Lizbon yağmurunda Hoca Ali Rıza’nın Boğaziçi’si Lizbon (Portekiz)

LİZBON Havaalanı’na uçağımız indiğinde Portekiz Hava Yolları’nın Klaust Gülbenkyan (Calouste Gulbenkian) uçağı kalkışa hazırlanıyordu.

Lizbon’daki Gülbenkyan Müzesi, kuruluşunun 50. yıl kutlamaları kapsamında müzenin seçmelerinden oluşan eserleri Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilemişti.

Serginin adı Lizbon Calouste Gulbenkian Müzesi’nden Başyapıtlarla Doğu’dan Batı’ya Kitap Sanatı ve Osmanlı Dünyası’ndan Anılar idi.

Nazan Ölçer’in sabah düzenlenen basın toplantısında söylediği gibi, Sakıp Sabancı Müzesi Koleksiyonu’ndan 38 resmin Lizbon Gülbenkyan Müzesi’nde sergilenmesi bir tür iade-i ziyaret olarak düşünülmeliydi.

Sergi açılışı için İstanbul’dan gelen gazetecilerin, yazarların da katılımıyla dün sabah 11.30’da Gülbenkyan Müzesi’nde bir basın toplantısı düzenlendi.

Güler Sabancı, Nazan Ölçer, Emilio Rui Vilar, Joauo Castel-Branco’nun katıldığı toplantıda Güler Sabancı, "Bu açılışta Sakıp Sabancı bulunsaydı, çok mutlu olurdu" dedi.

Nazan Ölçer, Gülbenkyan Müzesi yetkilileriyle 1980’lere giden bir dostlukları olduğunu, her zaman onlardan yardım gördüğünü belirtti. İstanbul’daki sergi eşyası toplanırken, resimleri gören Luisa Sampaio’nun onlara bu sergi konusundaki ilk fikri verdiğini anlattı.

Emilio Rui Vilar, Gülbenkyan’ın İstanbul’a bakışını Orhan Pamuk’un İstanbul’unu okurken eşleştirdiğinden ve Lizbon-İstanbul arasında kurulabilecek sanat köprüsünü, Gülbenkyan’ın hazırladığından söz etti. Basın toplantısından sonra katılanlar, müze yetkilileri, Güler Sabancı ve Nazan Ölçer eşliğinde sergiyi gezdiler. Sergi "Çağrışımları, Yolculukları ve Atmosferiyle İstanbul, Sakıp Sabancı Resim Koleksiyonundan Tablolar" adını taşıyor.

Sergide, 19. yy. sonunda ve 20. yy. başında eserlerini vermiş ressamların; Ahmet Ziya Akbulut, Fausto Zonaro, David Çıracıyan, Halife Abdülmecid Efendi, Halil Paşa, Hikmet Onat, Hoca Ali Rıza, Hüseyin Avni Lifij, Hüseyin Zekái Paşa, İbrahim Çallı, Ayvazovski, Namık İsmail, Nazmi Ziya Güran, Osman Hamdi, Sami Yetik, Şevket Dağ, Süleyman Seyyid’in eserleri bulunuyor. 1869’da Üsküdar’da doğan Gülbenkyan’ın 1955’teki ölümüne kadar geçen sürede eser veren ressamların eserlerinden seçildiği için bu isimler yer alıyor sergide.

Şimdi ise müzede, Portekiz Sanatı’nın 50 Yılı isimli bir sergi de var.

MÜZEDE NELER VAR?

Calouste Gulbenkian koleksiyonuna ait 6000’i aşkın eserin bulunduğu müzedeki sergi galerileri, kronolojik ve coğrafi olarak iki bölüme ayrılıyor. İlk bölüm Mısır, Yunan-Roma, Mezopotamya, İslam, Ermeni ve Uzakdoğu sanatını yansıtan Doğu Sanatı ve Klasik Sanatlar’ı içeriyor.

Avrupa Sanatı’nın sergilendiği 2. bölüm ise sanatsal kitaplar, heykel, resim, dekoratif sanatlar ve Rene Lalique galerilerinden oluşuyor. 18. yüzyıl Fransız sanatının sergilendiği özel kısımda, Avrupa’da 11. yüzyılın başından 20. yüzyılın ortalarına dek devam eden sanat akımlarını yansıtan çok sayıda eser bulunuyor.

Yine ikinci bölümde, 18. yüzyıl İtalyan ve Rönesans eserleri, 19. yüzyılın artistik vizyonunu gösteren heykeller, illüstrasyon ve renkli resimlerle süslenmiş 13-18. yüzyıl dönemine ait elyazması ve baskı kitaplar, dünyaca ünlü ressamların tabloları, gözalıcı altın ve gümüş objeler ve mobilyalar bulunuyor. Rene Lalique’in (1860-1945) muhteşem mücevher koleksiyonu ile camdan yapılmış eserler ise özel bir odada sergileniyor.

Gülbenkyan’ın ilk aldığı eserlerden birisi, Cypresses Trees in Seutari adını taşıyan Fransız Felix Ziem’in tablosu.

Bir anlamda İslam sanatının Avrupa temsilciliğini de yapan müze, İngiltere, Almanya, Türkiye, Fas, Filistin’in aralarında bulunduğu 17 ülkeden müzelerin katıldığı etkinliklerde yer alıyor.

Müzenin çok güzel, etkileyici bir konser salonu var. Sahnenin arkasından, ördeklerin dolaştığı bir gölet görünüyor. Doğanın içerisine yerleştirilmiş müze binası.

Düzenlenen "Pazar Konserleri"ne, klasik müzik dünyasının dünyaca ünlü sanatçıları katılıyor. 50. yıl kutlamalarında bu salonda Beethoven’in "Dokuzuncu Senfoni"si çalınmış, "Neşeye Övgü" bölümü söylenirken, perde açılıp manzara ortaya çıkmış.

* * *

GÜNEŞSİZ, yağmurlu bir Lizbon gününde Hoca Ali Rıza’nın resmi bana güneşi ve İstanbul’u anımsatıyor.
Yazarın Tüm Yazıları