2010’dan kimler kazanıyor

Bir süredir aramızda konuşuyorduk, bu 2010 organizasyonlarının kokusu yakında çıkar diye...

İnanılmaz bir para dönüyor bu işte.

Yapılan etkinliğin, harcanan paraların haddi hesabı yok.

Nasıl denetleniyor, hangi etkinliği kim nasıl organize ediyor belli değil.

Her gün bir etkinlik duyuyorum, 2010 kapsamı çerçevesinde...

Ama etkinlikten öte, "yolunu bulma" işine döndü organizasyonlar.

Çünkü her alanda olduğu gibi, organizasyon işinde de kendi adamlarını çıkardı AKP hükümeti...

Belediyeye, organizasyon komitesine yakın olanlar, ortak şirket kuranlar onlarca organizasyon yapıyor.

Kimi 10 liralık işi 20 liraya satıyor, bazısı kimsenin haberi olmayan etkinlikler düzenliyor; 2010 bütçesinden parasını aldığı için bilet satmış satmamış umurunda değil...

Bazıları da geçen gün ortaya çıktığı gibi sahte balerinler getiriyor.

St. Petersburg balesi yerine öğrencilerden kurulu ’çakma bale topluluğu’...

Bale skandalı Boğaziçi Festivali’nde yaşandığı için şimdi festivalle ilgili soruşturma başlatılıyor...

Yetmez...

Şu 2010 organizasyonlarının tamamı masaya yatırılmalı.

Görelim bakalım kimler neler yapmış.

Bütçeler, harcanan paralar, kimlere neler ödendiği, neler ödeneceği şeffaf şekilde masaya yatırılmalı.

Hakkımız yok mu 2010 için su gibi harcanan paraların nereye gittiğini öğrenmeye...

İvedik yetti

Şahan Gökbakar’ın yerinde olsam, "Yeter layn, çektiğime çekeceğime pişman ettiniz beni" diye haykırırdım.

Yahu adam bir film çekti, aylardır mevzusu bitmedi.

İvedik aşağı, İvedik yukarı...

Tamam ben de filmi eleştirenlerdenim ama fazla uzamadı mı bu iş...

Film üzerine basına açıklaması yansımamış oyuncu kalmadı.

Muhabir arkadaşlar da ilginç, mevzu bulamadıklarında İvedik’i soruyorlar.

Geçen gün Yılmaz Erdoğan patladı sonunda, "Bana ne İvedik’ten" diye...

Vallahi haklı.

Şahan bir film yaptı, izlenme rekoru kırdı, beğenenler beğenmeyenler eteğindeki taşları döktü, olay bitti...

Daha neyi tartışıyorsunuz.

Şafak Sezer, gemileri karadan yürütmüş...

Ahmet Yılmaz, Leman’da en sevdiğim karikatüristlerin başında gelir.

Bu haftaki Cümbür Cemaat köşesinin altında bir not gözüme çarptı, koptum...

Duyuru başlığıyla şöyle yazmış;

"Kutsal Damaca’nın senaryosundan ziyade İstanbul’un Fethi’nde gemilerin karadan denize indirilmesi fikri de Şafak Sezer’e aittir".

Nedir bu diye sorunca öğrendim.

Meğer Şafak Sezer televizyonlara çıkıp, "Kutsal Damacana’yı ben yazdım" diyormuş.

Filmin gerçek senaristi Ahmet Yılmaz da böyle bir notla yanıt vermiş Şafak’a...

111. kanal

Çok fazla yerli dizi izlemem ama bu işin meraklılarına bir tavsiyem var...

Kanal D’nin, D Smart 111. kanal üzerinden yaptığı HD yayına bir fırsat bulup göz atın.

Diğer kanalların henüz böyle bir hizmeti olmadığı için Kanal D diyorum...

Diziler burada yüksek görüntü kalitesiyle yayınlanıyor ve diziyi böyle izlemek inanılmaz keyifli. Oyuncuların yüz çizgilerine kadar tüm ayrıntıları ortada, böyle olunca mimikleriyle jestleriyle oyunculuklar da tüm çıplaklığıyla ortaya dökülüyor.

HD yayın Amerika ve Avrupa’da ilk çıktığı zaman spikerler itiraz etmişti, bütün kırışıklıklarımız ortaya çıkacak, en ufak sivilcemiz bile gözükecek diye...

Sadece spikerlerin değil oyuncuların işi de zorlaştı, yüzünüzdeki kasın hareketi bile gözüküyor artık haberiniz olsun.
Yazarın Tüm Yazıları