Hurmalı iftar peşkeşi

ŞEYH Hazretleri işini bilen adam. İstanbul’a gelirken yanında 1 ton hurma getirdi. Sonra Allah kabul etsin, görkemli iftar sofralarına Başbakan ve ekibiyle birlikte oturdu. Sözleşmeler imzalandı.

Şeyh Hazretleri, İstanbul’a 5 milyar dolar tutarında yatırım yapacakmış! Peki nasıl yapacak?

Kentin göbeğinde, en değerli yerlerdeki kamu arazileri kendisine verilecekmiş. Şeyh buraya gökdelenler dikecekmiş!

Arazileri kim verecek? Sahipleri her kim ise onlar! İstanbul’un AKP’li Büyükşehir Belediyesi, Karayolları, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü ve öteki kamu kuruluşları.

Peki bu iş için başka yerlerden teklif alındı mı? İhale açıldı mı? Peşkeş öteki taliplere duyuruldu mu? Başkalarının da bu işe girip fiyat vermesinin yolu açıldı mı?

Hayır!

Her şey gizlice ve el altından, Dubaili için hazırlandı.

Vallahi Türkiye’de çok şeyler gördük, çok şeyler yaşadık da, Dubai şeyhine sağlanan şu son peşkeş gibisini doğrusu az gördük.

Bunların hesabı çok yakın bir gelecekte Yüce Divan önünde görülecek.

* * *

İstanbul’un göbeği, en değerli yerleri hiç çaktırmadan, kimseye haber vermeden, ihale açılmadan, hurmalı iftar sofrasında birdenbire ve gizlice Dubai şeyhine armağan ediliyor.

Şeyh El Maktum Hazretleri at yarışı meraklısı imiş. İngiltere’de at yarışlarına öyle yüksek paralar basarmış ki, adına özel tahtalar açılmış.

İstanbul’a dikeceği gökdelenlerin yüksekliği 650 metre olacakmış. Bu bir dünya rekoru imiş.

Hükümete övgüler düzmekle ünlü Sabah Gazetesi dün başlıklar atmış: ‘İstanbul sekizinci tepeye kavuşuyor... Keşke 4 şeyh gelse, cari açık kapanır...’

Vallahi helal olsun, yağcılığın böylesi az görülür.

Dünkü Tercüman Gazetesi’nin manşeti ise ‘El Maktum piyangosu’.

Türkiye’ye piyangonun büyük ikramiyesi isabet etmiş!

Şimdi sırada Umman Sultanı, Kuveyt Emiri, Suudi Arabistan Kralı gibi şeyhleri ayarlamak var! Onlarda para, bizde arazi bol. İhalesiz mihalesiz, hiç kimseye çaktırmadan verirsin en değerli arazilerini onlara, hurmalı iftar sofralarında işi bağlarsın, malı götürürler.

Zaten mübarek ayda ne olacaksa iftar sofralarında olacak. AB yetkilisi Kayseri’de iftar sofrasına oturtuluyor, adama kola-lokum veriliyor. 12 Ekim günü Alman Başbakanı gelecekmiş, bizim Başbakan onu da iftar sofrasına oturtacakmış!

Ama bu işler parayla değil, sırayla! Hıristiyan kesimler de günü gelince bizimkileri kiliselerine çağıracaklar. Bizim hükümet erkánını oralarda ayinde izlemek çok hoş olacak! O zamana kadar AB’nin baskısıyla papaz okulunu da açmış olurlar, hep birlikte mum yakıp dua ederler. ‘Medeniyetler buluşması’ böyle olur!

* * *

Dubai Şeyhi Hazretleri, İstanbul’a özellikle 3 Ekim sonrasında gelmiş, gizli anlaşmayı AB nedeniyle imzalamış. Zaten bundan sonra Arap sermayesi Türkiye’ye akarmış!.. Çünkü bu şeyh takımı, AB’ye çok hayranmış.

İyi de, bunlar arazi sotalamak, rant elde etmek için niye öteki AB ülkelerine gitmiyorlar?

Niye masaya oturup örneğin Paris, Roma, Londra, Berlin, Atina gibi AB ülkelerinin binlerce belediyesiyle anlaşmalar imzalamıyorlar? O belediyelerin kafası çalışmıyor mu? Onların kazanca ihtiyacı yok mu?

Eğer bu işlerde o ülkenin kazanacağı para varsa, o ülkeler, o belediyeler enayi mi?

Şeyh Hazretleri, ‘kendisine bol kazanç, tek taraflı avanta’ görmediyse, niye bize geliyor da oralara gitmiyor?.. Gidemez, çünkü onlardan alacağı yanıtı, böyle tek taraflı rantı kimseye yedirmeyeceklerini bilir.

Sömürgeler hariç hiçbir ülkenin toprakları, paha biçilmez kent arazileri, tesisleri, fabrikaları, limanları, birilerine böylesine -bizdeki gibi- peşkeş çekilemez.

Hem de gizlice!.. İhalesiz!.. Kimseye duyurmadan, haber vermeden!..

‘Aktif pazarlama yapıyoruz... Parayı veren düdüğü çalar... Para gelsin de nasıl gelirse gelsin, biz günü kurtaralım... Ne bulursak babalar gibi satarız!..’
Türkiye bu kafalarla yönetilemez. Böyle şey olmaz.

Eğer olursa, günün birinde hesabı mutlaka sorulur... Ve sorulacak.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Dünkü yazımın sonunda okunmasını önerdiğim ‘Yol Arkadaşı Nurettin Veren Anlatıyor: Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni’ isimli ilginç kitabın yazarı Hikmet Çetinkaya’dır. İsmini yazmayı unutmuşum. Düzeltiyorum, özür diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları