‘Ka’-’Ke’ tartışması

- TÜRK Dil Kurumu’nun www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozara.htm adresindeki sözlüğünde ‘Ke’ sözcüğünü aratınca, ‘Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu’ karşılığı çıkıyor.

‘Ka’ sözcüğü ise bulunamıyor. İlkokula 1983’te başladım. Tüm sessiz harflerin sonuna bir ‘e’ sesi eklenerek okunduğunu öğrendik. Zaman zaman bu kurala uymayan kullanımlar duyardım, ‘he’ yerine ‘aş’, ‘ke’ yerine ‘ka’ gibi... Farklı okuyuşların o harflerin yabancı dillerdeki okunuşlarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Yazınızda, ‘1928’de kabul edilen alfabede okunuşun ‘ka’ olduğunu’ okuyunca şaşırdım. Ama ilk kabul edilen alfabede sonradan değişiklikler yapıldığını da biliyorum. Çocukken, bir Anıtkabir gezisinde, müzede yeni harflerimizin yazılı olduğu tarihi bir plakada ‘i’ harfinin ‘ı’ harfinden önce yer aldığını görüp şaşırdığımı da hatırlıyorum. ‘K’ ile yazdığımız sözcükleri eski harflerle yazarken ‘kaf’ (kalın) ve ‘kef’ (ince) olarak iki harf kullanıyorduk. ‘Ka’-’ke’ karmaşasının tarihi sebeplerinden bir başkası da bu olabilir düşüncesindeyim.

Selim Turhan ERDOĞAN

- BEN
ilkokul 1. sınıf öğretmeniyim. Sessiz sesleri ‘ke’, ‘ka’, ‘kı’ şeklinde okutuyoruz. Tek başına sessiz harfler söylenmez. ‘Ak’, ‘ek’ ise kapalı hecelerden başlayarak okutuluyor. Sonra ‘aka’ hecesinden ‘ka’ hecesi bulduruluyor. Sesler böyle öğretiliyor.

Endişenizde de haklısınız.

Osman KAYIHAN

- İLKOKUL’
da ‘k’ harfinin ‘ke’ şeklinde okunacağı öğretildi. Evimizde de telaffuz aynı biçimde idi, çevremizde de... Halen de bu harfin resmi okunuşu ve okurunuzun çocuğunun dediği gibi, okullarda öğretiliş biçimi ‘ke’ şeklindedir. 1970’li yıllarda yayınlanan Meydan Larousse’a bakılırsa ‘ka’ da, ‘ke’ de doğrudur. Genel kabul görmüş olan anlayış, Osmanlıca’da da yer alan Arapça ‘kaf’ kalın, ‘kef’ ise ince olarak kullanıldığından, bu harflerin her ikisinin de yerine geçen ‘k’ harfi, kendisinden sonra gelen harflerden etkilenerek ‘ke’ veya ‘ka’ şeklinde söylenegelmiştir. Konunun Türklükle, Kürtlükle en ufak bir ilgisi yoktur, olamaz da...

‘Ka’nın bu kadar yaygınlaşmasının başlıca müsebbibi, Turgut Özal’dır. Derin bir kültüre sahip olmadığı bilinen Sayın Özal, KDV uygulamasını kamuoyuna tanıtırken, ‘KaDeVe’ şeklinde tanıtmış, o tarihte askeri rejimden yeni yeni sıyrılmaya çalışan toplumda, kimsenin aklına ‘Bu da nereden çıktı? Madem ‘k’, ‘ka’ diye okunuyor, o zaman neden ‘KaDaVa’ okumuyoruz?’ diye sormak gelmemiştir. Eskiden beri bilimsel sorgulamayı seven bir toplum olmadığımızdan, tepeden inme bu yaklaşımı da, Özal’ın diğer dayatmaları gibi hemen benimseyiverdik.

Arif BELGİN

Türkçe cinayeti

ADALET eski Bakanı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Hikmet Sami Türk, ‘Dile sahip çıkmak ulusal birliğin gereğidir’ diyor. Türk dili konusunda hassas olmakla bilinen Prof. Türk, ‘Ke-Ka’ tartışması üzerine şöyle konuştu:

‘Dokuz yaşındaki çocuk doğru söylüyor. Bütün sessiz harfler ‘E’ ile okunur. TDK’nin yayınladığı Türkçe Sözlük’te bu harflerin okunuş şekli vardır. Ancak bazı dönemlerde Türk dilinde aksanlarla oynandı ve Türkçe telaffuz yanlışları başladı. Uzun okunması gereken hece kısa okunmaya başladı. Örneğin, tábi tabi, Hakkári Hakkari, kár kar gibi. En iyi TV sunucuları dahi bu hataları yapmaktan kurtulamıyor. TV adları yabancı sözcüklerle telaffuz ediliyor. ATV (Ateve) doğru, NTV (Entivi) yanlıştır. Bir de bilgisayarlar dolayısıyla hecelerin doğru bölünmesi gerekiyor. Bunlar dile saygının gereğidir. Yoksa dile sahip olma bilinci ve sevgisi kaybolur.

Akıl hastasıymış!

KONYA
Emniyet Müdürü M. Salih Tuzcu, Yunak’taki İnönü İlköğretim Okulu’nda bayrağımızı indirip yerine yeşil bayrak çekilmesi, cama ‘Ne Kürtçülük, ne Türkçülük, yaşasın İslam’ yazısının yazılması iddiasının önce bir şahıs tarafından Alaşehir’de yerel bir gazeteye telefonla iletildiği, ancak dikkate alınmadığı, daha sonra polisin yaptığı araştırmada bu kişinin İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca akıl hastası olduğunun saptandığını belirterek, ilgili şahıs hakkında ‘2893 sayılı kanuna muhalefet ve terör örgütü lehine slogan atmak’, ‘Kaymakamlık makam aracının camını kırmak suretiyle devlet malına zarar vermek’ suçlarından işlem yapıldığı’nı bildiriyor.

