Holistik tıp ve kanser tedavisi

İki hafta süresince önemli bir konuya ‘giriş’ yapacağım: Holistik tıp ve kanser tedavisindeki rolü. Sizden ricam, mucize beklentisine girmemeniz.

Ben, konunun uzmanından bilgileri aktarıcı olarak buradayım. Daha derinine araştırmak size kalıyor. Ama bir taraftan tedaviniz sürerken diğer taraftan da yeni bir yolun varlığını öğrenmek fena mı olur?

Holistik tıp ve kanser (1)

Bu konuyu yazıp yazmamayı çok düşündüm. Çünkü ‘kanser’ gibi çok hassas, tepki çekebilecek ve beklenti yaratabilecek bir konuda yazacaktım. Diğer taraftan da öğrendiklerimi sizden saklamanın haksızlık olacağını düşündüm. Çünkü Türkiye’de son beş yılda kanser oranının yüzde 60 arttığını öğrendik. Bu, çok ciddi bir rakam. Belki burada göreceli olarak- daha ‘hafif’, daha yaza uygun ‘uçuşan konular’ bekliyorsunuz, ama iki haftalığına sizden izin istiyorum. Çünkü holistik tıp yazım dolayısıyla tanıştığım Doç. Dr. Şafak Nakajima, özellikle kanser konusunda çalışıyor. Son çalışmalarını da burada bizimle paylaşacak. İlk hafta, konuya giriş niteliğini taşıyor. Dolayısıyla ‘kanser nedir’den, sebeplerine, gelişmesine ve holistik (tamamlayıcı) tıp yaklaşımının önemi gibi temel noktalara değineceğiz. Önümüzdeki hafta ise Türkiye ve dünyadaki duruma bakacağız. Belki de sizi çözüme yaklaştırabilecek önerilerde bulunacağız. Sonra uçuşan yazılara döneriz...

Doç. Dr. Şafak Nakajima anlatıyor...

İnsanı, yaşamı boyunca en derinden sarsabilecek olaylardan birisi, kendisinin veya bir yakınının kanser tanısı almasıdır. Yaşam düzeni, öncelikler sıralaması alt üst olur. Bilgi, korkuyu yenmede en iyi silahımız olduğundan, kanseri tanımanın, onunla başa çıkmamızda bize çok büyük ölçüde yardımcı olacağına inanıyorum. Kanser, vücudumuzun yapı taşı olan hücrelerin anormal çoğalmasıdır ve benzer özellikler gösterdiği için aynı genel ad altında toplanan 200 kadar hastalığa verilen genel bir tanımlamadır. Normalde hücrelerin büyümesi ve çoğalması bedenin ihtiyaçları doğrultusunda kontrol altındadır. Her şey belli bir sıra ve zamanlamayla olur, yaşam sağlıkla akıp gider. Fakat vücutta inanılmaz sayıda gen vardır ve insanda bir saniyede bir milyara yakın hücre bölünmesi olmaktadır. Hücrenin her bölünmesinde genleri taşıyan kromozomlar da bölündüğünden, bu karmaşık süreçte bir şeylerin ters gitme olasılığı bulunur. Adeta fotokopinin fotokopisinin orijinal resmin netliğinden uzaklaşması gibi, her hücre bölünmesinde de kopyalanan genlerin orijinal genden farklı ve hatalı olması olasılığı artar. Bu nedenle, ilerleyen yaşla birlikte genetik programda bozulmalar ortaya çıkar ve kanser olgularının yüzde 70’inden fazlası, 60 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Bazen de vücuda dışarıdan etki eden fiziksel faktörlerin - sigara, radyasyon gibi- kanserojen kimyasal maddelerin veya onkojenik (kansere neden olan) virüslerin ev sahibi hücre genleriyle etkileşimleri sonucu gen yapısı bozulur. Genlerin bozulması, hücrelerin doğal yaşam akışı için gerekli olan mesajlarının da hatalı olmasına yol açar. Neyse ki vücut savunma sistemi, çoğu kez bölünme ya da dış faktörler sonucu ortaya çıkan hataları onarabilecek araçlara sahiptir. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise hücre yanlış mesajın etkisiyle hızla çoğalmaya başlar, adeta ölmeyi unutur. Oysa hücreler de aynen insanlar gibi, doğar, büyür ve ölürler.

