Sigara yasağını sevdik galiba

Henüz kapalı mekanlarda durum nedir gözlemlemiş değilim, ama Açıkhava Tiyatrosu’nu görünce gözlerim yaşardı, hani hıçkırdım diyebilirim.

Haberin Devamı

Tabii ki sigara yasağından bahsediyorum.
Ki burası üstü açık bir mekan. Ama malum, kültürel aktivitenin yapıldığı bir yer.
Ve burada da içmek yasak. Açık ya da kapalı olması fark etmiyor yani.
Çarşamba gecesi izlediğim Sezen Aksu konseri boyunca herkes yasağa uydu ve kimse sigara içmedi.
Dedim ki arkadaşıma, “Kesin tüttüren bir-iki kişi çıkar”.
Ama yok, valla çıkmadı. Gel gör ki ne zaman konsere ara verildi, herkes büfelere hücum etti. Ve baca gibi tüttürmeye başladı.
Orada içilebiliyormuş çünkü.
Bir de konserin bitmesine yakın sigarasızlığa dayanamayanlar oldu.
Neredeyse arka koltukların çoğu boşaldı, herkes büfelerin olduğu alana doğru koşturdu. Pek hoş olmadı konser sürerken o koşturma, ama yine de uyuldu yasağa.
Ne diyeyim, tebrikler tüm sigara tiryakilerine...

Haberin Devamı

Beş maddede “Sezen Aksu ve arkadaşları” konseri

1- Sezen Aksu’nun müzisyen arkadaşlarıyla yaptığı Açıkhava’daki proje konser; az konuşmalı, bol şarkılı ve tıkır tıkır akan bir repertuvara sahip. Elektronik tınılar yok, her şey akustik ve tüm enstrümanların ayrı ayrı keyfine varıyorsunuz dinlerken...
2- Amalia Rodrigues’ten ıtalyanca şarkı ve Yunanca “Olmasa Mektubun”u şakımak çok iyi fikir. Lezzet katıyor konsere. Ama alaturka bölümü çok uzun. şahsen o bölümde sıkıntıdan patladım.
3- “Vazgeçtim”, “Kalbim Ege’de Kaldı”, “Kavaklar”, “Tutuklu” gibi pek söylenmeyen şarkıların repertuvara girmesi iyi olmuş. Keşke bir de “Güllerim Soldu”yu alsalarmış repertuvara...
4- Dansçılar ilk kez bir yerli konserde konsepte uygundu. Zırt pırt solist arkasında hoplayıp zıplayan dansçılar görmedik.
Bunun yerine bir adet ince belli, bol karın kaslı, post-modern bir dansöz vardı. Adı, Burcu. Gerçekten dikkat çekiciydi. Ayrıca Oğuzhan ve Kadircan ikilisini de unutmamak gerek. Roman ve zeybek dansları dans olmaktan öte bir şeydi, fena halde inandırıcıydı.
5- Fahir Atakoğlu çok neşeli adammış. Konser boyunca en çok o eğlendi. Ve Serdar Barçin. Saksafonuyla harikalar yarattı.

Şu gençliğin hali

Başbakan gençlere taktı. “Ne olacak bu gençliğin hali” tadında son derece klişe cümlelerle karşımızda demeçliyor.
Hani kıraathanelerde otururken bir yaşlı dede, önünden geçen ona göre “zirzop” giyinmiş, ama gence göre bir anlamı/adı olan “punk” takılmış kılık kıyafet ve saçı görünce “cık cık cık” yapar.
Söylenir durur.
Okkalı bir-iki küfür eder. Ve üstüne de ekler, “Yahu bu gençliğin hali nolcak?” filan.
Başbakan’ınki de o hesap. Arada biraz fark olması gerekmiyor mu?

Haberin Devamı

Yerli haz listesi

Pazartesi günkü “Yeni hazlar” yazısını çok seven olmuş.
Bana da gün doğdu o zaman, hemen “yerli haz listesi” yapacağım bir tane.
Katkı bekliyorum sizden de. Dünün hazları neydi Türkiye’de, bugün haz alınan şeyler neler?
Yelpaze geniş. Televizyon üstündeki örtü eski bir aile hazzıydı, şimdinin benzeri deko-hazzı ne? Gibi gibi...

Anjelika Akbar’dan yanıt

“Anjelika Akbar’ı anlayamadım” diye yazmıştım.
Çünkü ıdil Biret konserine yapılan Alperen baskını sonrası, içeride içki içilmesinin yanlış olduğunu savunmuş, bu şartlarda kendisinin asla konser vermeyeceğini söylemişti gazetelere. Yanıt gelmiş Akbar’dan yazım üzerine. Diyor ki: “Olay çok netti. Tam dediğim gibi, konser esnasında içki içilen bir organizasyondu bu! Ben bir çıkış da yapmadım. Sadece bana sorulduğunda, sigara ve içkinin konser esnasında olamayacağını belirtmiştim... Konserin konsepti ‘içkiyi kap, konsere gel’ idi ve ılber Ortaylı da aynı şeyi söylemiş: Konser esnasında kadeh kırılabilir, konsantrasyon dağılır.”
Haklısınız dağılır. Ama bu da ıdil Biret’in bileceği bir iş.
O razı olmuş, içen de öyle. O zaman bize ne?

Yazarın Tüm Yazıları