İnsan işlemediği cinayeti neden üstlenir?

John Mark Karr’ın pek sapık görünümlü portresi çocuk kraliçe cinayetine çok iyi oturuyordu. Kendisi katil zanlısı çıkmadı, ancak cinayeti şöhret olmak için üstlendiyse, bunda kısmen başarılı oldu.

Çünkü 10 yıl çözülemeyen vakayı bugüne kadar üstlenen olmamıştı. Oysa Amerikan suç tarihi, işlemediği cinayetleri üstlenip, bugün adı anılmayan yüzlerce psikopatla dolu. Mesela ABD’nin ulusal kahramanı Charles Lindbergh’in çocuğunu öldürdüğü iddiasıyla yüzlerce katil zanlısı peydah olmuştu. Ve bunların hiçbiri, yüzyılın cinayeti diye anılan vakanın faili çıkmamıştı. Sonra 1940’ların ünlü "Kara Dalya" cinayeti var. Yıldız olmak hayaliyle Hollywood’a giden Elizabeth Short’u öldürdüğünü iddia edenlerin sayısı 30’u bulmuştu. Daha geçenlerde "Ben Yeşil Nehir canavarıyım" diye ortaya çıkan R.C.Brown 48 cinayeti birden üstlendi, ancak polis buna da şüpheyle bakıyor.
Şöyle bir laboratuvar testi yapılıyor: Bir grup üniversite öğrencisi bilgisayarda hızlı yazım deneyi bahanesiyle klavye başına oturtuluyor ve dikte edilen harflere basmaları isteniyor. Ancak ALT tuşuna basmayın diye uyarılıyorlar. Bu tuşa basıldığı takdirde test programındaki virüsün sistemi çökerteceği söyleniyor.

Deney başladıktan bir dakika sonra sistem manüel olarak çökertiliyor ve deneyi yöneten araştırmacılar, bazı deneklerin ALT tuşuna bastığını gördüklerini iddia ediyorlar. Önce öğrencilerin tamamı, suçlamayı reddediyor. Ancak yazılı birer itirafname hazırlanınca, tamamı belgeyi imzalıyor. Deneklerin yüzde 65’i suçlu olduğuna kesinlikle inanıyor; yüzde 35’i ise işlemediği suçla ilgili hayali detaylar uydurup itirafı iyice inanılır hale getiriyor.

ABD’de bir üniversitede yapılan bu deney insanların işlemedikleri bir suçu ne kadar kolay itiraf edebildiklerini gösteriyor.

Psikologlar hayali itirafçıları üç gruba ayırıyor: 1- Ceza indiriminden yararlanacağı için polis baskısı altında, işlemediği suçu mecburen itiraf edenler. 2- Polis baskısı altında, suçu gerçekten işlediğine kanaat getirerek itiraf edenler. 3- Hiçbir baskı altında olmadığı halde, gönüllü itirafçı olanlar.

İşte JonBenet Ramsey’i öldürdüğünü iddia eden John Mark Karr büyük ihtimalle bu son gruba giriyor. Yani, bir cinayeti saplantı haline getirip, vakayla iyice bütünleşmek veya şöhret olmak isteyenlerin grubuna.

Çocuk pornografisi suçundan ABD’de öğretmenlik yaptığı okulundan atılan Karr’ın foyası çok çabuk çıkıyor ortaya. Önce eski karısı, cinayet günü Karr’ın başka bir eyalette kendisiyle birlikte olduğunu söylüyor. Sonra kardeşi, cinayetin işlendiği yer olan Boulder kentine hiç gitmediğini anlatıyor. Ve cinayet mahallinde bulunan saç ve tükürükle yapılan DNA testi sonucu Karr’ın katil olmadığı anlaşılıyor.

