Klasik müziğin David Beckham'a ihtiyacı var mı?

ÇAĞIMIZIN öncü bestecilerinden David Hawes, James Jolly'nin sorularından birini şöyle yanıtlıyor:(1)

‘‘Şimdi klasik müzik dünyası kendi David Beckham'ına ihtiyaç duymaktadır.’’

Uzun süredir klasik müzikçilerden bir bölümü, klasik müziğin daha çok tanınması, kitlelere ulaşması için birtakım önerilerde bulunuyorlar.

Ünlü futbolcu Beckham'ı seyretmedim ama, giyimiyle, saç modelleriyle bir vesileyle televizyon ekranlarına geliyor.

Klasik müzikte bir zamanlar, icraları kadar saçıyla, giyimiyle, konuşmalarıyla da kemancı Nigel Kennedy ilgi çekmişti.

David Hawes, değişimi konuşmasının devamında bir örnekle açıklıyor:

‘‘Eğer bugün İsa dönseydi eminim ki Canterbury Başpiskoposu olarak değil David Beckham gibi bir kimlikle bize görünürdü.’’

Acaba kavramları, tanınmayı çok mu abarttık, yoksa bunu günümüzün satış, okunma, dinlenme gereği olağan mı görmeliyiz?

İnanır mısınız ben bazen bu sorunun yanıtını veremiyorum. Bana kalırsa, her özgül olayda yeniden değerlendirmek gerekiyor.

Çünkü Hewes'in tezinin, görüşünün ardında yatan düşünce, artık bir klasik müzikçinin yalnız sanatıyla değil, yaşama biçimiyle, medyayla kurduğu ilgiyle de var olması gerekiyor.

Neden?

Yalnız kendi tanınması için mi? Hayır, daha ötesini görüyorum ben bu görüşün, klasik müzik adına.

* * *

KORELİ on dokuz yaşındaki piyanist Dong-Hyek Lim'in Chopin'in bestelerinden yaptığı CD bütün dünyada çok beğenilmiş. İngiltere'de 15 Ocak'ta verdiği ilk konserin yankıları da çok olumluymuş.

Yukardaki bir reklam bilgisi, iddialı olabilir.

Ancak beni bir tek cümle şaşırttı:

On dokuz yaşındaki piyanistin Fan Club'ının 19.000 üyesi varmış.(2)

Opera Babes'de biri soprano diğeri mezzo soprano iki güzel müzikçinin giyimleri de, söyledikleri parçalar da klasik müziğin yaygınlaştırılması yöntemlerinin tartışmalarını yeniden ateşlemişti.

Çelik Manolya başlığı ile tanıtılan övgü yazısında Koreli kemancı Sarah Chang'ın artistik, erotik pozları yazı kadar ilgi çekiyor.(3)

Sanırım Güher Pekinel -Süher Pekinel'in de caz çaldıkları CD'nin kapağında ve gazetelerdeki fotoğrafları öncekilerden farklıydı.

Fazıl Say'ın yaptıklarını zaman zaman eleştiriyoruz. Oysa onun sayesinde ben klasik müzik dinleyicilerinin arttığı kanısındayım.

İstanbul'daki varoş konserlerinden Anadolu'nun çeşitli kentlerindeki konserlerine kadar onu dinleyenlerin, piyanist Fazıl Say adının ötesinde klasik müziği de tanıdıklarını rahatça söyleyebiliriz.

* * *

KONU edebiyat olursa...

Durum farklı mı, aynı mı? Bilmem ama tartışmak gerekiyor.

(1) Gramophone, February 2004, s. 10

(2) Gramophone, February 2004, s. 22

(3) BBC Music, February 2004, s. 28
Yazarın Tüm Yazıları