Kamu ihaleleri MHP'ye teslim

IMF'ye verilen niyet mektubunda yılbaşına kadar çıkarılması gereken Devlet İhale Kanunu Tasarısı'nın görüşülmesi bugünden itibaren TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda başlıyor.

Tasarı daha sonra Bayındırlık Komisyonu'nda görüşüldükten sonra Genel Kurul'a inecek.

38 sayfadan oluşan tasarı, iktidar ortağı bir milletvekiline göre ilginç hükümler içeriyor. Hatta şöyle diyor:

‘‘İnanılmaz maddeler bunlar... Devlet ihaleleri artık bundan sonra MHP'nin eline geçiyor.’’

Tasarıyla tam bağımsız bir 'Kamu İhale Kurumu' oluşturuluyor. Hiçbir organ, makam merci ve kişi kurumun kararlarına karşı emir ve talimat veremeyecek.

Başkan dahil 9 kişiden oluşan Kurul üyeleri beş yıl için seçilecek. Maliye Bakanlığı'ndan 4 aday arasından 2, Bayındırlık Bakanlığı'nca önerilen 4 aday arasında 2 kişi, Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu bakanlık ile Danıştay ve Sayıştay Başkanlıklarınca önerilecek 2'şer aday arasında 1'er kişi, TOBB ve TİSK tarafından önerilecek 2'şer aday arasından 1'er kişi... Bakanlar Kurulu'nca atanacak.

Kurul üyeleri sadece 5 yıl için görev yapabilecek. Süresi dolmadan hiç kimsenin görevine son verilemeyecek.

Bütün kamu ihalelerinin onaylanması Kurul'a ait olacak. Bir firmanın ihaleye katılıp katılmaması kararını Kurul verecek. Gerektiğinde sakıncalı gördüğünde 'giremez' diyebilecek.

En önemlisi imzalanan sözleşme bedelinin onbinde 5'i yükleniciden tahsil edilerek Kurum'un olacak. (Örneğin; 1 milyar $'lık ihalede 500 bin $) Şikayette bulunan isteklilerden 50 milyon TL tahsil edilecek. Bu arada, Devlet Bahçeli'ye bağlı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'na %1 pay aktarılacak.

Bu milletvekili tasarı metninde endişe verici hükümler yer aldığını, bununla MHP'nin kurulda çoğunluğu ele geçireceğini iddia ederek ‘‘Artık DSİ'den Bayındırlık'a, Belediyelerden Köy Hizmetleri'ne kadar her şey MHP'nin kontrolündedir’’ diyor.

Yoksa Tüketici, Şeker, Enerji ve Tütün gibi üst kurullarda olduğu gibi ihalelerle ilgili Üst Kurul da mı bir partinin hizmetine girecek?

Görüşmelere dikkat.

Ballı arazi nasıl gitti?

ANTALYA'dan bir okurumuz ‘‘Gözünüzü biraz Manavgat'a çevirin’’ diye uyarıyor. Bazı gazete kupürlerini fakstan geçiyor. Yerel ‘‘Sahil‘‘ gazetesinde bir manşet:

‘‘Manavgat paylaşıldı...’’

Manavgat Belediyesi, Hazine'den kalan Manavgat-Serik sahilinde ilk önce 72 dönüm turizm amaçlı araziyi bir şirkete satar. İlçe halkı arazinin kaça ve kime satıldığını öğrenemez. Satın alanların arasında eski bir bakanın ismi ortaya atılır. 240 dönümlük '5 yıldızlı' bir arazi de, bundan bir süre önce MHP'li Belediye Başkanı Zeynel Şenol tarafından ilçedeki 7 turizmciye 49 yıllığına kiralanır. Bunlar; Akıllı, Tümbüloğlu, Hastur, Turab, Sag-Tur, Karamancı ve Yaşar adlı turizm ve inşaat firmalarıdır. Kiralama, İhale Kanunu'nun 51-g maddesine göre yapılır. 8. ortak da, arazinin bulunduğu Evrenseki belde belediyesi olur.