Kansere eğilim kalıtsal olabilir

Kanser tek bir hücreyle başlar, bölünerek iki olur, dört olur, ve kontrolsüz büyüyen hücreler, giderek genişleyen ve sağlıklı dokuya yayılan bir ‘’kitle’’ ya da ‘’tümör’’ oluştururlar. Eski Yunan’da bu hastalığa ‘yengeç’ anlamına gelen ‘kanser’ adı verilmiştir. Tümör hücreleri, selim veya habis olabilir. Eğer selim ise, boyutlarının büyüklüğüne bağlı olarak çevre dokulara baskı yaparak rahatsızlığa yol açabilir. Habis tümörler ise sınır tanımadan çevre dokulara yayılır ve lenf sistemi veya kan dolaşımıyla uzak organlara taşınır. Başka organlarda ortaya çıkan oluşuma ‘metastaz’ adı verilir. Kanser, kalıtsal yapıdan beslenmeye, çevresel kirlenmeden ve ruhsal duruma uzanan pek çok faktörün etkilediği bir gelişmedir. Bu nedenle, korunma ve tedavi sürecinde çok yönlü bir yaklaşımı gerekli kılar. Modern tıp, kanser tanı ve tedavisinde etkin bir çok yöntem geliştirmiştir. Öte yandan kanserli hastaların tedavisinden sorumlu her hekim, hastalarının kanser tanısını bir tür ölüm cezası gibi algıladıklarını ve bu cezadan kurtulmak için her yolu denemeye hazır olduklarını gözlemiştir. Hastanın ve yakınlarının konvansiyonel kanser tedavilerinin dışında alternatif çözümler araması olgusu çok yaygındır. İnsan organizmasının kendi yaşamını ve türünün devamını sağlamaya koşullu bir genetik programa sahip olduğunu göz önüne aldığımızda bu tepki şaşırtıcı değildir. Kanser, bu programa yönelik çok ciddi bir tehdittir. Kanser tedavisi uygulayan hekimin, bilinen tıbbi tedaviler dışındaki yöntemlere tepkili olması halinde bazen gizlice sürdürülen bu tür tedaviler, tıbbi uygulamaları olumsuz etkileyebilmekte veya şifa iddiası ile ortaya çıkan fırsatçıların ikna edebildikleri olgularda modern tedavi reddedilerek hasta yalnızca alternatif tedavi yöntemlerini uygulamayı seçmektedir. Diğer yandan onkoloğun tamamlayıcı tıp yöntemleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması, hastanın etkin olabilecek bazı yöntemlerden yararlanamamasına yol açmaktadır.

Tamamlayıcı Tıp Merkezi

Tamamlayıcı Tıp, akupunktur, homeopati, bitkisel tedavi, meditasyon, hipnoterapi, aktif imajinasyon gibi bir çok farklı tanı/tedavi disiplinini içeren ve modern tıp yöntemlerine destek olabilecek bir tıp modelidir.Bu disiplinlerin ortak özellikleri, kişiyi beden, akıl ve çevresel bütünlükle ele almaları ve doğanın iyileştirici gücünden (vis medicatrix naturea) yararlanmalarıdır. Journal of American Medical Association tarafından yapılan bir anket, ABD nüfusunun en az yarısının bu yöntemlerden yararlandığını ortaya koymuştur. ABD’de, doğal tedavi yöntemlerinin bilimsel araştırmalarını koordine etmek ve toplumu bilgilendirmek amacıyla 1993 yılında Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) bünyesinde kurulan Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Bürosu, 1998 yılında yüksek bütçeli federal bir kurum olan Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Ulusal Merkezi’ne (NCCAM) dönüştürülmüştür. Kanserde kullanılan doğal tedavi yöntemlerini araştırmak ve tanıtmak üzere 1998 yılında Amerikan Kanser Enstitüsü’nde (NCI) Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Ofisi (OCCAM) açılmıştır. ABD’nin önde gelen tıp fakültelerinin bulunduğu Columbia, Duke, Harvard, Stanford, California, San Francisco Üniversitelerinde Tamamlayıcı Tıp merkezleri kurulmuştur. Diğer yazıda, kanser tedavisinde yardımcı olabilecek doğal yöntemlerİ tanıtacak ve Türkiye’deki durumdan söz edeceğiz. Bu yazıyı okuduktan sonra Şafak Nakajima’yı merak edeceksiniz büyük olasılıkla.

Bilgi için:
www.safaknakajima.com’a bir tıklayın. Ya da geçen haftaki yazıma gözatın.

Yazlık YogaŞala!...

İstanbul Nişantaşı’ndaki YogaŞala, bu yaz, Temmuz ayından itibaren (ki girmiş bulunmaktayız) Türkbükü’ndeki Mavi Suite’e taşınıyor... Bir taraftan Bodrum keyfi diğer taraftan yoga ve masaj; holistik tatilin alásı olur!.. Yoga dersleri, Petek Erim Hoeck ve Şebnem Işık Malta tarafından verilecek. Masaj çeşitleri ise shiatsu, klasik ve anti stres masajı. Yolunuz düşerse kaçırmayın!

Bilgi için tlf: 0 252 377 62 60 ve www.mavisuite.com
Yazarın Tüm Yazıları