“Hayde Bre” ile Konak Belediyesi

DEMİŞ olmalı Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan, “Yâd ellerde olsa da yurt, sevgisiyle yanar tutuşur insan. O sevgiden doğan film ‘Hayde Bre’ye kucağımızı açalım, ilk gösterimini Belediyemizce yapalım.”

Ne bir “şair” olan Hakan Tartan’ın güzel sanatlara düşkünlüğü tartışılabilir, ne de daha ilk dakikalarında görülmeye değer olduğunu görselleştiren ‘Hayde Bre’nin yönetmeni Orhan Oğuz’un ustalığı. Ve kuşkusuz, yerel yönetimlerin güzel sanatları etkinliklerle yaygınlaştırma girişimleri gerçekten övgüye değerdir.
Karar her yönden doğruydu da, “icra”sı, bakın nasıl oldu!
BİR ÇAĞRI Kİ, NEREYE
Konak Belediyesi’nin ilgili birimi, “alışıldık kalıbı” içinde, e-posta ile etkinliğin çağrısını yapar. Beni ayrıca telefonla da aradıklarında sormuştum:
“Etkinlik nerede?
Yanıt çok açıktı: “Eşrefpaşa Kültür Sanat Merkezi’nde saat 18.00 de.”
Bilmediğim yer değil, “sanat etkinlikleri” hep orada yapılır zaten. Ne var ki, verilen bilgiye inanırsanız, “Hayde Bre” başlayacak diye orada bekler durursunuz. Saat 18.00 olur da Hayde Bre’den ses çıkmayınca, soruşturup anlarsınız ki, etkinlik Kültür Sanat Merkezi’nde değil, o yapı içindeki Nikâh Salonu’ndadır. Çağrıyı düzenleyenler, “sanat” ile “nikâh” arasında ne fark var ki, diye düşünmüş olmalı!
GİRDİM NİKÂH SALONU’NA
Bende bir şaşkınlık yine: Küçük masalar çevresinde toplaşanlar, ortalıkta gezinenler. Yenmekte, içilmekte. Garsonlar, ellerinde tepsi, dolaşmakta. Bir yerden de müzik sesi geliyor. Anlaşıldı ki, saat 18.00’de başlayacak olan “kokteyl” imiş, film 19.00’da gösterilecekmiş!
Ayıptır söylemesi, Avrupa, Amerika, Japonya görmüşlüğüm var, hiçbir kültür-sanat etkinliği öncesinde böylesi bir “kokteyl”in verildiğine tanık olmadım. Tam tersi olur. Etkinlik izlenir, sonrasındaki kokteyl boyunca o etkinlik üzerine konuşulur, söyleşilir.
29 Aralık 2010, o çarşamba günü, salonu sığmazcasına doldurmuş olan çağrılılar kokteyl sürerken birbirlerine birşeyler söylemiş olsalar da söylediklerini birkaç kez söylemek zorunda kalmış olmalılar. Orkestra, sanki çağrı onlar için yapılmış gibi ya da “nikâh salonunda böyle olur” dercesine yüksek perdeden çaldıkça çalmakta.
Sonunda çağrı yaptılar, film başlayacak diye. Ve filmden önce tam bir “kasaba” görüntüsü! Çoğu koltukların üzerinde giysiler, çantalar! İşi “bilenler” çoktan en iyi izleme yerlerini önceden kapatmış bile. Arkalarda boş yer var, ama film gösterme makinisti “burada makinanın gürültüsü olur.” diyor. Nikâh salonunda “film oynatma” âdeti olmadığından, çaresiz, koca bir makine getirip koymuşlar salonun arkasına.
VE BAŞLADI FİLM
Başladı da... Yönetmen Orhan Oğuz ile “Hayde Bre” sanatçılarından ve Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan’dan özür dilerim, makinist filmin ikinci makarasını takarken ben “nikâh salonu”ndan ayrıldım.
Bir nikâh töreninin ses düzeni ve teknik olanaklarıyla aktarılan filmdeki konuşmalar anlaşılmaz bir boğukluk içinde inip çıkmaktayken, inip kalkan başların arasından alçak tavana asılmış bir perdede görüntüler görülebildiği kadarıyla akıp giderken, güzel sanatları yüceltme adına uğraş verenlere, sanki bilinmeyen birileri “hayde bre” diyordu!
Ve, o 29 Aralık 2010 Çarşamba günü “Hayde Bre”ye saygımdan, o sese uydum.
Yazarın Tüm Yazıları