70'e yakın turizm yatırımcının sözcüleri, ilçedeki 'parti önderleri'ne 'ballı kira' ile verilen arazi için neden açık ihale yapılmadığını soruyorlar. Eski MHP Milletvekili Hasan Fehmi Boztepe'nin oğlu, turizmci Mustafa Boztepe, ‘‘Belediye her bir parselden 50 bin DM alacakmış. Bu kira herhangi bir turizm işletmesinin sadece fotografçı dükkanı kirası karşılığıdır. Böyle bir rant olur mu? Manavgat bazı kişilere peşkeş çekilemez’’ dedi.

Denize sıfır bir arazinin dönümünün 500 milyar liraya satıldığı öne sürülürken, rantın boyutunun ne kadar büyük olduğu ortaya çıkmıyor mu?

240 dönümü kaça verdin?

ANTALYA'dan bir okurumuz, ‘‘Gözünüzü biraz Manavgat'a çevirin’’ diye uyarıyor. Bazı gazete kupürlerini fakstan geçiyor. Yerel ‘‘Sahil‘‘ Gazetesi'nde bir manşet:

‘‘Manavgat paylaşıldı...’’

Gelişmeleri özetleyelim:

Hazine'den Manavgat Belediyesi'ne intikal eden Manavgat-Serik sahilinde yaklaşık 1000 dönümlük bir arazi vardır. Ancak Evrenseki Köyü belde olduğundan ve yerde hak sahipliği iddia ettiğinden Manavgat Belediyesi 'rant kapısı' açmakta zorlanır. Sahildeki bu arazi iki belediye arasında dava konusu olur. Sonuçta Manavgat Belediyesi davayı kazanır. İlk önce 'atıl' diye düşündüğü 72 dönümü bir şirkete satar. Turizm yatırımına elverişli bu arazinin kaça satıldığı, parasının ne kadar olduğu ve hatta eski bir bakanın işin içinde bulunup bulunmadığı iddiaları bugüne kadar açıklık kazanmaz. Sıra başka parsellere gelir... 240 dönüm, MHP'li Belediye Başkanı Zeynel Şenol geçenlerde bir otelin lobisinde Manavgat'tan çeşitli partilere mensup yedi işadamı ile 'gizli' bir toplantı yapar; onlara 240 dönümlük yeri 49 yıllığına kiralar. Kiralama işlemi, İhale Kanunu'nun 51-g maddesine göre yapılır. Sekizinci hisse de, DYP'li Recep Bulut'un başkanlık yaptığı Evrenseki Belediyesi'ne verilir. (Evrenseki Belediyesi'nin önerdiği hisseyi, eski Side Belediye Başkanı Turgut Şen, kiralamada sorun çıkacağı düşüncesiyle almaz.) Olay duyulduğunda ilçede büyük tartışma çıkar. Yerel Klas TV ile Sahil Gazetesi, Manavgat'ın peşkeş çekildiğini iddia ederler.

BALLI KİRA

Olaydan haberdar olan 70'e yakın turizm yatırımcısı 'ballı kira'ya tepki gösterir; belediyenin bu ihaleyi neden açık yapmadığını sorar. Eski MHP Milletvekili Hasan Fehmi Boztepe'nin oğlu, turizmci Mustafa Boztepe, ‘‘Belediye her bir parselden 50 bin DM alacakmış. Bu kira herhangi bir turizm işletmesinin sadece fotoğrafçı dükkánı kirası karşılığıdır. Böyle bir rant olur mu? Manavgat böyle peşkeş çekilemez’’ der.

Antalyalı okurumuzun aktardığı ek bilgiler de şöyle:

‘‘Kiralama ihalesi hangi gazetede duyurulmuştur? Manavgat Belediye Başkanı Zeynel Şenol, TRT'de eskiden inşaat mühendisliği yapmıştır... Arsa ve inşaat işlerini iyi biliyor demek ki... Yerin satışını da, Akıllı İnşaat'ın sahibi Ferhat Akıllı'nın oğlu olan Ilıca Belde Belediyesi'nin eski İmar Müdürü Tarkan Akıllı organize etmiştir. (Ilıca Belediyesi'nden neden ayrıldı acaba?) Sermayesi, bugünkü karşılığı ile 3500 DM olan bir şirkete Zeynel Şenol nasıl güvenir? Bölgede güvenilir başka işadamı yok mudur? Niye eşit davranılmamıştır?’’

Denize sıfır bir arazinin dönümünün 500 milyar liraya satıldığı öne sürülürse, rantın boyutunun ne kadar büyük olduğu ortaya çıkar.

