TÜRKİYE’nin zamanının çoğu kendi başbakanından kurtulma çabasıyla geçiyor.
İlk bir-iki yıl sorun çıkmıyor. Sonra Türkiye, başına gelenin farkına varıyor, kendi başbakanından kurtulmaya çalışıyor.
Kurtulamıyor.
Kimi zaman tanklarla gelip başbakanı alıp götürüyorlar.
Türkiye seviniyor.
Derin nefes alıp ‘Oh kurtulduk...’ diyor.
Bir süre sonra bu sefer kurtaranlardan kurtulmak için çırpınıyor Türkiye.
Bu böyle sürüp gidiyor.
*
Bizler aslında iktidarlardan, hükümetlerden, başbakanlardan kurtula kurtulakurtulamadık.
En çok yaptığımız iştir kurtulmak.
Kurtulamayabilirdik.
Bu yüzden gelenlerin sevincinden çok gidenlerin sevincini yaşar memleketimiz.
Bunda elbette toplumun kimleri seçeceğini bilmemesi en birinci etkendir.
Diyelim ki bu kalitesiz-çürük-çarık çamaşır makinesi seçip almaya benzer. Renkleri ağartıp beyazları kirlettiğinde ve fişi takınca titreyerek banyodan salona doğru yürümeye başladığında anlarsınız.
Kurtulmak istersiniz.
Ama kurtulamazsınız.
*
Türkiye, zamanının çoğunu iktidarlardan ve başbakanlardan kurtulmaya çalışarak geçiriyor.