Kurtuluş...

DÜN orta sayfamızda yayınlanan renkli fotoğrafa baktım, Urfalılar ‘Şehrin düşman işgalinden kurtuluşu’ vesilesiyle temsili Fransız askerlerini yine pataklayarak esir almışlar.

Benim de bu kurtuluşlara her zaman katkım olmuştur; şehrin düşman işgalinden kurtuluş günlerinde lise bandosunda, vatan aşkıyla trampet çalarak.

Kimse tutamazdı beni...

Fransız askeri kılığındaki belediye çöpçülerine o zaman da böyle mavi pijamamsı bir şey giydirirlerdi.

Silahlar patlayıp bizim Urfa Milis Kuvvetleri hücuma geçtiklerinde, tribünlerdeki ahali de aşka gelip aşağı iner ve çöpçüleri bir güzel döverdi.

Belediye çöpçüleri; aralıksız her sene 11 Nisan günü saat 11.35’te, dayak yiyen yeryüzünün tek topluluğudur.

Demek ki rock ya da caz topluluğu gibi bir şey.

*

Ankara ise kaç gündür telaşlı.

Çünkü; Fransız Bakan, Türkiye’yi AB’ye almayacaklarını açık açık söyledi.

Bu yüzden borsa düştü.

Dolar yükseldi.

Urfalılar ‘Niye girdiniz?’ diye Fransızlar hesabına hemşerilerini dahi döverken, Ankara ‘Niye giremiyoruz?’ diye keyifsiz.

Her şey ne kadar karmaşık.

Zamanlar, mekánlar, kavramlar içinde şaşkınız.

Fransızlar niyetine bizim çöpçüleri mi dövdük, Fransız bakan mı patakladı bizi?

Peki o esir almak ne oluyor?

Kim esir?

Kim esir olan?

*

Fransızların yanına varmak için Kıbrıs’ı vermek, ama işgalci Fransızlar hesabına çöpçüleri dövmek ne anlamda?..

Daha dün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, ‘Vatan toprağı vermeyelim’ diye Denktaş’ı kovdu memleketten.

Urfalılar toprak vermek isteyen AKP’ye oy verdiler ama topraklarımızı almak isteyen fransızları da temsili dövdüler.

İnsan şaşırıyor.

Nerdeyiz, neyiz?

Kim kimdir, kim neci?

Ne oluyor da, ne olmakta?

Trampetim, trampetim...
Yazarın Tüm Yazıları