Karr’ın JonBenet Ramsey cinayetini bir saplantı haline getirdiği, vakayla ilgili bir kitap üzerinde çalıştığı biliniyor. İşte bu noktadan hareketle psikologlar, Karr’ın çocuk kraliçeyi öldürdüğüne gerçekten inandığını düşünüyorlar.



LINDBERGH CİNAYETİ

ESRARINI KORUYOR




1996’da işlenen JonBenet Ramsey cinayeti, Amerikan suç tarihinin en sansasyonel vakalarından biri. Ancak geçen yüzyılın ilk yarısından kalma öyle trajik ve esrarlı cinayetler var ki, bunların yüzlerce gönüllü itirafçısı çıkıyor.

En yüksek profilli vaka, 1930 yılında Charles Lindbergh’in bebeğinin kurban gittiği cinayet. Henüz 25 yaşındayken Atlas Okyanusu’nu uçakla tek başına geçen ilk insan olduğu için ABD’nin ulusal kahramanı olan Lindbergh’in çocuğu kaçırıldıktan 73 gün sonra ormanlık alanda neredeyse iskelete dönüşmüş halde bulunuyor. Her tarafı çürümüş, yaprak ve böceklerle kaplı. Sol bacağının dizden aşağısı yok. Ceset öyle bir halde ki, maktul kız mı oğlan mı belli değil. Çocuğun kimliği ve başına sert bir cisimle vurularak öldürüldüğü kısa sürede tespit ediliyor.

Amerika’nın heyecan içinde takip ettiği vakayı soruşturan adli makamlar giderek daha büyük bir esrarın içine gömülüyorlar. Çünkü yüzlerce kişi, "çocuğun katili benim" diye ortaya çıkıyor. Amerika’da yüzyılın suçu olarak nitelenen cinayet sonunda, Bruno Hauptmann adlı Alman göçmenin üzerine kalıyor. Mahkeme, 29 oturumda 162 tanığı dinledikten sonra 13 Şubat 1935 günü kararını veriyor; Hauptmann idam cezasına çarptırılıyor. Bir süre sonra ceza infaz ediliyor, ancak Hauptmann’ın gerçekten katil olup olmadığı, eğer katil ise cinayeti neden işlediği bugün hálá tartışma konusu.



KARA DALYA’NIN

FİLMİ GELİYOR




Gönüllü itirafçısı bol diğer bir vaka ise ünlü "Kara Dalya" cinayeti. Amerikan suç tarihinin efsanelerinden olan 1947 tarihli bu cinayetin kurbanı 22 yaşındaki bir yıldızcık; Elizabeth Short. Kızın esas adı ise Mia Kirshner. Şöhret olmak için Hollywood’un labirentlerinde epeyce dolaşıp, bir rivayete göre aralarında Marilyn Monroe’nun da bulunduğu çok sayıda kadın ve erkekle beraber olduktan sonra 15 Ocak 1947’de dayaktan paralanıp ikiye bölünmüş, vajinasına ot tıkılmış çıplak bedeni boş bir arazide bulunuyor.

Medyaya "Kara Dalya" cinayeti diye yansıyan olay büyük sansasyon yaratıyor. Kimilerine göre genç kız ölümünden önce de kuzguni saçlarından ötürü "Kara Dalya (yıldızçiçeği)" diye anılıyor. Kimileri ise medyanın cinayeti salçalamak için kıza bu ismi taktığını iddia ediyor. Bu arada kara saçlarına kına yakıldığı dedikodusu da dolaşıyor ortalıkta.

Her neyse, cinayet öyle sansasyonel ki, yaklaşık 30 kişi katil zanlısı olarak ortaya çıkıyor. Ancak polis cinayeti üstlenenlerin hiçbirinin ifadesini inandırıcı bulmuyor. Bu vakada sadece hayali itirafçılar yok, kahinler de var. Kimisi, "Kızın sağ gözünü getirin, son gördüğü kişiyi söyleyeyim" diyor. Bir başkası, "Eğer kız elinde bir yumurta ile gömüldüyse, katili bir hafta içinde yakayı ele verecektir" diye kehanette bulunuyor.