Sahillerimiz işte böyle gidiyor.

HANGİ ŞİRKETLER?

MANAVGAT'taki 'beş yıldızlık' yeri kiralayan şirketler şunlardır:

Akıllı İnşaat, Tümbüloğlu Ticaret-Turizm, Hastur Hastane ve Turizm, Turab Turizm ve Ticaret, Sağ-Tur Sağlık-Turizm, Karamancı Turistik Tesisler (Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Karamancı'nın) ve Yaşar Turizm.

11 emir

SAHTEKÁRLIĞIN kendine zararı olduğunu gör. Kendi elinden kendin tut, başkasının sırtından geçinme. İşini sağlam yap, başkaları da güvensin. En fazla ürettiğin kadar tüket. Arkadan konuşma. Dünyayı tanı. Doğayı koru, hayvanlara iyi davran. Etrafının düşmanlarla dolu olduğu hastalığını tedavi et. Türkiye coğrafyasına hak etmiş insan ol. İnsan görünüp, timsah olma. Düşün, düşün, iyidir işin!

Nazmi KAVASOĞLU-BERLİN


EGO’dan karışık bir ihale

ANKARA EGO
şirketi, Gölbaşı'nda doğal gaz dağıtım ihalesi açıyor. İhale, 35 milyon dolar ile Güriş firmasında kalıyor. Ancak çeşitli iddiaların ortaya atılması üzerine ihale iptal oluyor. İş yeniden ihale ediliyor. Bu kez ihale 26 milyon dolara İNDET İnşaat firmasında kalıyor.

Konu bu kadarla kapanmıyor. Bize bu ihaleyle ilgili bilgi verenler, gelişmeleri Ankara'da birçok firmanın bildiğini söylüyor. Bunların anlattıklarına göre, ortaya çıkan bazı soruların yanıtları gerekiyor:

İlk ihale neden iptal edildi; ne üzerinde anlaşma sağlanamadı?

İNDET İnşaat şirketi paravan bir şirket midir? Görünürde bu şirketin sahibi olan Kazım Türker aynı zamanda Güriş firmasının ortağı mıdır? Türker, enerji işlerini bilen bir kişi midir?

Arada, anlaşmalı kişiler ve 'komisyon' alacaklar var mıdır?

Söylendiği gibi bu ihale 15 milyon dolarlık bir iş midir? Ankara halkı, bu bedelle sözleşme imzalanırsa kazık yiyecek midir?

Polis rahatsız

SAYIN
Bakanım... Ben bir polisim, İstanbul'da görev yapıyorum. Adımı ve karakolumu açıklayamam, sonra beni amirlerimim 'uçurur'.

Emniyet teşkilatının hali ortada; ücretlerimizin iyileştirilmesi için ne gibi girişimler yaptığınızı okuyoruz. Ama sonuç çıkmıyor... Ekonomik zorluk nedeniyle şimdi teşkilatımız, ilçelerde kurulu 'Karakol Yaptırma ve Yaşatma Derneği' adı altındaki biletlerle bizi esnaftan para toplamaya çıkarıyor. Elimize 100'er adet 10 milyonluk konser bileti veriliyor. Esnaf geldiğimizi görünce kaçmak istiyor. Sertlik mi yapalım, tehdit mi edelim? Benim gibi birçok arkadaşım bu durumdan mustarip, rahatsızlık duyuyoruz. Esnafın hali ortada? Ben şimdi değil 10 bilet -valilikten izinli-, bir bilet bile almakta zorlanan kahveciye, büfeciye nasıl baskı yaparım? Birçok arkadaşımızın bu işten utandığını biliniz. 20 Ocak'ta Zeytinburnu Abdi İpekçi Spor Salonu'nda'da yapılacak 'Polis-halk El Ele' konseri için İstanbul'da 15 bin bilet satılması gerekiyormuş. Biliniz ki, içeri girdiğimizde her dükkán sahibi içinden bir şeyler söylüyor. Biz tüccar değiliz; n'olur bu biletler sivil dernek yöneticileri tarafından satılsın. Polisin haline çok üzülüyoruz. Bizi anlayışla karşılayın.

(Bu yazı bir örnek. Buna benzer çok sayıda şikáyet aldığımız emniyet örgütünce bilinmelidir.)
Yazarın Tüm Yazıları