Tuzcu, Yunak’taki olay için aynen şu ifadeleri kullanıyor: ‘Okulun bahçesine yeşil bayrak asılmasının söz konusu olmadığı, ‘Ne Kürtçülük, ne Türkçülük, yaşasın İslam’ ibaresini içeren herhangi bir yazılı materyale rastlanılmadığı anlaşılmış, okul gece görevlisinin olumsuz hava koşullarından dolayı düşen bayrak ertesi gün ilçe emniyet amirliği görevlilerimizle birlikte tekrar göndere çekilmiş, bayrağımıza yönelik herhangi bir şekilde suç işlendiği kanaatini oluşturacak bilgi ve bulguya rastlanılmamıştır.’

Emniyet Müdürü’nün açıklamasında ‘ilgili şahsın’ adı yer almıyor.

GÜNÜN SÖZÜ

TÜRKİYE’de son üç yıldır çizilen pembe tablo gerçekçi değil. Son üç yılda ihracat ikiye katlandı, diyorlar. İthalat ise 2.5 kat artmış, buna değinen yok. İhracatı artan sektörlere bakıyoruz; ithalatı en çok artıranlar da onlar. Hepsi eksi bakiye veriyor. Bakıyorsunuz ihracatın büyük kısmını 10 firma yapmış, yani KOBİ’lere bir yayılma olmamış. Bu yüzden istihdam yaratamıyoruz. Ülke büyük sıkıntı içinde. İşler o kadar iyi değil.’

(Eski Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Umut Oran)

Kadınlara gönderin

11 kişi bir helikopterden sarkan halata asılıdırlar; 10’u erkek biri kadın.

Halat herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için birinin bırakması gerektiğine karar verirler yoksa düşeceklerdir.

Bu kişinin kim olacağına karar veremezler ama o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar.

Tamamen gönüllü olarak ipi bırakabileceğini söyler. Çünkü bir kadın olarak kocası için, çocukları için, aslında genelde erkekler için herşeyi bırakmaya alışık olduğunu söyler, hem de hiçbir karşılık beklemeden...

Konuşmasını bitirir bitirmez, tüm erkekler onu alkışlamaya başlarlar.

Bu hikayeyi akıllı bir kadına gönderin ki bugün gülümsemek için bir nedeni olsun. Tüm erkeklere de gönderin ki hayatın gerçeğini bir kez daha anlasınlar.

(Cüneyt E. Koryurek’e teşekkürler)

Hangi mozaiktensiniz

‘TÜRKÜM’ diyemiyorsanız, kendinizi Türk hissetmiyorsanız, kıvırtır, ya mozaik olursunuz veya alt kimlik gevelemesi yaparsınız.

Kimseyi zorla ‘Türk’ yapacak halimiz yok ama bu ülkenin ‘Türk oğlu Türk’ bir yurttaşı olarak benim de şöyle bir soru sormaya hakkım olsa gerek?

- Affedersiniz siz hangi mozaiktensiniz?

Buyrun herkes hangi mozaikten ise etnik kimliğini açıklasın!

Bilelim. Ahmet GÜRSOY

Biliyor musunuz

SP Genel Başkanı Recai Kutan’ın kapatılan FP adına AİHM’de açtıkları davayı, mahkemenin adil bir mahkeme olmadığı, adaletine güvenilemeyeceği inancıyla geri çektiklerini açıkladığını... AKP’de kongre süreci başlarken parti yönetiminin zorunlu kalınmadıkça ‘tek adaylı ve tek listeli seçimler’ istediğini... TRAKYA Üniveristesi Rektörü Prof. Enver Duran’ın, Vize’de (Kırklareli) kurulmak istenen çimento fabrikasının kısa ve uzun vadede yaşamsal alanlar için büyük tehdit olduğunu söylediğini... BAKIRKÖY Belediyesi Başkan Yardımcısı Akif Mahmut Yazıcıoğlu, Teftiş Kurulu Müdürü ve Başkan Yardımcısı Aykut Çelikel ve Personel Müdürü Yaşar Aydoğan’ın; belediye müfettişi Tayfun Güngör’ün yaptığı bir soruşturma sonucu hayvan barınağına gönderilmesi ile ilgili haberlerinden ötürü, ‘Ataköy’ gazetesi sahibi Özcan Atamer’in, TCK’nın 288. maddesine göre cezalandırılmasını, ayrıca 1. Ağır Ceza’da yargılanan Belediye Sağlık eski Müdürü Nilüfer Demirtaş hakkındaki haberlerle ilgili yayın yasağı uygulanmasını istediklerini...

MESAJ PANOSU

İSTANBUL
Büyükşehir Belediyesi 1 milyon adet lale fidanı dağıtıyor. Betondan yer bulursanız ekin. Son katılım tarihi 20 Nisan olan, 100 kişinin 300’er YTL ödül kazanacağı ‘En Güzel Lale İstanbul’da Yetişir’ yarışmasına katılın. www.istanbulunlalesi.com

30 yıldan beri resimle uğraşan Metin Güçlü, ‘Karanlık ve Işık’ isimli ilk resim sergisini Fulya’daki ‘Galeri Artist’te açtı. 40 tablonun yer aldığı sergi 31 Aralık’a kadar sürecek.

0212-227 68 52; www.metinguclu.com
Yazarın Tüm Yazıları