İktidar ol muktedir olma

BAŞBAKAN’ın grup konuşmasını dinledim. Çok haklı olduğu yerler yok değil. Erdoğan hükümeti, arkasında son 40 yıldır görülmemiş bir Meclis çoğunluğu olduğu halde ‘güçlü’ bir iktidar olamıyor.

Çünkü her taraftan kuşatılmış halde. İçeriden ‘aşırılar’, dışarıdan ‘aşırılar’ hükümete manevra alanı bırakmıyorlar.

AB’ye uyum adına yapılan değişiklikler dışında, hükümet hiçbir ‘köklü’ değişim yapamıyor. Bu bazen parti içindeki, bazen de parti dışındaki kayalara çarpıyor. Türkiye’nin etkin güçleri, Başbakan’a şöyle bir mesaj veriyorlar:

‘Gerilim yaratma, ekonomide yoldan çıkma, fazla derin mevzulara girme. O şartla bu ülkeyi yönetebilirsin.’

Yani, iktidar olabilirsin ama çok da muktedir olma. Bazen kendimi onun yerine koyuyorum. Çok kabul edilebilir bir durum değil.

‘Zaten işgal altında olan orman arazilerini bu durumdan çıkarıp satacak kaynak yaratacağım.’

Satamazsın...

‘Buradan kaynak bulmamı engellediniz. Bari taşıt vergilerini artırayım da oradan üç kuruş gelsin.’

Artıramazsın.

‘ABD kredi veriyor. Onu alayım.’

Böyle onur kırıcı kredi mi olur? Alamazsın.

‘Üniversiteye girişte yapılan haksızlığı ortadan kadıracağız demiştik.’

Bize mi sordun? Kaldıramazsın.

‘Şu Kıbrıs’ı çözsek de ülkenin önünü açsak.’

Ülkenin önünü açmak sana mı kaldı? Çözme. İş o hale geldi; bu hükümetin bir iki sene içinde gideceğinden umutlu olsalar, AB’den tarih alma işini bile bu hükümet yapmış olmasın diye engelleyecekler. Ki daha sıra oraya gelmedi, hálá bir şeyler yapabilirler. İktidarın, YÖK Yasası’nı Cumhurbaşkanı’nın vetosunun ardından buzdolabına kaldıracağını haftalar önce yazdım.

Emin olun ki, bunu yazdığıma dahi pişmanım. Çünkü bu yazıdan ‘mesaj’ alan bazıları, hükümetin böyle bir tavır almasını güçleştirmek ve onur kırıcı hale getirmek için özellikle ortamı daha da gerdiler. Hükümeti zora sokmaya çalışanlar, hükümetin haksız olduğu veya olabileceği yolsuzluk, kadrolaşma gibi konularda değil, hükümetin yüzde yüz haklı olduğu meselelerde işi yokuşa sürüyorlar. Açıkçası üzülüyorum. Bazıları için Türkiye’nin nereye gittiğini, çocuklarımızı nasıl bir geleceğe hazırladığımız önemli değil.

Önemli olan Türkiye’yi kimin yönettiği.

Türkmen TV kuruluyor

BİRKAÇ yıl önce Kuzey Irak’ta Kürtlere yönelik bir televizyon kurulması için Barzani’ye destek veren Türkiye, şimdi de Kerkük’te bir televizyon kuruyor. Televizyon, büyük olasılıkla bölgedeki Türkmenlere yönelik yayın yapacak. Televizyonun kurulması görevi TRT’ye verilmiş. TRT’nin teknik personeli, yaklaşık bir aydır çalışmaları yürütüyor. Nisan ayı sonlarında televizyonun kuruluşu için gerekli olan teknik malzemeler, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçakla Silopi’ye götürülmüş. Orada görevli ekipler, bir albay refakatinde Kerkük’e kadar götürülmüş ve cihazları yeni yapılmış bir binaya taşımışlar. Hziran ayı içinde, bir başka ekip Kerkük’e giderek cihazların montajını tamamlayacak ve televizyonu yayına sokacak. Umarız yeni televizyon memlekete hayırlı olur.

İhracatta iade rezaleti

İHRACATI
teşvik için zaman zaman ihracat iadesi yapılması bildik, alıştığımız bir uygulamadır. Ancak Para Kredi Koordinasyon Kurulu’nun geçtiğimiz hafta yayınlanan bir kararı biraz ‘şüphe uyandırıcı’ nitelikte. Kurulun 2004-7 sayılı kararı ile elma ve patates ihracatında ihracat iadesi uygulanması uygun bulunmuş.

Buna göre elmada ton başına 40 dolar, patateste ise ton başına 19 dolar ihracat iadesi ödenecek.

Diyeceksiniz ki, ‘Ne var bunda. Tarımsal ürün ihracatı destekleniyor’.

İyi de, bu tebliğ geriye dönük işliyor. Tebliğ, Resmi Gazete’de 23 Mayıs’ta yayınlandı. Süresi ise 30 Mayıs’ta sona erdi. Yani bunu okuyanın 1 hafta içinde ihracatı yapması gerek. Ama bu kararın çıkacağını önceden bilenlerin daha uzun bir süresi var. Çünkü tebliğ geriye dönük olarak 1 Mart 2004’e kadar işliyor. Yani bu tebliğin çıkacağını bilenler, buna göre hesap kitap yapıp ihracatlarını yapmış ve rakiplerine oranla avantaj sağlamış olabilirler. Yani yapılan iş, daha önce ihracat yapmış olan birilerinin cebine birkaç milyon dolar aktarmaktan başka bir şey değil.

Bilmem kimse farkında mı, ama rejimi imam hatip okulları falan değil, bu gibi olaylar tehlikeye düşürüyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ya bendensin, ya yoksun demediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları