Hırsızlarda yeni numaralar

Düşünüyorum da bu hırsızlar akıllarını gerçekten bir işe yaramak konusunda çalıştırsalar bence zamanda yolculuğu keşfetmiş, tedavisi olmayan nice hastalığın çaresini bulmuştuk. Bu ne zeka kardeşim.

Haberin Devamı

Geçen gün, tam apartmana girecekken baktım bizim komşunun oğlu halli bir oğlan koşmakta bana doğru.

Tuttum kapıyı, teşekkürünü etti, ben önde o arkada çıkıyoruz merdivenleri.

Çocuğun ayağı takılıyor önce. Langır lungur üstüme düşüyor, bacağıma yapışarak. Ben henüz “ay çocuk düştü” duyguları içindeyim kötüye yormuyorum.

Neyse, sonra kalkıyor ayağa, patada kütede çıkmaya devam ediyor merdivenleri arkamdan.

Merdiven çıkarken önündekinden hızlı çıkıyorsan geçersin değil mi?

Ama yook! Bu hâlâ arkamda. Hatta o kadar arkamda ki, aramızda en fazla 5 santim var!

Komşunun çocuğu filan dinlemem diyorum ve “Önüme geç de rahat çıkalım, eh be!” diye fırçalıyorum, geçiyor önüme. Çıkıyoruz o önde, ben arkada. Aaa, bir bakıyorum ergen oğlan, bizim zili çalıyor!

“Ne oluyor?” diyorum, “Burası bilmemne apartmanı değil mi, öğrenci evi neresi?” diye sıkıyor palavraları.

Komşu çocuğu filan değil elbette, o benim salaklığım.

Meğer benim ebeveyngillerin oralarda bu anlattığım sistem hırsızların yeni numarasıymış. Önce seni takip ediyorlar, komşu çocuğu ya da ahbabı numarası yapıp senle birlikte giriyorlar apartmana. Giremeseler de senden hemen sonra kapıyı çalıyorlar ki, yukarıdaki, kapı açılmadı sansın, tekrar otomatiğe bassın... Sonra gelsin apartman teftişi... Belledikleri daireye de sonra bir ziyarette bulunuyorlar tahmin edersiniz.

Düşünsenize ya, hem hırsıza elcağızımla kapı açıyorum hem de kendi evimde tacize uğruyorum... 

Hâlâ çok sinirliyim.

Sevgili apartman sakini keko Habitus okuru, aman diyorum, aman. Sakın komşu çocuğu, komşu ahbabı diye kimselere kapı tutma.

Ayrıca, ev sakinlerine, otomatiğe basmalarına rağmen zil üst üste iki defa çalıyorsa, her seferinde “Kim o?” demeleri konusunda sıkıca tembih et.

Zaten artık alarmdı, çelik kapıydı, bunlar da bir işe yaramıyor biliyorsunuz.

Hırsızların zekasından kaçılmıyor.

Evin etrafına hendek kazıp su doldursak, içini de timsahla doldursak bu hırsızlar onun da çaresini bulur. “Şş, alligatör abi, senin hanım hakkında şöyle-böyle diyorlar, beri gel de anlatayım” der, timsahı kafalar, girerler o eve vallahi.

Güvenlikli site kavramına olan inancımı da yitirdim, bir başka olay sayesinde.

Geçen sabah annem Pako’yu dolaştırırken bizim karşıdaki sitede güvenlik görevlilerinin oturduğu kabinin yanından geçiyormuş. Pako aniden HAVHAVHAV diye coşmuş bir çomara, güvenlik görevlisi de aynen uyuduğu yerden 3 metre havalanmış. Uyuyan güvenlik görevlisinden ne anladım ben.

Elbette bu hırsızları caydıracak bir fikir olmalı! Alarm-kamera sistemi, elektrikli ve dikenli tel... Offff bilemiyorum! Yalnız şunu söyleyeyim, artık evleri kamerayla donatmak “malikane lüksü” değil, gayet makul fiyatlara yapıyorlar.

Bence şu 3G hadisesinin “video kamereya canlı bağlantı” imkanından faydalanmalı...

Haberin Devamı

Rock’n Coke notları

Haberin Devamı

Festivalin “sıcağı” madalyasını Juliette Lewis’e veriyorum. Juliette kuliste kendini herkeslere hayran bırakmış, pek candan bir insanmış. Giderken  “I don’t want to gooo” (gitmek istemiyoruuuum) diyerek ardında nice gözü yaşlı bırakmış. Bir de, Juliette’i düşününce Janset gözümün önüne geliyor, çok mu benziyorlar, ne? 

Linkin Park elemanları VIP Lounge’da izleyici arasına karıştı, insanlarla tanıştı, onlara “Gelin sizi kulise götüreyim canlarım” dedi. Fakat bunu cumartesi günü; yani sahne almadığı gün yaptığı için gidenler kuliste pek eğlenemedi. Ben gitmek istemedim, giden arkadaşlarıma “Bir şey kaçırmadım inşallah” diye sordum döndüklerinde tabii, “Amaaan, viski içtik, groupie gibi boş boş oturduk” dediler, 

Jane’s Addiction’ın gitaristi Dave Navarro’nun güzide bir müzik kanalının çalışanıyla basıldığı dedikodusu dalga dalga yayıldı. Dave Navarro’nun, Carmen Electra’nın eski kocası olduğunu hatırlatayım.  

Ses düzeni biraz sıkıntılıydı, özellikle cumartesi günü ana sahnede bas gitarla akraba olduk.

Cumartesi günü pazara kıyasla biraz sakindi. Pek çok sevdiğim Nine Inch Nails’i önlerden izledim. Fakat izleyenlerin birçoğu pek alakasızdı olayla. Festivalde görene kadar, grubu manikür-pedikür salonu filan sandıklarından şüpheleniyorum. ışte, bazen böyle festivallere sırf “ortam” için gidilebiliyor. Siz sevgili ortam kuşlarına allmusic.com’u öneriyorum, ne bileyim, merak eder de bakmak isterseniz...

Festivalin performans açısından altın madalyasını da Kaiser Chiefs’e veriyor, size iyi günler diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları