Hangi aklıevvel

BÖYLE bir ortamda, herkes ne olup biteceğini görmeyi beklerken, HAMAS’ın en sembolik isimlerinden birini Ankara’ya getirme fikrini acaba hangi aklıevvel verdi?

Bu aklıevvelin kim olduğunu kuvvetle tahmin edebiliyorum.

O yüzden direkt olarak ikinci soruya geçiyorum.

Dışişleri’nde, bu ‘dáhiyane’ diplomatik adımı engelleyecek hiç mi aklı başında insan kalmadı?

O aklı başında insanlar bu kadar mı nötralize edildiler?

* * *

Neymiş, ‘HAMAS’a mesaj verilecekmiş’.

Zaten o mesajlar hem açık, hem kapalı kanallardan defalarca verildi.

Bütün dünya tekvücut olmuş, HAMAS’a gerçek bir demokratik partner olması için baskı yapıyor.

Hálá silahlı bir ‘tedhiş örgütü’ alışkanlığını atamamış HAMAS köşeye sıkışmış durumda.

Herkes ondan önce silahı bırakmasını, sonra İsrail’i tanıdığını ilan etmesini bekliyor.

Bırakın başka ülkeleri, Filistin’deki muhatapları bile onlarla doğru dürüst görüşmüyor.

Filistin Başbakanı Mahmud Abbas, seçimleri yenilemekten söz ediyor.

ABD ve AB uzun süreden beri ilk defa bir konuda bu kadar mutabık hale gelmiş.

Ankara’da bir grup aklıevvel, kendince ‘inisiyatif alıyor’.

* * *

Dün konuştuğum Dışişleri’nin makul insanları saçlarını başlarını yoluyordu.

Durumu kurtarmak isteyenler ise gazetecileri, ‘Bunun sadece parti daveti olduğuna’ ikna etmeye çalışıyordu.

Hadi bizi ikna ettiniz de, dünyayı nasıl ikna edeceksiniz?

Nedir Allah aşkına bu telaş, durup dururken ortaya atılmak.

Biraz sabredin.

‘Bu davet neye yarayacak?’

Türkiye, İsrail-Filistin sorununda samimi olarak iyi bir şeyler yapmaya çalışıyor.

Bundan kimsenin şüphesi yok.

En büyük çabası, barış sürecinin kesintiye uğramaması.

Bundan da kimsenin şüphesi yok.

Bu samimi diplomasisinde en büyük kozu ise hem İsrail’in, hem de Filistin’in güvendiği bir ülke olması.

* * *

HAMAS’ı Ankara’da ağırlayanlar kendilerini şöyle savunuyor:

‘Biz üç gün önce de bu ziyaret hakkında İsrail’e bilgi verdik.’

Onlar size ne dediler?

‘A ne güzel çok iyi yaptınız’ mı...

Benim aldığım hava hiç de öyle değil.

Ya ABD?

Hatta Almanya?

Onlar ne düşünüyor? Bakmayın siz ABD büyükelçisinin yaptığı ‘diplomatik’ açıklamaya...

Biliyorum bizim aklıevvel, ‘Dış politikamızı onlara bakıp mı belirleyeceğiz’ diyecek.

Tabii aklı başında bir insan da çıkıp, ‘Senin amacın bağımsız dış politika şovu mu yapmak, yoksa o bölgede gerçek barışa mı hizmet etmek’ demeyeceği için, kendini haklı sanacak.

Benim görüşüm şu.

Ankara dün, diplomasi tarihinin en manasız ve en zamansız adımlarından birini attı.

Zaman zaman kendime soruyorum.

Nedir bu acelecilik?

Başbakan ve çevresinin bitip tükenmek bilmeyen bir ‘arabuluculuk’ merakı var.

Ama attıkları böyle her manasız adım, Türkiye’nin biraz arabuluculuk şansı varsa, onu da yok ediyor.

* * *

Özetle şunu söylüyorum.

Bu diplomatik şov merakı artık Türkiye’ye zarar veriyor...

Hepimiz bilelim.

Bu amaçsız diplomasinin bir bedeli var.
Yazarın Tüm Yazıları