Katakulli...

NEDEN bilmiyorum, son zamanlarda kendimi ‘savunma psikoloji’ içinde buluyorum.

Kiminle karşılaşsam içimden hemen ‘Ben yapmadım...’ demek geliyor.

Ya da bir ortama girdiğimde kendimi tutsam da bir an ‘Ben bir şey yapmış değilim...’ diye herkese seslenme gereğini duyuyorum.

Doğrusunu isterseniz o ‘yapmadığım şeyin’ ne olduğunu bilmiyorum.

Ama yapmamam gereken bir şeyi yapmış gibiyim.

Oysa ben yapmadım...

Diyelim ki koridorda bir tanıdıkla mı karşılaştım, iki elimi ‘hop’ anlamında kaldırıp açıklıyorum:

‘Alakam yok...’

(.......)

Niye böyle oldum bilemiyorum.

Belki de elit tabakanın çoğunluğu ve yazarlarımızın ekseriyeti tarafından devamlı ‘engelci, menfi, karalayıcı, her şeye karşı’ gibi gösterildiğim içindir.

Misal yapmamam gereken şu iş:

Yabancı sermayeye karşı olmak...

*

Dubai Prensi El Maktum’un bir ton hurma ile gelip, İstanbul’un en güzel boş alanlarını kapıp, üzerlerine gökdelenler yapmasına, İstanbul’u Dubai’ye çevirmesine karşı çıkmamam mı gerekiyor?

İhalesiz, duyurusuz, gizli-kapaklı pazarlıklarla...

Ya da Ofer’in otel odalarında Başbakan ve Maliye Bakanı ile buluşmalarından sonra Boğaz kıyılarını boydan boya almasına, yasaların Ofer’e göre yeniden yapılmasına, imar planlarının Ofer’e göre düzeltilmesine ses çıkartmamamız mı lazım?..

Ki o da gizli-kapaklı...

Hatta Başbakan’ın bir ara ‘Görüşmedim’ diyebileceği, üç saat sonra ‘Görüştüm’ diyeceği kadar gizemli ve esrarengiz...

*

Yabancı sermaye gelişi mi tüm bunlar?..

Yoksa katakulli mi?..

Yabancı sermaye gelecekse (her pazar ekonomisi olan ülkede olduğu gibi) yasalara uyuyorsa tabii ki gelebilir.

Ama bizim yabancı sermayemiz niye böyle enteresan ki yasalar gelen sermayeye uyduruluyor?

Ya da yabancı sermaye niye önce Başbakan’ın otel odasına uğruyor?

Bu nasıl yabancı sermayedir ki göz göre göre suç işlendiği halde, yargının, aydınların, medyanın, tüm kurum ve kuruluşların dili tutuluyor?..

Ve bana ‘Ben yapmadım...’ demek düşüyor?..
Yazarın Tüm Yazıları