Ancak esrar bir türlü çözülemiyor. Olayla ilgili kitaplar yazılıyor. Hatta bunlardan birinde kızın babası katil olarak gösteriliyor. Ancak polis bu iddiaya itibar etmiyor ve James Ellroy’un kaleme aldığı "Kara Dalya" adlı roman 1987’de piyasaya çıkıyor. Aynı yıl filmi çekiliyor. Ve Brian de Palma’nın çektiği yeni "Kara Dalya" önümüzdeki 15 Eylül’de vizyona giriyor. Başrollerde Josh Hartnett ve Scarlett Johansson var.

Amerika’nın suç coğrafyasında başka hayali itirafçı tipleri de var: Mesela polisiye roman müptelası olup, bir cinayeti üstlenerek kendilerini içeri tıktıranlar. Bu tipin en meşhur örneği, Laverne Pavlinac. 1990’da Oregon’da cinayete kurban giden Taunja Bennett’i, sevgilisi John Sosnovske ile birlikte öldürdüğünü itiraf ediyor, böylece ikisi de hapsi boyluyor. Ancak kendi cinayetini başkalarının üstlenmesine dayanamayan "Happy Face Killer" lakaplı Keith Jesperson beş yıl sonra ortaya çıkıp suçunu itiraf ediyor. Diğer iki itirafçı serbest kalıyor. Pavlinac, çok eziyetli bir ilişki yaşadığı ve kodesi tek kurtuluş yolu olarak gördüğü için cinayeti üstlendiğini söylüyor. Sevgilisi Sosnovske ise çok baskı altında kaldığını, daha hafif bir cezayla kurtulmak için itirafta bulunduğunu anlatıyor. Olay bu kadarla kalmıyor, esas katil benim, diye ortaya çıkan Jesperson fikrini değiştiriyor, hapisten çıkan diğer ikisinin katil olduğunu iddia etmeye başlıyor ama, geçmiş olsun. Maktulün çantası ile kimlik kartının nerede olduğunu doğru söylemiş bir kere.

Diğer bir tip de cinayetten zaten hüküm giymiş olup, iyice azılı bir şöhret edinmek için daha fazla sayıda cinayeti üstlenmeye kalkışanlar. Bu tipin son örneği Coloradolu katil Robert Charles Browne. İki kişiyi öldürmek suçundan iki kez müebbet hapis cezası alan Browne, 30 yıl önce işlenmiş 48 cinayeti daha üstleniyor. Bu suçlar kanıtlansa, kendisi seri katil mertebesine yükselecek. Seri katillerle ilgili altı kitap yazan kriminoloji uzmanı James Alan Fox, Browne’ın büyük ihtimalle yalan söylediği düşüncesinde. Seri katillerin itiraflarını abarttığına pek çok kez rastlamış. Mesela 1990’larda Mississippi’de ortaya çıkan Donald Leroy Evans adlı cinayet hükümlüsünün, 70 cinayet vakasını daha üstlendiğini, polis ve FBI’ın sırf onun itirafları uğruna Teksas ve Arizona’da ceset avına çıkıp aradığı her mekandan eli boş döndüğünü anlatıyor Fox.

Şimdi de Robert Charles Browne şu detaylı suç tablosunu çiziyor: Louisiana’da 17, Colorado’da dokuz, Teksas’ta yedi, Arkansas’ta beş, Mississippi’de üç, New Mexico, Oklahoma ve California’da ikişer ve Washington’da bir kurban. Kimisini boğarak, kimisini tabancayla, bazılarını da bıçak, tornavida ve buz kıracağı ile öldürmüş. Cesetleri göllere, nehirlere, çöpe ya da hendeklere atmış.

Şimdi FBI ve polis, dokuz eyalette ceset arıyor.
Yazarın Tüm Yazıları