Kurtların sessizliği

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde bu köşeden Devlet Bakanı Fikret Ünlü, Osmanlı Köyü trajedisinin başrol oyuncusu Başbakanlık Müsteşarı Dr. Füsun Koroğlu, Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından kullanılan Bakırköy Belediyesi Başkanı Dr. Ahmet Bahadırlı'ya sorduğumuz soruların hiçbiri hálá cevaplanmadı.

Hakkını yememek için söyleyeyim, Başkan Dr. Bahadırlı, gelişmeler üzerine beni telefonla arayıp kırk günlük sürenin bitiminde Osmanlı Köyü'nü yıkacağını söyledi. Ama belediye olarak o süre dolmadan da bu kepazeliğe niçin 'dur' demeyeceğini o anlattıysa bile ben anlayamadım. Açıklamalarını hálá bekliyorum.

Girişimci şirketin sahibi Akın Coşkuner ise bu zevatı muhterem içinde en rahat olanıydı. Beni telefonla arayıp uzun uzun açıklamalarda bulundu. Söylediğinin özeti, benim yaptığım işte yasal olmayan hiçbir yan yok idi. Zaten bizim de böyle bir iddiamız bulunmadığını söyledim. Bir de 'artık sizinle uğraşamayacağım. Ay sonuna kadar taahhütlerim var. Onları bitirince burayı bizzat ben kapatacağım. Böylece sizinle karşı karşıya gelmekten de kurtulacağım' dedi.

Diğer ilgililerde ise tam bir sessizlik vardı. Sanki hepsi mağaraya girip kırk yıl uykuya yatmış 'eshab-ı kehf'. Kendilerinden ne bir ses, ne bir nefes var. Buna kuzuların sessizliği yerine kurtların sessizliği diyorum, çünkü hiçbirinin kuzunun masumiyeti ile yakın uzak ilgisi yok. Yoksa eskilerin deyimiyle sükut ikrardan mı geliyor?

Bütün soruları burada tekrarlamayacağım. Şimdilik sadece şu sorunun cevabını arıyorum: Devletin, yani kamunun, imkanlarını hangi gerekçeyle bir girişimciye böylesine pervasız bir şekilde peşkeş çekebiliyorsunuz?

Bu soruya dürüstçe vereceğiniz cevabı bu köşeden aynen yayınlayacağım.

Bu işin bir geçmişi var

Ataköy'deki Osmanlı Köyü'nün girişimcisi Terminal TV ile Başbakanlık Müsteşarlığı arasındaki garip ve derin ilişkiyi kurcaladıkça altından inanılmaz çapanoğulları çıkmaya başladı.

Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Dr. Füsun Koroğlu'nun bu şirketi özel olarak kollayan ve kayıran tutumu hakkında ihbar telefonları geldi. İhbarı yapanlar, geçen yıl Ankara'daki 29 Ekim törenlerini bir araştırmamızı önermişlerdi. Hatta ben de geçen hafta bununla ilgili satır aralarına bir not koymuştum. Ancak Dr. Füsun Koroğlu'ndan 'çıt' bile çıkmadı.

İhbarı değerlendirdiğimizde ise ortaya inanılmaz belgeler çıktı.

Birinci belge

İlk belge 1998 yılının Ankara'daki 29 Ekim törenleri ile ilgili. Yazının antetinde T.C. Başbakanlık Müsteşarlığı logosu mevcut. Tarih 29 Haziran 1998. Sayı B.02.0.MÜS.0.13.00.00/251. Konu karşılığı boş.

Dr. Füsun Koroğlu, Başbakan adına, müsteşar yardımcısı sıfatıyla yazıp imzaladığı yazıda, Terminal TV'nin Cumhuriyet'in 75. yıl kutlamaları çerçevesinde 29 Ekim 1998'de Ankara Hipodromu’nda yapılacak geçit törenine, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün büyük yatırımlarını simgeleyen 'Gelişen Türkiye Cumhuriyeti Konvoyu' adı altında bir konvoyla katılma talebini 'uygun görüşle' Ankara Valiliği'ne bildirdiğini söylüyor.

Başbakanlıktan böyle bir yazı gelir de Valilik ne der? Onun cevabını da Dr. Koroğlu'nun aynı yazısından öğreniyoruz: 'Ankara Valiliği’nden alınan yazıda da geçit töreninde böyle bir konvoyun yer almasının yararlı olacağından hareketle gereken izin verilmiştir!

Yazının son cümlesi ise adeta göz yaşartıcı. Koskoca Başbakanlık Müsteşarı, adeta bir taşaron pazarlamacı edasıyla, 'Tarafımızdan prestij projesi olarak kabul edilen bu projeye katılmanız hususunu takdirlerinize sunarım' diyor ve altına Başbakan adına, Müsteşar Yardımcısı Dr. Füsun Koroğlu yazıp imzasını atıyor.

