberi varmış!

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

BİRKAÇ gün önce, yol bilmeyen taksi şoförlerinden söz etmiştim. Aynı yazıda, İstanbul’un kentin bütün cadde ve sokaklarını içeren bir rehberinin niçin bulunmadığını sormuştum.

Büyükşehir Belediyesi gerçekten çalışıyor! Anında cevap geldi.

İmzasız mektupta bana sormuşlar: 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlamış olduğu İstanbul Şehir Rehberi’niz var mı?' diye.

Yoktu. Ne rehberim, ne de böyle bir rehberden haberim vardı. Ama onlar gönderince haberim de oldu, rehberim de.

Sözkonusu rehber Büyükşehir Belediyesi’nin Harita Müdürlüğü tarafından en güncel hava fotoğraflarından yararlanılarak yapılmış. En güncel dedikse, yıl 1998, yanlış anlaşılmasın.

Basın Danışmanlığı, bu çalışmanın 'compact disc' halinde ve internet üzerinden yayınlanma çalışmalarının da yapıldığını söylüyor. Internet adresi, www.ibb.gov.tr. imiş.

Rehber kitap gerçekten çok güzel. İçeriği ile, baskısı ile mükemmel. Haritalar net ve kolay anlaşılır. Bölümlemeler iyi. Sonda yer alan ve bütün sokak, cadde, meydan isimlerini içeren indeks mükemmel.

Yalnız boyutları çok pratik değil. Bir de cildi daha kullanışlı olmalıydı diye düşündüm.

Bu rehber için Büyükşehir Belediyesi’ne ve rehberi hazırlayan Doç. Dr. Ahmet Kal’a’ya teşekkürler.

* * *

Mektupta, rehberin fiyatının 10 milyon lira olduğu yazılı. Üstelik resmi kurumlara da yüzde 50 indirim yapılmaktaymış.

Bence İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ticari araç şoförleri arasında anlaşmaya varılmalı. Rehber daha pratik olarak -yani daha kullanışlı bir cilt ile ve daha küçük boyutta- yeniden basılmalı. Bunun tümü de, mümkünse resmi kurumlara uygulanan fiyattan şoförlere satılmalı.

Dayatmacılığı, hele devlet dayatmacılığını hiç sevmem ama, İstanbul Şehir Rehberi’ni satın almak taksi sürücüleri için bir zorunluk haline getirilmeli.

Belki böylece, 'Taksim Meydanı mı? Orası da neresi abicim? Kusura bakma, bilmiyorum. Ben karşı tarafın taksisiyim' safsataları bir son bulur.

Değişik renkteki İstanbullular

Şu günlerde gazetelerde azınlık hakları tartışılıp duruyor. Milli Güvenlik Kurulu ne demiş, Dışişleri Bakanlığı ne cevap vermiş gibi başlıklar göze çarpmakta.

'Azınlık' deyimi beni oldum bittim rahatsız eder. Azınlık, çoğunluk hoş kavramlar değil. Gizli de olsa, bir çekişmeyi hatırlatıyorlar. Doğrusu galiba 'farklı kültür toplulukları' olmalı.

Bu toprakların kültürü ortak paydamız. Tuvalin zemininde bu ortak yerel renk var. Zeminin üzerinde ise değişik renklerden oluşan farklı toplumsal portreler. Ben bu portrelerin çokluğunun galerimizi zenginleştirdiğini düşünüyorum. Tek tip resim meraklılarının ise sığ ve insan sevgisinden yoksun olduğuna inanıyorum.

İlginç bir mektup

Bu vesileyle geçenlerde elektronik posta kutuma gelen bir mektuptan ve bunun satıraralarındaki ilginç bir sitemden söz edeceğim.

Önce olayı anlatayım.

12 Haziran pazartesi günü Ermeni Patriği II. Mesrob, bir kutlama için bir günlüğüne Bükreş’e gidiyor.

Kendisini uçağın kapısında dini görevliler karşılıyor. Havaalanının şeref salonunda ağırlanıyor. Burada bir grup Patrik’e 'hoş geldiniz' diyor. Aralarında senatörler, milletvekilleri, gazeteciler, Bükreş Başepiskoposluğu görevlileri var.

Bütün bunlar normal. Anormal olanı, sözkonusu grup içinde Bükreş’teki Ermenistan büyükelçisi, elçilik müsteşarından başka diplomat olmaması.

Aynı gün saat 15.00’te Romanya Cumhurbaşkanı Emil Konstantinesku, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmi bir davet veriyor. Din adamları, senatörler, parlamenterler, büyükelçilerin ve azinlik cemaatleri liderleri bu kabule katılıyor.

Buraya kadar bizim diplomatik temsilcilerimiz ortada yok. Oysa Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet. Patrik ise bizim vatandaşımız. Temsil ettiği kitle de -dini ne olursa olsun- Türk vatandaşları.

Satıraralarındaki sitem

Neyse biz, öykümüze devam edelim...

Patrik, bu arada Bükreş’teki büyükelçimiz Volkan Bozkır’ı telefonla arıyor. Kendisiyle telefonda görüşüyor.

Sonrasını Patrikliğin basın bülteninden aynen aktarayım. Bültende aynen, 'Patrik Hazretleri, Büyükelçi’nin zaman cetveli elvermediğinden Türkiye Büyükelçiliği’ne nezaket ziyaretinde bulunamadı' diye yazılı.

Oysa Patrik, saat 16.00’da Ermenistan Büyükelçiliği’ni ziyaret ediyor ve Büyükelçi Karin Gazinyan’a

havaalanına kadar gelme nezaketini gösterdiği için teşekkürlerini iletiyor.

Nitekim, Ermenistan Büyükelçisi, ertesi gün Patrik’i havaalanına kadar uğurlamayı da ihmal etmiyor.

Derin devlet işlerinden anlamam. Aslında sığ olanını da pek bilmem ve merak da etmem.

Yine de resmi görevlilerin böyle bir tutum takındığı bir ülkede farklı kültürden insanların yaşayabiliyor olması bile güzel.

Kendi hesabıma, İstanbul’a renk katttıkları için hepsine müteşekkirim.

Yazarın Tüm Yazıları