Hadi Uluengin: Yaz kadını







Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

İşte yaz geldi ! Şükürler olsun...

Her zamanki gibi, değişimi ne ısının giderek artmasından, ne de gün süresinin zirveye varmasından anladım.

Meteoroloji ve takvimle aram yok, dolayısıyla eğer iş bunlara kalsaydı ben hep ebedi kışta yaşardım...

Ben yazın geldiğini, her zamanki gibi, yine kadınlar sayesinde farkettim.

*

ÖNCE, zahir bahar nihayetleriydi ki, yavaştan yavaşa kıyafet yenilermiş gibi oldular.

Hayır, plajda değil solaryumda yanmış baldırlarını erken teşhir etmek hevesine kapılan ama sonra kahve teraslarının akşam serinliklerinde tir tir titreyen birkaç zibidiciği hariç tutarsak, kadınlar henüz ne pastel renkli tayyörlerini güneş tonlarına dönüştürmüşlerdi, ne de naylon çoraplarını çıkartmışlardı. Fakat yine de, eskisi gibi oldukları artık söylenemezdi.

Kadınlar kışı haydi haydi aşan, baharı aştığı ise yalnızca duyumsanan öyle bir hal ve tarzına büründüler ki, aniden yazın eli kulağında olduğunu anladım.

Hatta belki giyimleri bile tam değişmemişti de, onların bu hal ve oluş tarzı; bu edası; bu varoluş şekli bana mevsimin müjdesini verdi.

Sonra, işte yılın modası uzun emprimelerin yırtmacından seçilen ilk bakımlı bacaklar ve yine yılın modası şıpıdık iskarpinlerden görünen ilk pedikürlü ayaklar...

Tekrar şükürler olsun, işte yaz geldi, çünkü kadınlar geldiler !

*

ASLINA bakarsanız, yaz mevsimiyle kadın organizmaları, dolayısıyla cinsel uyarıcılık arasındaki ilişkiyi saptayalı çok oldu.

Muhtemelen buluğ çağıma, hatta bunun ötesine çıkıyor.

Tatil başlangıcıyla beraber Kızıltoprak'taki köşkün bahçesine tokyo terlikleriyle gelen şopar komşu kızlara mı, yoksa Süreyya Paşa plajına gitmek için Feneryolu istasyonunda trene binerken sahanlıkta etekleri savrulan alımlı teyzelere mi uzanıyor tam kestiremeyeceğim ama, gayet iyi biliyorum ki söz konusu ilişkiyi daha o zamanlardan keşfetmiştim.

Ancak, meteoroloji - ‘libido’ ilişkinin varlığını keşfetmek bir şey, bunun nedenini kavramak başka bir şey...

Ve işte şu yaşıma geldim, üstelik hemen her yıl aynı konuda kalem oynatmak ihtiyacını hissediyorum, fakat henüz tam kavrayabilmiş değilim.

Neden kadınlar yazla birlikte dönüşüyorlar ve bu dönüşümün etkisiyle de neden erkeklerin başı dönüyor ?

Soru benim için hala muallaklığını koruyor.

*

İLK cevap olarak tabii hepimizin aklına gelen şey o izafi çıplaklık...

Kabul, zaten yukarıda da belirttim, hangi aklı başında erkek mevsim değişikliğiyle beraber dişi anatomilerinin de seçilebilirlik kazanmasını yabana atabilir ?

Atkı, gocuk, çizme giyinmiş ve bütün hatları gizlenmiş kış kadını başka, tiril tiril kıyafetiyle cazibeler saçan yaz kadını başka...

Fakat bu açıklama yine de tatmin edici olmuyor.

Çünkü, biraz kendimle övüneyim, ben giyinikliğin ötesindeki erotikayı da anında keşfedebilmek yeteneğiyle donanmışımdır ki, kadın isterse sırtında kara aba taşıyor olsun, hiç mi hiç farketmez.

Hatta bu yüzden, ‘şarkiyatçı’ fantazmalara pek yüz vermesem bile, yalnız gözleriyle baştan çıkartan Arabi ve Farsi hatunlara karşı özel zaafım vardır.

Üstelik, kapalıda çağrışımlı cinselliklerin kumsal gezintisi cıbılından bin defa daha heyecan verici olduğu konusunda kuşkum yok.

Dolayısıyla, kadınların yaz dönüşümünü ve onun bize etkisini göreceli bir giyim ferahlamasıyla açıklayan cevap bana yeterli gelmiyor.

*

YETERLİ gelmiyor, zira hangi mevsim elbisesiyle giyinmiş olursa olsun veya daha ötesi, isterse anadan üryan bir vaziyet alsın; artı, nötr kalmak için de ne teni bronzlaşmış olsun, ne mevsim makyajı yapsın, mutlaka ve mutlaka aynı kadın kışın başka, yazın başka oluyor.

Öyle ki, kasvetli kasım akşamlarının bar tezgahında size bin bir gülücük fırlatırken ‘fesüphanallah, bütün paçozlar da hep beni bulur’ diye kendi kendize söylendiğiniz kaknem hatuna yine aynı tezgahta fakat bu defa sıcak bir haziran gecesi rasladığınızda, inanılmaz değişim karşısında birden afallayıp, ‘şu enayiliğe bak, yahu bu bir içim su afetmiş demekten kendinizi alamazsınız ve alabandaya girişebilmek için siz gülücükler fırlatmaya başlarsınız.

Tabii artık avucunuzu yalarsınız ama, o başka mesele...

Dolayısıyla, işin içinde kimyasal; hekim ya da biyolojist değilim ne bileyim, belki hormonal, belki de kromozal bir olay var...

Fakat mutlaka bir şey var ki, işte yaz geliyor ve kadınlar dönüşüyor.

Tekrar şükürler olsun !

Yazarın Tüm Yazıları