İsmet Solak: O gece ve ertesi

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

11 Eylül 1980 gecesi, Bulgaristan sınırına yakın köylerde idim. Dereköy, Burgazcık, Elmacık, Kofçaz İlçesi, Ahlatlı ve en son Beyce...

CHP'de delege seçimleri vardı. Önseçim yarışına niyetliydim. Otomobili Şevki Tuna kullanıyordu. İlçe sekreteri Şekerci Şerif ile sendikacı Yusuf Çoban da benimleydi. Kente 02.00'de döndük. Her köşede asker kaynıyordu:

- Aklıma kötü kötü kuşkular geliyor, dedim, sakın ihtilal olmasın!

Yusuf omuzlarımı sıktı:

- Yapma abi, her asker görüşünde 20-21 Mayıs gecesi aklına geliyor.

Camı açıp bir subaya sordu. Yanıt yatıştırıcıydı:

- Yok, yok... Eylül tatbikatı var, bu da bir NATO alarmı.

Önce Şerif indi. Yusuf'u evine bıraktık. Eşi tank sesleriyle uyanmıştı.

Köye vardığımızda saat 02.40'tı. Babam da uyanıktı:

- Ortalık asker aynıyor. İçimde bir şüphe var baba!

Başımı yastığa sanki yeni koymuştum, babam seslendi:

- Kalk, radyoda marşlar çalınıyor.

Babam, seviniyordu. Anarşinin kol gezdiği ülkede, huzur ve güvene olan özlem yüzünden askerin gelmesine razı hale gelmişti. Uyardım:

- Sevinme baba, yarın Demirel'i de Ecevit'i de mumla arayabilirsin. Ben bu hareketlerin nereye varabileceğini kendi hayatımda görüp yaşadım.

* * *

12 Eylül günü sokağa çıkma yasağı vardı. Köyde yakınlarımı uyardım:

- Aman ha! Bilhassa gençler dikkatli konuşsun. Biz, ülkenin temel taşı ve gerçek Atatürkçü'leriz. İpler Atatürkçü generallerin elinden çıkabilir.

Ertesi sabah, çok sevip saydığım Halil Tekin Bucaklı'ya veda ettim:

- Çocuk, dedi, bunlar 'Atatürk, Atatürk' diye diye korkarım Atatürk'ü bu defa gerçekten öldürecekler. Sen yine bu Bülent'i (Ecevit) yalnız bırakma!

Kentteki, ilk gözaltı haberi o anda geldi:

- Sendikacı Yusuf'u, sabaha karşı 04.30'da evinden alıp götürmüşler.

Öğle saatlerinde eşimi ve iki çocuğumu alıp Ankara'ya hareket ettim.

14 Eylül günü, akşam saatlerinde Kırklareli'nden bir dostum aradı:

- İyi ki gitmişsin. Senden üç saat sonra, bir ihbar yüzünden asker köyü bastı. Baban dahil, amcanı, yeğen ve kuzenlerinle birlikte 25 kişiyi alıp götürdüler. İhbar listesinin başında senin adının olduğunu görmüşler.

18 Eylül akşamı bir telefon daha geldi:

- Halil Bey sizlere ömür. CHP İl Kadın Kolu Başkanı olan kızının içeri alındığı yanlışlıkla söylenmiş, kriz geçirip komaya girmiş. Kurtarılamadı.

* * *

12 Eylül öncesi anarşinin giremediği, tek öldürme olayının yaşanmadığı il Kırklareli idi. 12 Eylül'den sonra Atatürkçü, ilerici öğretmenlerin ve aydınların en çok içeri alındığı, sürülüp kıyıldığı il de Kırklareli oldu.

Şu an 86 yaşında olan babam, ömründe ilk kez o dönemde karakola çekildi.

Ben, 11 Eylül 1980'e asla dönmek istemem.

Ama, 12 Eylül 1980'i de hiç sevmem!

Yazarın Tüm Yazıları