Adam gibi protesto etmekten bile aciziz

Başbakan’ın stadyumdaki yuhalamaları siyaseten üstüne alınması saçmaydı. Ama biz de artık biraz aklımızı başımıza devşirsek, futbol soslu şımarıklıklar yerine elimizi taşın altına sokup protestoyu yerinde, siyasetin içinde yapsak ya...

İki lafım olacak.
Birincisi...
Politikanın yeri stat değil. Spor müsabakalarının yapıldığı mekanlara politika gözlüğüyle bakılmaz. Çünkü bu şehrin 2 bin yıllık tarihi boyunca, Sultanahmet Meydanı’ndaki hipodromdan bu yana, insanlar buralara eğlenmeye, deşarj olmaya gider.
O yüzden mesela, onaylamasak bile, buralarda küfür edilir. Patronuna kızan, karısından bıkan tribünlerden sahaya doğru ana avrat düz giderek boşalır. Yani buralarda protesto olağan ruh halidir.
Başbakan Erdoğan tribüne bakıp şöyle düşünse ya: “Bu statta 50 bin kişi var. Aritmetik olarak bunun 20 bini benim seçmenim olmalı. Beni niye protesto etsinler ki?”
Başbakan yuhalamaları siyaseten üstüne alınmamalıydı.
Başbakan’a çuvaldızı batırdıktan sonra iğneyi de ben ve benim gibilere saplayayım.
Deyin ki Başbakan haklı, deyin ki bu olay organize siyasi bir protesto... Hatta daha da ileri gidip komplo olduğunu düşünelim.
O zaman şunu sormak lazım: “Ben ve benim gibiler neden iktidarı sadece ve sadece içki masalarında, stat açılışlarında veya U2 konserinde protesto etmekle yetiniyoruz? Madem bu kadar rahatsızız, örgütlü tepkimizi niye gösteremiyoruz?”
Hariçten gazel okumak yerine neden siyasete bir kenarından bulaşmıyoruz? Sivil toplum hareketlerine katılmıyoruz?
Çünkü konformistiz. Çünkü elimizi taşın altına koymuyoruz.
Çünkü dünyanın bize bir şeyler borçlu olduğunu düşünüp kılımızı kıpırdatmamamıza rağmen, eski düzenin aynı şekilde devam etmesini istiyoruz, daha da kötüsü bunu bekliyoruz, haktan sayıyoruz.
şımarığız, durmadan söyleniyoruz.
Elimizden çok şey gelir de, armut pişsin ağzımıza düşsün derdindeyiz.
Eylemde sıfır, dost meclislerinde Ali kıran baş keseniz, ülkenin haline “vah vah”lanıp duruyoruz.
Kıyasıya eleştirdiklerimiz çalışırken biz anca yuhalamakta ustayız.
Böyle devam edelim, biz ancak yuhalayalım.

Hadi diyetinizi ödeyin o zaman

Ömer Seyfettin’in “Diyet” hikayesindeki gibi, bazen kolu kesip yaptığı hayrı başımıza kakanların önüne atmak lazım. Protesto etmek yerine bu stadın diyeti nasıl ödenir diye düşündüğümde aklıma şu geldi... Zaten Başbakan boyuna “Stadı Galatasaray’a vermeyebilirim” imasında bulunmuyor muydu?
Galatasaray yönetimi çıkıp desin ki: “Biz Ali Sami Yen’den memnunuz. Eski stadımıza dönüyoruz. Sayın Başbakan’a teşekkür ederiz. Yeni stadı Kasımpaşa’ya hediye etsin. Biz diyetimizi ödedik.”
Yapanlar bilir, bazen en büyük tatmini çantamızı alıp gittiğimizde yaşarız.
Yazarın Tüm Yazıları