İki fotoğraf arasındaki görünmez ilişki

SERGİ, 23 Nisan 1920’de Büyük Meclis’te yapılan ilk toplantının fotoğrafı ile başlıyor.

Kürsüde elinde notlarla konuşan Mustafa Kemal...

Haberin Devamı

Onu o meşhur dik duruşu ve hafızalarımıza kazınmış siluetinden tanıyoruz.

Mütevazı bir oturma odasını andıran Meclis salonu hıncahınç...

Kalpaklılar, sarıklılar, askeri üniformalılar, takım elbiseliler...

O günün şartlarında milleti temsil eden hemen herkes orada...

Bir ulusun siyasi anlamda “doğuş fotoğrafı” bu...

* * *

TBMM ve Anadolu Ajansı’nın kuruluşunun 90. yılı kapsamında Meclis’te şahane bir fotoğraf sergisi açıldı.

İki fotoğraf arasındaki görünmez ilişki


İmkânı olan bu sergiye gitsin, olmayan hürriyet.com.tr’ye girip fotoğrafları görebilir.

Kelimeler kadar fotoğrafın da gücüne inanan bir gazeteciyim.

Bu yüzden köşemde sürekli yazılarıma eşlik eden fotoğraflar görüyorsunuz.

Bugün bir farklılık yapıp iki fotoğraf yayımlıyorum, ama bu kez fotoğraflar yazıma değil yazım fotoğraflara eşlik ediyor...

Dolayısıyla herkes bu iki fotoğrafa bakıp kendi yazısını yazabilir...

* * *

Girişte size “bir ulusun doğuş fotoğrafını” anlattım ama bugün bu köşede o fotoğrafı yayımlamıyorum.

23 Nisan 1920 tarihli o fotoğrafı sadece hayal edin...

Sonra 23 Nisan 1981 tarihli fotoğrafa bakın.

12 Eylül askeri darbesinden sonra Meclis’in ne hale geldiğini görün...

Lütfen Mehmet Ünlü’ye ait siyah-beyaz bu fotoğrafı zihninize iyice kazıyın...

* * *

Sonra bugünlere gelin...

Bu kez fotoğrafımız gerçek değil, bir kurgu.
İki fotoğraf arasındaki görünmez ilişki


Görüş Dergisi’nin kapağı.

23 Nisan 1920’den bugüne Türk demokrasisinin özeti...

Parti içi demokrasisizliğin sembolü...

* * *

Türk demokrasisi yıllardır görünür ve görünmez iki tehditle malul.

Görünür tehdit askeri darbeler.

1960, 71 ve 80.

Bir de 28 Şubat postmodern darbesi ve bugün yargıya taşınmış Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Kafes, Balyoz gibi zamanında su yüzüne çıkamamış darbe planları var.

Dün Metehan Demir imzalı Hürriyet’in sürmanşeti çarpıcıydı.

Meğer dönemin Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, 1. Ordu’daki seminerin özel bölümünde, Çetin Doğan’ın, resmi ve yasal çerçevenin dışına çıktığını rapor etmiş.

Yani rutin seminer planı ciddi ciddi darbe planına dönüşmüş...

Gerçi Genelkurmay “Söz konusu haber gerçeği yansıtmamaktadır” gibi muğlak bir açıklama yaptı ama konuyu yakından takip edenler açıklamanın neden yapıldığını iyi biliyor.

* * *

Legalist kimliği ile tanınan Başbuğ iki arada kalmış durumda.

Bir yanda onaylamadığı işler, diğer yanda kurumu ve silah arkadaşları...

Dolayısıyla kimse kalkıp “Darbeler dönemi bitti” demesin.

Elbette eskiye göre çok daha zor ama bu bir zihniyet meselesi...

İkincisi mesele darbelerle de sınırlı değil, siyaset kışladan da dizayn ediliyor.

Tıpkı siyasi kültürümüzü ve partilerimizi esir alan “görünmez el” gibi...

* * *

Her ikisi de ilk bakışta kolay görünmez.

Görmek için bugün yaşananlara biri “gerçek” diğeri “kurgu” iki fotoğraf eşliğinde daha dikkatli bakmak gerekiyor...

Bu yüzden...

Birinci fotoğrafı Ergenekon ve Balyoz davasını hâlâ ciddiye almayanlara...

İkincisini ise bu davaları “daha demokratik bir Türkiye” yerine, “ideolojik hesaplaşmalarına” alet edenlere ithaf ediyorum...

Ne de olsa bu iki fotoğrafa baktıkça her ikisini de görebiliyoruz... 

Haberin Devamı

İki fotoğraf arasındaki görünmez ilişki

Yazarın Tüm Yazıları