Hizbullah, Taliban, Müslüman Kardeşler ve bizimkiler!

DİLLERİNDEN “demokrasi” sözcüğü hiç düşmüyor ama esasen bir tek niyetleri var: Hoşlanmadıkları yaşam biçimlerini değişmeye zorlamak!

Haberin Devamı

Aslında şaşırtıcı bir durum değil tabii. Siyasal İslâmcı ideoloji, hangi kılıkta karşımıza çıkarsa çıksın sonucu aynı oluyor.
İster Hizbullah kılığında, ister Taliban kılığında, ister Müslüman Kardeşler kılığında, isterse de AKP kılığında!
Elbette yöntem farklarını görmezden gelmiyorum.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (TAPDK) yayınladığı “Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satışına ve sunumuna ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmelik” bunun açık bir örneği.
Yönetmelik, adındaki gibi alkollü içkilerin satışını düzenlemiyor, alkollü içki satışını giderek olanaksız hale getirecek hükümler içeriyor.
Amaç açık: İnsanların içki konusundaki kararlarını kendilerine bırakmamak, içki içmek isteyenlerin hayatlarını zorlaştırmak ve böylece yaşam biçimini değiştirmeye zorlamak.
Daha önce sadece belediyeler eliyle yaptıkları şeyi, şimdi devletin tüm olanaklarını kullanarak yaygınlaştırmak!Yetişkin insanlara ne yapıp neyi yapamayacaklarını söylemek, sadece faşist düzenlerin işidir. Ve bizim “ileri demokrasimiz” giderek böyle bir rejime dönüşüyor. Başbakan’ın beğenmediği heykeller yıkılıyor, kadınlar etek boyu kısa diye işten atılıyor, içki içenlere vebalı muamelesi uygun görülüyor!
AKP hükümeti, kimsenin yaşam biçimine karışmayacağı sözünü vermişti. Avrupalı olacağımızı, “ileri demokrasiye” ulaşacağımızı söylemişti. Madem Avrupalı olmaya çalışıyoruz, madem bu ülke artık ileri demokrasi ülkesi neden içki konusundaki düzenlemeleri mesela Fransa’dan, Almanya’dan, İtalya’dan, İngiltere’den almıyoruz?
Bunu yapmıyorlar çünkü amaçları içki satışına bir düzen getirip, bu işin medeni bir şekilde yapılmasını sağlamak değil. Amaçlarının ne olduğunu yazının başında da söyledim, tekrarlayayım: Onların istedikleri gibi yaşayacaksınız!

Haberin Devamı

Adalet hamamının namusu!

ADALET Bakanı Sadullah Ergin, Türk adalet sisteminin iflasının ilan edilmesinden sonra en son olarak Danıştay’ı da suçladı. Yüksek yargı kurumları artık buna alışmalı. Her gün sırayla hükümetten dayak yiyecekler. Bir gün Yargıtay, öbür gün Danıştay, sonraki gün Sayıştay, sonra Anayasa Mahkemesi! Arada bir askeri yüksek yargıya da iki üç tokat gelecek.
Bir gün Başbakan vuracak, sonra onun vurduğunu gören öbürleri. Hamamın namusu böyle kurtulur zaten, dövecek birilerini bulduğunuz zaman!
Adalet Bakanı’nın son hedef olarak Danıştay’ı seçmesinin nedeni istedikleri gibi hâkim ve savcı alamamış olmaları.
Çünkü Danıştay, mülakat sınavlarının videoya kaydedilmesi kararını verdi, hükümetin hâkim ve savcı alma isteği de o anda bitiverdi.
Hükümetin sözünden çıkmayacak badem bıyıklıları ve tarikat üyelerini hâkim ve savcı yapma olanağı ortadan kalkınca ne istinaf mahkemelerinin bir an önce kurulması gerektiğini hatırladılar, ne de yargıdaki dosya birikiminin yaratacağı sakıncaları düşündüler.
Şimdi rezillik ortaya çıkınca, adalet sistemi tümüyle iflas edince en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar: Bol bol konuşup, düşman belledikleri yüksek yargıyı halka şikâyet ediyorlar.
Halkımız da maşallah bu tür konuşmalara inanmaya çok eğilimli olduğu için sonuç da alacaklardır, kuşkunuz olmasın.

Haberin Devamı

Ressam Ebru Uygun Dubai’de

GENÇ Türk ressamlar kuşağının önemli isimlerinden Ebru Uygun, son eserlerini Dubai’deki Gren Art Galeri’de sergiliyor.
Ebru Uygun, deyim yerindeyse geleneksel resim sanatı deneyimini parçalayıp, yeniden kuruyor!
Karmaşık bir cümle olduğunun farkındayım. Aslında yaptığı şu: Boyadığı kanvasları yırtıp parçalıyor, sonra yeniden bir araya getiriyor. Özgün bir teknik ve yaratıcı bir bakış! Ebru’nun resmini kabaca böyle anlatabilirim.
Dubai’deki serginin açıldığı Gren Art Gallery, bizim buralarda pek rastlanabilecek bir yer değil. İnşaat şirketlerinin mallarını depoladıkları bir bölgede, depolardan biri galeriye dönüşmüş. İnsan akşam vakti galeriye giderken ürperiyor, çünkü etrafta in cin top atıyor.
Galerinin sahibi Yasmin Atassi Suriyeli bir genç kadın. Mankenlik ajansı da açabilirdi, anne mesleğini seçmiş, “art dealer” olmuş. “Atatürkçü” olduğunu söyleyen bir genç kadın!
Dubai’nin bir hayalet şehre benzediğini, modern mimarinin en güzel örnekleri olan yüzlerce binanın bomboş beklediğini ama yine de kentteki hareketin bitmediğini söyleyeyim.
Lokantalar, barlar, oteller yine dolu. Ve bu son gidişimde daha çok onunla ilgilendiğim için biliyorum, sanat piyasası astronomik hareketini sürdürüyor. Dünyanın dört bir yanından ressamlar, heykeltıraşlar eserlerini sergiliyorlar. Muazzam müzeler kuruluyor, Körfez emirlikleri geleceğin sanat merkezi olmaya doğru önemli adımlar atıyor.
Ebru Uygun da bu hızla gelişen sanat piyasasında artık adından söz ettirecek bir Türk ressamı.
Serginin açılışındaki ilgi, koleksiyonerlerin tutumu bunu gösteriyor.
Bir kız çocuk babası olarak bunu gördüğüme mutlu olduğumu söylemeliyim.
Dubai ile ilgili izlenimlerime daha sonra devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları