Karakter mi yetenek mi?

Bence karakter.Karakteri delik deşikse, insana insan gibi davranmıyorsa, kibirliyse, güvensizse, yalancıysa napayım yeteneğini?

Haberin Devamı

Ben karakteri önüne koyarım yeteneğin. Gövdesine bakarım, omuriliğine bakarım ruhların. Sağlam olmalı onlar. Eğilip, bükülmemeli kolay kolay. Söz verdi mi, yapmalı. Şeffaf olmalı. Düşündüğünü cebine koyup, ağzına başka şey atmamalı.
Ona halatı bağlayıp, şehirde rahat rahat gezeceğimi bilmeliyim. Fırtına oldu diye çekip gitmemeli. Yeteneğini de etkiler bu. Yansır o karakterin girinti çıkıntıları, renkleri, tadı yaptığı şeylere. Dolayısıyla severim zaten, karakterini sevdiğimin yeteneğini de. Diyelim ki sevmedim, canı sağolsun yine de. İnsan ya, o bana yeter... Karakteri çürükse, alsın yeteneğini gitsin.
‘Bence yetenek’. Yetenekli insan çok az, karakterlisini bulmak daha kolay. Yetenek çoğu zaman, karakterin bozuk uçlarından çıkan kıvılcım değil mi?
Olağanüstü şeyler yapan insanlar hakkında anlatılan tuhaf hikâyeler, acımasızlıklar çok. Mesela Picasso için hayatındaki kadınların çoğuna çektirdiği, zulmettiği söylenir. Resimlerindeki heykellerindeki gibi, etrafındakileri de eğmiş bükmüş, yamultmuş, parçalayıp başka birleştirmiş. Ne yani, sevmeyeyim mi ben şimdi resimlerini? Yetenek arıyorsam, karakteri geri alabilirim. Onlardan lüks karakterler beklemem. Yaptıklarının büyüsü yeter, karakterini idare etmeye değer.
Bence budur, sence odur. Karakterli olsun, yetenek sostur. Yetenekli olsun, karakter sostur. Bu böyle tartışıladurur.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Felsefeye Giriş dersinde öyle bir kitap okumuştuk ki unutmam mümkün değil. Sayfaların tepesinde bir soru dururdu. Mesela: “Kürtaj yasak mı olmalı serbest mi?” ya da “Adamın çocuğu çok hasta parası yok, eczaneden ilaç çalsa suç mu değil mi?”
Sonra sol sayfada bir argüman, sağ sayfada da tam tersi argüman olurdu. Biri kürtajı savunur, öbürü yererdi. Biri adamı savunurdu, öbürü eczacıyı. İkisi de öyle iyi yazılırdı ki, benimki gibi değil yani, bir sağa bir sola döner hangisine inanacağını bilemezdin, ikisine de hak verdiğin noktalar olurdu. Zaten dersin amacı buydu, ahlak madalyonunun her zaman bir de arka tarafı olduğunu göstermekti.
İnsan hayatın içinde, genelde sayfaların bir tarafını ezber biliyor. Halbuki her sayfanın bir de aksi var. İyi yazılmış bir aksi var üstelik. Pergeli oraya kadar açmak her yiğidin harcı değil.
Açan yiğitlere selam olsun.

Yazarın Tüm Yazıları