Hala yanıt yok

Federasyon Başkanı Avukat Levent Bıçakcı’ya bir soru sormuştum. Yanıtını alamadım. Olsun bekliyorum. Gelin size bugün federasyondan başka bir hikaye anlatayım.

GEÇTİĞİMİZ hafta, Andersen’den Masallar başlıklı yazımda Futbol Federasyonu Başkanı Avukat Levent Bıçakcı’ya bir soru yöneltmiştim. ‘Şoförünüz daha önce sizin firmanızda çalışıyordu. Siz federasyon başkanı olduğunuzda şoförünüz de federasyona geçti. Şoförünüzün maaşında ne gibi değişiklikler oldu. Firmanızda ödediğiniz maaş ile federasyondan ödettirdiğiniz maaş arasında ne gibi farklılıklar var.’

Bu soruya henüz yanıt gelmedi.

Sakın yanlış anlamayın, 200-300 milyonluk farkı vurgulamak istemiyorum. Ben sadece bir zihniyeti sergilemek istiyorum. Gelin bu konuya çarpıcı bir örnekle yaklaşalım;

Gizli başkan

Federasyonun etkili ve yetkili bir Başkan Vekili var, Hasan Doğan. Taraflı tarafsız, herkes Hasan Doğan’ın federasyon içinde büyük bir güç olduğu konusunda hemfikir. Hatta bazılarına göre, gizli ve gerçek başkan o.

Neyse aslında konumuz bu değil. Hasan Doğan’ın da Başkan Vekili sıfatıyla kullandığı bir makam aracı ve doğal olarak da bir şoförü var. Aynen avukat Levent Bıçakcı gibi. Hasan Doğan da eski şoförü ile çalışıyor. Ancak Doğan’ın şoförünün maaşını federasyon ödemiyor, bordrosu ve maliyetleri federasyona ait değil.

Yani tüm masrafları federasyon değil, Hasan Doğan kendisi karşılıyor. Oysa Avukat Levent Bıçakcı bu giderleri federasyonun cebinden ödetiyor.

Bravo Doğan

Bu durum federasyon ve yapılan harcamalarla ilgili sadece küçük bir detay. Zamanı geldiğinde, diğer harcamalarda da böyle tutarsızlıklar ve anlayış farklılıkları var mı göreceğiz.

Önemli olan şu; Aynı kurum, aynı gerekçe ile verilmiş iki araba.. -Alışkanlıklar nedeniyle eski şoförle çalışma isteğini anlayışla karşılarım- Ama maliyetlere gelince farklı uygulama. Sayın Hasan Doğan’a, ‘Bravo’ diyor ve Avukat Levent Bıçakcı’nın tutumuyla ilgili yorumu da siz okuyuculara bırakıyorum.

Ama bir banka reklamının sloganını düşünmeden edemiyorum; Anlayış farklı, zihniyet farklı.

Fenerbahçe Arena

FENERBAHÇE’NİN muhteşem bir stadı var. Bu stat, sarı lacivertli kulübün Türkiye’deki rakiplerinin önüne geçmesinde en büyük faktörlerden biri. Hatta uluslararası arenada bile, birçok ünlü kulübün stadını her bakımdan geride bırakıyor.

Ama F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nın ismi mutlaka değişmeli.

Neden mi?

Çünkü kurumsallaşan, ekonomik olarak büyüyen, marka değeri yaratan ve bu markayı tıpkı M.United, Barcelona, Milan gibi paraya çevirebilen ve bir Ceo ile yönetilen, milyonlarca insanın izlediği Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden bir kulübün stadının ismi uluslararası alanda kolay telaffuz edilebilmeli.

Kendi ismini marka yapan ve yöneten bir kulüp, stadına da yine kendi ismini vermelidir. Mesela Fenerbahçe Arena... Bu ismin bile rakip takımları psikolojik olarak etkileyeceğini düşünüyorum.

Ayrıca, bu ismin taraftarın tezahüratlarına yansıyacağını da düşünüyorum. Dikkat ettiniz mi, ‘Burası Kadıköy, buradan çıkış yok’ dışında statla ilgili hiçbir slogan yok. Çünkü, Şükrü Saracoğlu ismi hem güç telaffuz ediliyor, hem de prozedi olarak zor. Umarım gelecekte Fenerbahçe’nin de, tıpkı Liverpool’un, ‘You will never walk alone’ gibi stadının kapısında bir sloganı olur.

NOT: Şükrü Saracoğlu, Fenerbahçe tarihinde çok önemli bir isimdir. Bu önerimle, elbette merhum Şükrü Saracoğlu’nun hizmetlerini gözardı etmiyorum. Bu vesileyle kendisini bir kez daha saygıyla anıyorum.

Saran başkan olacakmış

SADETTİN Saran, Vatan Gazetesi’ne, ‘Bir gün mutlaka Fenerbahçe’ye başkan olacağım’ demiş. Kimbilir belki de olur. Ama bana sorarsanız, Sadettin Saran’ın başkanlığa aday olması için bile, kimsenin aday olmadığı ve seçim garantisinin oluşturulduğu bir zemin gerekli. Aksi halde - Tıpkı geçtiğimiz kongre de olduğu gibi- benim ve birçok Fenerbahçe kongre üyesinin de desteklediği Sadettin Saran aday olmaktan korkacak, yanındakileri de boşuna uğraştıracaktır.

Ben hazırım

ÜNLÜ otorite(!) Ömer Üründül, Almanya’da ayın futbolcusu seçilen Halil Altıntop’lu milli takımı seyretmemesine rağmen, ‘Hakan Şükür oynamasa, Danimarka’ya yenilirdik. Aksini iddia eden varsa 90 dakikayı tekrar benimle seyretsin’ demiş. Halil Altıntop’lu milli takımın 90 dakikalık maçını bulabilirse, ben hazırım.

Kısa... Kısa...

Eyvah... Dahi Daum Fas’ta tatildeymiş. Umarım Fas Milli Takımı’ndan da teklif aldığını açıklamaz...

Yıldıray Baştürk aslında sakatlanmamış, Almanya’ya dönme nedeni Fatih Terim’le devre arasında soyunma odasında yaşadığı tartışmaymış.

Milli takımlarda Ersun Yanal’lı döneme göre daha az Beşiktaşlı ve Trabzonlu oyuncunun bulunması her iki kulübü de huzursuz etmiş.

Avukat Levent Bıçakcı’nın galiba bir bildiği var ki ilk kez pozitif konuşmuş; Ukrayna’ya kazanmaya geldik(!)

Fatih Altaylı, adaşı Fatih Terim’i korkaklıkla ve yaş ortalamasını yükseltmekle suçlamış.

Hıncal Uluç, Erman Toroğlu’nun, Danimarka maçıyla ilgili yazısını okuduktan sonra, Milli takımı fahişeye benzetmiş...
Yazarın Tüm Yazıları