Hayatın gustosunu keşfeden bölge

Kendi adıma Hürriyet Ege yazarı İsmail Uğural’a bir teşekkür borcum var.
Tarım gibi az okunan, biraz da Türkiye’nin son 30 yılında unutulmuş bir sektörü benim gündemime soktu.
Bu sektördeki başarı öykülerine yer vererek, isimsiz kahramanları bizlere tanıttı.
Tarımın sanayi ile birleştiğinde nasıl bir güç olduğunu bizlere hatırlattı.
Sevinerek görüyorum ki; Uğural’ın Cuma günleri yayınlanan köşesi sadece benim ilgimi çekmiyor; Hürriyet okurlarının da yakından takip ettiği bir yer oldu.
Aslında rakamlar şunu çok net gösteriyor ki...
Son yıllarda Ege Bölgesi’nde çok önemli yatırımlar oluyor.
Geçen gün büyüme rakamları açıklandı. Türkiye 2012’de yüzde 2.2 büyüdü; tarımdaki büyüme yüzde 3’lerde oldu. Bu oran Ege’de ortalamanın tam beş katı.
Tarıma dayalı sanayideki 2012 büyümesi yüzde 16 oldu.
Geçenlerde Urla’da bağcılık ve şarap sektörüne yatırım yapan bir grupla tanıştım.
Hobi diye başlayan uğraş işe dönüşmüş; herkes gibi onlar da Urla’nın bu yükselen trendinden yararlanmak istiyorlar.
Daha doğrusu bu bölgenin katma değerli ürünleriyle öne çıkacağını düşünüyorlar.
Ben de onlara destek veriyorum ve yeni başarı öykülerini yakında daha fazla duyacağımızın garantisini veriyorum.
İzmir’e kimlik biçenler, sanayi mi, turizm mi diye gidip gelenler, gıdayı, tarımı, tarıma dayalı sanayiyi sakın unutmasınlar.
Çünkü...
Organik tarımın başkenti Ege oldu.
Bağcılıkta, şarapçılıkta müthiş tesisler kuruluyor.
Hayvancılık projeleri Türkiye’nin çok önünde gidiyor. Örnek mi?
Keçi sütünde ve ürünlerinde İzmir rakipsiz durumda...
Süt ve ürünlerinde fiyatı İzmir belirliyor.
Kesme çiçekte Antalya önde gözükse de, fide ve ağaç üretiminde Ege rakipsiz durumda...
Her zaman şunu söylüyorum.
Burası hayat gustosunu keşfetmiş, keyfini çıkaran ve bunu Türkiye’ye anlatan bir bölge...

İsmail Uğural’ın bugünkü yazısını okumanızı tavsiye ederim. Uğural’ın sözünü ettiği gençleri biz de manşete taşıdık. Hepsi iyi eğitim almış, tarımda akil gençler...
Tarım Bakanlığı birkaç yıl önce gönüllü olarak başlattığı projeyi artık profesyonel hale getirdi.
İzmir’de 200’den fazla, Türkiye genelinde 10 bine yakın genç, üreticiyle el ele vererek tarım danışmanlığı yapıyor.
Bu sayede verimlilik artıyor, üretici yanlışa düşmüyor.
İzmir’e, Ege’ye herkes kendine göre bir rol biçebilir ama tarımı unutmasınlar.

Basın bülteni siyasetçiliği

Yazdım, ama yine yazayım.
Basın bülteni siyasetçiliği hızla yayılıyor.
Rakiplerinin haberlerini görenler oturuyor bilgisayarlarının başına, gündeme göre sayfalar dolusu yazıyorlar.
Bir de fotoğraf eklediniz mi; işte basın bülteni hazırlanmış oluyor.
Medya elbette siyasiler için çok önemli... Gazetelerde, televizyonlarda haberlerinin çıkması, gündemde olunması bir politikacının beslenme kaynağı...
İtirazım şuna...
Her gün, ya da belirli aralıklarla bu bültenleri gönderme, gazetelerde yer alma gibi kaygıları yaşamasınlar.
Çünkü iletişim olanakları artsa da, medyanın önemi ve gücü korunsa da, siyasetin asıl yapılması gereken yeri meydanlar...
Ve doğrusu bire bir ilişkiler, temas...
Vatandaşın omzuna dokunabilmek, onunla dertleşebilmek, derdine derman olmak...
Bundan daha iyi bir iletişim inanın yok...

Kordon meselesi

“Kordonkondu” diye bir haber yaptık. O fotoğraf karesine giren işletmeler zannettiler ki; sözümüz sadece onlara... Eğreti duran, göze hoş gelmeyen, Kordon’daki standardı aşağıya çeken sadece o fotoğrafa sığanlar değildi ki... O işletmelerden bazıları kendilerini baskı yapıldığı için portatif de olsa bazı malzemeleri dün kaldırdılar. Sorun bitti mi diye sorarsanız, bitmedi. Geçen gün yazdım; buradaki esnaf kardeşlerimizin, işletme sahiplerinin zarar etmesine gönlümüz razı olmaz. Ama bir İzmirli olarak Kordon’un daha güzel olmasını istemenin de hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Karşıyaka’ya yakışmış

Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın dokuz yılını anlatan toplantısına katıldım. Durak; toplantıyı Bostanlı Açık Hava Tiyatrosu’nda yaptı. Buranın adı Suat Taşer Tiyatrosu olarak değiştirildi. Çok da isabetli bir isim olduğunu söylemem lazım. Suat Taşer’in Türk tiyatrosu için ayrı bir önemi vardır. Bu mekan çok eskimişti; Karşıyaka’ya yakışmıyordu. Yenilenmiş çok güzel olmuş. Düşündüm de; o tiyatroda ne eserler, ne konserler izledim. Cevat Durak sahnede konuşurken; geçmişe gittim. Ve ilk gelen oyunda Suat Taşer’de olmaya karar verdim.