Keşke böyle bitmeseydi

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Tayyip Erdoğan da tıpkı hocası Erbakan ve arkadaşları gibi demokrasiyle bağdaşmayan yasaların kurbanı oldu.

Az mı yazıldı ‘‘Gelin şu demokrasinin önündeki engelleri kaldırın. Türk demokrasisinin çıtasını uygar dünyanın kabul ettiği normlara yükseltin’’ diye...

Ama bu yasalara toslayan politikacılar dahil herkes yazılanları, çizilenleri o günlerde kulak arkası etti.

Daha fazla demokrasi için parmaklarını bile kıpırdatmadılar.

Hep ‘‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ kaypaklığı içinde oldular.

Bugün gelinen noktayı milletvekillerini zafer naralarıyla içeri tıktırırken düşünselerdi.

O zaman nedense hiçbirinin aklına demokrasi gelmedi.

Şimdi neden oturmuş ağlıyorlar?

Ne yazık ki hiç hakkı olmadığı halde demokrasi adına bugün Tayyip Erdoğan'ı savunmak yine çilekeş kalem sahiplerine düştü.

Çünkü bu zat belediye başkanı seçildiği ilk günden itibaren demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi alakası olmayan bir yönetim sergiledi.

* * *

Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz belediyenin bütün sosyal tesislerine kendi ideolojisine göre yasaklar koydu.

Belediye ve bağlı kurumlarındaki kadroları kendi yandaşlarıyla doldurdu. Trilyonları kendi yandaşlarına akıttı.

Partisine bağlı vakıflara haraç toplatarak gecekonduları kaçak apartmanlara dönüştürttü.

Çelik Gülersoy'un binbir emekle topluma kazandırdığı tarihi mekânları süfli ve salaş çay bahçeleri haline getirdi.

Anlatmakla bitmez. Özetle İstanbul'u uygar çizgiden koparmak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Bununla da kalmadı, liderlik koltuğuna oturmak için radikal seçmene yaranmak amacıyla halk arasında kin ve düşmanlığı tahrik etti.

Siirt'te yaptığı konuşma ortada. Okuyunca bunun masum bir şiirden ibaret olmadığını çocuklar bile anlar.

Demokrasilerde düşüncelerini söylemek suç değildir. Doğru...

Ama dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde de bir Recep Tayyip Erdoğan yok.

Yüzde 24 oyla gelip bir dünya kentini çağdışı kafanla kendi ideolojine uysun diye tarumar edemezsin.

Örneğin Almanya'da cumhuriyeti yıkıp yerine din devleti kurmayı hedefleyen bir partiyi yaşatmazlar.

11-12 yaşındaki kız çocuklarını çarşafa sokan bir kafaya Batı demokrasilerinde izin vermezler.

Unutmayalım, demokrasiyi, onu yok etmeye kararlı olanlara karşı aynı kararlılıkla savunmak zorundayız.

* * *

Tayyip Erdoğan mahkûm olduğunun ertesi günü belediyenin parasıyla tamir ettirdiği nakşi tekkesinde, yine bir nakşi şeyhinin kıldırdığı namazda saf tutabiliyor.

Adamın kafası bu işte. Sözleriyle davranışları tamamen birbirinin tersi.

Erdoğan'ın en büyük savunucusu da İzmir'in eksantrik belediye başkanı Burhan Özfatura.

Burhan Bey, dostu mahkûm olduğu için Türkiye'de demokrasi olmadığını söylüyor.

Doğrusu kendisi su katılmamış bir demokrattır!

Fuarda don giymediler diye bazı şarkıcı kadınlara yasak koymuştu.

Yaşar Kemal'e ‘‘Kıçıkırık iki roman yazdın’’ diye bas bas bağırmıştı.

Müstehcen bulduğu bir heykelin apış arasını dümdüz edene kadar tıraşlatmıştı.

Son olarak da kimseye danışmadan, halka sormadan İzmir'in sembolü olan tarihi Kordonu'nu toprakla doldurmuş, kentin dokusunu bir daha düzeltilemeyecek şekilde bozmuştu.

Demokrasilerde hangi kentin belediye başkanı Özfatura gibi pervasızca davranabilir?

İnsan demokrasi konusunda ahkam kesmeden önce kendi demokrat olmalı.

Yanlış oldu. Recep Bey'i keşke yasalar bitirmeseydi.













Yazarın Tüm Yazıları