İkinci belge

Terminal TV'nin devletle ilişkileri Başbakanlık Müsteşarlığı ile sınırlı değil.

Bu yılın aralık ayında Kültür Bakanlığı ile de uyumlu bir işbirliği sergilenmiş.

Bu konuda bizi uyaran okurlarımızın söylediklerini araştırdığımızda, devletin bu kez Kültür Bakanlığı aracısıyla bu girişim şirketini zengin etme yolunda bir başka çabasına tanık olduk.

Elimizde bunun belgesi de mevcut.

Belgenin tarihi 1 Aralık 1999. Sayısı B.16.0.KMD.0.00.00.04.13/4594. Konu: Ajans Tahsisi. Antette T.C. Kültür Bakanlığı Kültür Merkezleri Dairesi Başkanlığı yazısı var.

Terminal TV'ye hitaben yazılan yazının altında Bakan adına Daire Başkanı vekili Aynur Müftüoğlu'nun imzası mevcut.

Yazıda 'Ajansınızca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı-Gece Şenlikleri- Fener Alayı, Karnaval Yürüyüşü ve Konser için Atatürk Kültür Merkezi Alanı 23 Nisan 1999 tarihi akşamı ücretsiz olarak tahsis edilmiş olup, Atatürk Kültür Merkezi Alanı Tesisler ve İşletmeler Müdürlüğü'ne gerekli talimat verilmiştir' deniyor ve girişimci sayın Akın Coşkuner'in bilgilerine rica edilmesiyle yazı bitiriliyor.

Senaryo hep aynı!

Devlet kendi yerlerini, kendi imkanlarını, kültür maskesi altında bu girişimci kişiye ücretsiz olarak tahsis ediyor.

Tahsis etmekle kalmayıp, başka avantalar için yüksek bürokratları aracılığıyla bizzat aracı oluyor.

Bununla da kalmayıp yüksek bürokratlar, Terminal TV'nin kültürel girişimlerine bir zarar verilmemesi için işin arkasını kovalıyor.

* * *

Ey okuyucu, sen bütün bunlardan ne anlıyorsun?

Bunu soruyorum, çünkü sen ne anlıyorsan, ben de aynısını anlıyorum.

Bilmem ne demek istediğimi açıklayabildim mi?

Tepkiler durmak bilmiyor

Ataköy'de Başbakanlık Müsteşarlığı'nın 'ricası' üzerine Bakırköy Belediyesi tarafından Toplu Konut İdaresi arazisi üzerine kaçak olarak kurulan ve içindeki tek tarihi değer taşıdığı öne sürülen eser, otağı hümayun'un Başbakanlık tarafından yaptırılıp kırk gün süreyle ücretsiz tahsis edildiği Terminal TV tarafından işletilen sözde Osmanlı Köyü'ne tepkiler durmaksızın devam ediyor.

Telefon, faks ve elektronik posta yoluyla yağan tepki yazılarında okuyucular, Başbakanlık Müsteşarlığı ile girişimci şirket Terminal TV'nin yakın ilişkisinin anlaşılamaz olduğunu, bunun aydınlatılması gerektiğini söylüyorlar.

Okuyucuların bir başka ortak tepkisi ise, böyle bir kepazeliğin Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yılı dolayısıyla düzenlenmiş bir kültür programı içinde yer almış olması. Yapılanın kültürle yakından uzaktan hiçbir ilgisi bulunmadığını kaydeden okurlar, meselenin sadece bir arazi kapatma işi olduğunu belirtiyor. Yerin yasal olmayan yollardan girişimci şirkete tahsisinin ötesinde, buranın altyapısının tümüyle Bakırköy Belediyesi tarafından yapılmış olması da, özellikle Bakırköy sakinleri arasında, büyük tepki yaratmakta.

Başlangıçta bu demokratik tepkiye duyarlık gösteren Bakırköy Belediyesi'nin, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Dr. Füsun Koroğlu imzası ve İstanbul Valisi'nin ekli yazısıyla yıldırım hızıyla gelen emir üzerine derhal sabah koyduğu mührü akşamüstü kaldırması ise adeta infial uyandırmış bulunuyor.

Körler ve açıkgözler

Geçen haftaki Osmanlı Köyü diye sunulan rezaleti ele aldığım yazılarımda Başbakanlık Müsteşarı Dr. Füsun Koroğlu'nun soyadı, imzası tam soyadının üzerine geldiği için, yanlışlıkla 'Köroğlu' olarak çıktı.

Yazılanları okuyan herkesin gördüğü gibi ortada bir takım körlerin ve açıkgözlerin bulunduğu apaçık. Ancak bütün bu süreçte adı sık sık gündeme gelen sayın Başbakanlık müsteşarının, bizim yanılgımızın halefine, körler arasında yeralmadığı da apaçık görünen bir başka gerçek.

Düzeltir, özür dileriz.

Yazarın Tüm Yazıları