Havalar serinliyor, Marmara yağış alıyor

Marmara’da başlayan serinleme, bugünden itibaren orta ve kuzey bölgelerin büyük kısmında hissedilecek.

Bu sıcaklık azalışı sert rüzgarlarla olacak. Bugün Marmara ve Batı Karadeniz’de fırtına bekliyoruz. Denizcilere dikkat diyoruz. Yağışlar yarın yine Marmara’da sağanak şeklinde olacak, hatta kısa süreli de olsa sağanak yağışlar su baskınlarına yol açabilir. Pazar günü ise Marmara’da yağış zayıflarken Batı Karadeniz ve İç Anadolu’da Başkent çevreleri sağanak yağışlı alan içerisine girecek. Düşen sıcaklıklar ise ayın 26-27’sine kadar artmıyor.

*

"İhtiyar Dünyamız" ifadesini kim bulmuş çok merak ediyorum. İhtiyar! Kime ya da neye göre ihtiyar? Yalnızca 48 saat yaşayan bir kelebeğe göre 6 aylık bir bebeğin ne kadar uzun bir yaşantısı vardır değil mi? Yanlışsam eğer astronomlar beni düzeltsin, Güneş Sistemi tarzı sistemlerin yaşamları yaklaşık 10 milyar yıl. Bizim Güneş Sistemimizin şu andaki yaşının ise yaklaşık 4,5 milyar yıl olduğu tahmin ediliyor. Bu koşullarda insanoğluna göre kıyaslayacak olursak dünyamız 30’larını yaşayan bir delikanlı gibi. Öte yandan "Atmosferi mahvettik" ya da "Nefes alamaz hale gelen atmosferimiz" tarzı ifadelerimiz var. Atmosferin kimyası değiştiğinde bundan etkilenecek ya da nefes alma ihtiyacı bulunacak kim? Atmosfer mi? Biz mi? Öte yandan size başka bir soru! Atmosferdeki ilk kirletici nedir? Neticede bu bir gazete, bu nedenle bekleyemeyeceğim, söylüyorum: OKSİJEN!!! Nasıl ama! İlginç değil mi? Kirletici atmosferin kimyasında bulunmayan, sonradan eklenen gazlara deniyor. Yaşamın en önemli kaynaklarından biri, insanoğlu dünya üzerinde görülmeden önce atmosfer için kirleticiymiş. Belki de şu an kirlettiğimiz atmosferimiz önümüzdeki dönemlerin normal atmosferi ya da bu sefer insanoğlunun dünyadan yok olmasından sonraki atmosferin temellerini oluşturacak. Yani atmosfere böyle davrandıkça mahvolan da, nefes alamayan da atmosfer değil biz olacağız. Tabii şunu da unutmamak lazım, biz atmosfere kirleticileri yollamasak böyle olmayacak mıydı? Evet, yine olacaktı, ama biz yaptıklarımızla makus kaderimizi her geçen gün süratli bir şekilde öne doğru çekmeye çalışıyoruz.

*

Oruç tutanlar için ramazan havasal olarak iyi bir döneme denk geldi, çok sıcak yok. Ramazanda benim anlayamadığım bir şey var, bu iftariyelikler 12 ay boyunca olsa olmuyor mu? Çeşit çeşit peynirler, reçeller, zeytinler, hurmalar, pastırmalar, sucuklar, hele hele tahin-pekmez karışımı! Anneme çok söyledim şunları diğer 11 ayda da sofrada görmek istiyorum diye ama nedense beni hiç dinlemiyor, sanki bir mesaj verir gibi "kendi evinde yaparsın" diyor. Ben tahin pekmez dedikçe de, benim göbeğimi gösteriyor. Dünyamızın yaşından, atmosferden bahsederken iftariyelikler nerden çıktı derseniz; aşağıda iç karartıcı bir konuya gireceğim, öncesinde biraz neşelendirerek sizi hazırlamak istedim :)

Bu yıl ciddi bir kuraklık yaşadık, herkes tarafından malum. Ama neden oldukları hasatlar yapılmaya başlandıkça iyice açığa çıkmaya başladı. Anadolu’daki ürünlerin hemen hemen tamamında %25-50 oranında kayıp var. Bu ne demek? Hedeflediğimiz hasadın yarısını elde etmişiz. Artık çiftçinin zararını mı, devlete getirdiği yükü mü, enflasyona etkisini mi, neredeyse yarı yarıya kaybettiğimiz bu ürünleri bir buçuk iki kat fiyatla sofralarımıza getirebileceğimizi mi düşünürsünüz bilmem. Bu yıl giden gitti artık önümüzdeki kış iyi olur inşallah diyeceğiz ama o da yetmiyor, çünkü açmayan çiçekler ve bazı sürgünlerdeki kırılmalar öyle bir durumdaki önümüzdeki yılın hasadını da şimdiden etkilemiş durumda.

Önümüzdeki kış nasıl olursa olsun, ister yağışlı, ister kurak geçsin, bizim ciddi bir tarım politikası belirlememiz gerekiyor. Çünkü Avrupa’da iklim değişiminden en fazla zarar görecek ülkelerin başında yer alıyoruz. Bu yıl bir örnekti, uzmanlar küresel ısınmanın bu örneklerin sıklığını artıracağını söylüyor.
Yazarın Tüm Yazıları