İnternette bir KİT doğuyor!

ANADOLU Ajansı’nın geçtiği bir habere göre Ulaştırma Bakanlığı gelecek yıl internette bir "ulaşım portalını" hizmete sokmaya hazırlanıyor.

Bu siteye girenler tren, gemi, otobüs ve uçak biletlerini alabilecekler ve bir yerden başka bir yere nasıl ve kaç saatte gidebileceklerine ilişkin alternatif ulaşım yollarını da öğrenebilecekler.

Bu iş için gerekli finansman ihtiyacı bütçeden karşılanacak ve 5.4 milyon Euro para harcanacak.

İlk bakışta "yararlı bir hizmet" gibi görünüyor ancak Türkiye, demiryolu taşımacılığı dahil bütün ulaşım sektörünü özelleştirmeye çalışırken devletin "bilet satma işine soyunmasını" anlamakta zorlanıyorum.

Üstelik harcanacak para da küçümsenecek bir rakam değil.

Elbette Ulaştırma Bakanlığı’nın Türkiye’nin ulaşım bilgilerini yayacak bir internet sitesine sahip olmasında bir gariplik yok.

Ancak bu ihtiyaç, bakanlığın mevcut sitesinde de kolaylıkla karşılanabilir.

Öyle görünüyor ki KİT’lerden kurtulmaya çalışırken, internet üzerinden çalışan bir KİT’imiz daha olacak.

Çağı yakalamak da buna deniliyor herhalde!

Bando ’beynelmilel’ çalmaya başladığında

TÜRKİYE, 12 Eylül dönemi ile hesaplaşmasını tamamlayabilmiş değil.

"Hesaplaşma" derken o günlerin şartlarında, sokaklarda insanların ölmesini önleyecek başka bir çözüm yolu bulunabilir miydi, bulunamaz mıydı konusunu tartışmıyorum.

Anlatmaya çalıştığım şey o dönemde işlenen, işkence dahil, birçok insanlık suçunun sorumlularının aradan geçen bunca yıla rağmen hálá cezalandırılamamış olması.

Geçen akşam İstanbul’da bir sinema salonunun rahat koltuğunda oturup çok ilginç bir filmin bir grup gazeteci için yapılan özel gösterimini izlerken aklımdan bunlar geçti.

Evet, doğru, 12 Eylül darbesi olmasaydı belki ben de dahil olmak üzere, birçoğumuz "kim vurdu"ya gidecektik. Ama sonra yaşananlar, sorgusuz sualsiz hapislerde süründürülenler, yaşı büyütülüp asılanlar, işkenceden geçirilenler ne olacak?

Seyrettiğim film böyle bir hesaplaşmaya girmeden o günlere yeniden dönmemi sağladı.

Yönetmenliğini Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez’in yaptıkları "Beynelmilel" filmini seyrettikten sonra damağımda kalan tadı "acı-tatlı soslu" bir yemeğe benzetebilirim.

Gülmekle ağlamanın birbirine kardeş iki duygu olduğunu bu son derece mütevazı filmle bir kez daha gördüm.

Cezmi Baskın ile Özgü Namal’ın içten oyunculuklarının yanı sıra kişisel olarak benim için hoş bir sürpriz olan şey Meral Okay’ın varlığıydı.

Akşam eve döndüğümde yakın geçmişin siyasal olaylarını öğrenmek için beni sık sık sıkıştıran kızıma "Cuma günü Beynelmilel başlıyor, ona git mutlaka" dedim.

Bana öyle geliyor ki askerler bu filme biraz sinirlenebilirler.

Ama eninde sonunda bu bir film bunu unutmamak ve hoşgörüyle bakmak gerek.

Ayrıca şöyle düşündüm: Artık askeri darbeler dönemini geride bırakmış olmamız ne kadar önemli bir şey!

Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın açıklaması

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı planını önlemek için "sine-i millete dönmek" tartışmasını başlatan ve bitirenin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olduğunu yazmıştım.

Dün de bu köşede CHP Basın Koordinatörü Baki Özilhan’ın benim yorumumu dayandırdığım haberlerin doğru olmadığını anlattığı açıklamasını okudunuz.

Bugün de "yanıt hakkı doğduğu için", yorumumu dayandırdığım Akşam yazarı İsmail Küçükkaya’nın açıklamasına yer veriyorum ki okuyucular daha sağlıklı bir değerlendirme yapabilsinler.

Küçükkaya şöyle yazıyor:

"Sayın Baykal’la yaptığım çok sayıdaki görüşmelerde ve Sayın Baykal’ı izlediğim çeşitli gezilerde sine-i millet konusu çok sık bir şekilde gündeme geldi. Gerek, ’Sine-i millete dönmeyi bir alternatif olarak ciddi ciddi düşünüyoruz. Bunun sonuç vereceğini düşündüğümüz anda sine-i millete dönmekten en küçük bir tereddüdümüz olmayacaktır’ cümlesini, gerekse, ’1 milyon kişi sine-i millete dönmemiz için bir araya gelir, mesela Meclis’in önünde toplanırsa, bu kararı kolaylıkla veririz’ açıklamasını bizzat Sayın Baykal’dan en az 4 -5 kez işittim. Sayın Baykal’ın bunları yalanlamasını ihtimal dahilinde görmüyorum. Sayın Özilhan’ın da kendi bulunmadığı bazı görüşmelerdeki bu sözleri yalanlamaya çalışmasını takdirlerinize sunuyorum."
Yazarın Tüm Yazıları