Küskünler...

Bekir COŞKUN

Ben hiç böyle ‘‘küskün’’ görmedim...

Normalde ‘‘küskünler’’ çekip gitmez mi?.. Bunlar kapısı kapanan yüce Meclis'in, yüce bacasından girmeye çalışıyorlar...

Medya onlara ‘‘Küskünler’’ diyor...

Komedi filmlerinde kafasına saksı düşünce geçmişini hatırlayanlar gibi, bunlar da kafalarına liderler diktası düşünce, birçok iyi şeyi hatırlayıverdiler:

- Parti içi demokrasi istiyorlar...

- DGM'lerin sivilleştirilmesi öneriyorlar...

- Yolsuzluklardan dolayı Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz'ın yüce divana gönderilmesini akıl ediyorlar...

- Seçim yasasında reform düşünüyorlar...

Bu arada kendileri için de ufak bir şey bekliyorlar:

- Seçimlerin ertelenmesini...

Aslında doğru istemler, ama yanlış yer, yanlış zaman...

*

Ve Ankara karıştı...

Özellikle Apo rüzgárını yakalamışken bir an önce seçime gidip, belki de Başbakan olarak gelmeyi düşünen Ecevit küskünlere küstü...

Küsünce, römorku Hüsamettin Özkan arkasında, o da konuştu konuştu:

‘‘Bu sivil darbedir...’’

Römork, ‘‘doğru...’’ anlamında kafasını salladı...

Sivil darbe...

Doğrusunu isterseniz bu cümle, Ecevit'in işi ne kadar ciddiye aldığını ve ne kadar tedirgin olduğunu gösteriyor...

*

Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz da küstüler...

Çünkü küstükleri küskünler, onların -birbirlerini akladıkları dosyalardan dolayı- Yüce Divan'a gönderilmelerini, hesap vermelerini istiyorlar...

Yılmaz, ‘‘Nafile...’’ dedi...

Çiller ise; kuaförünün saçını fazla kabartmasında olduğu gibi, bunda da ‘‘Demirel'in bir komplosu olduğundan’’ şüphelendi...

Zaten Demirel de küstü...

*

Bir tek halk küsmüyor...

Oysa bu olanlar cılkı çıkmış bir parlamenter sistemin sonucudur... Liderler saltanatının, çeteleşmiş bir siyasetin, ilkesizliğin, abur-cuburluğun ve ciddiyetsizliğin bir sonucu...

Halkın temsilcilerini beş lider oturup seçerse, böyle olur...

Bence bu olanlar; siyaset çeteleri içinde bir mücadeledir...

Birbirlerine girdiler, o kadar...

Üstelik onlar küsüyorlar da, halk küsmüyor...