Başbakan Tayyip Erdoğan, risk alınmadığı sürece sonuç almanın mümkün olmadığını belirterek, “İmralı süreci diye bir şey olmaz, ‘çözüm süreci’ olur. Bizim için şu anda 1’inci derecede Kandil’dekiler, Türkiye’dekiler. Türkiye’deki teröristler sınırdan 2’nci bir ülkeye gittiği anda bu süreç fiilen başlamış demektir” diye konuştu. Erdoğan, BAE’den dönerken, haber ajanslarının yöneticilerine uçakta şu açıklamaları yaptı:
Önceki akşam kaybettiğimiz duayen gazeteci Mehmet Ali Birand, son yolculuğuna uğurlandı. Birand için ilk tören yıllarca görev yaptığı Doğan Tv Center'ın önünde yapıldı. Oğlu Umur Birand, babasının naaşının başında sözlerini tamamlayamadı, sözleri boğazında düğümlendi ve ''Babamı kaybettim'' diyerek gözyaşı döktü. Birand için Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze törenine Cumhurbaşkanı Gül ve bir çok siyasi katıldı. Birand'ın naaşı musalla taşına konduğunda eşi Cemre Birand, torunu Umberto Ali'nin çorabını tabuta iğne ile taktı. Törende Umur Birand, ayakta durmakta güçlük çekti, annesine sarılarak gözyaşı döktü. Birand'la en son 9 Ocak akşamı evinde akşam yemeğinde bir araya geldiğini söyleyen Fener Rum Patriği Bartholomeos da cenaze namazı sırasında saf tuttu.
Şimdiye kadar böyle bir şey görülmedi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile İktidar Partisi arasında inanılmaz bir meydan savaşı yaşandı. Belki başka iktidarlarda da olmuştur, ancak biz duymadık. Şimdi kendi kendime soruyorum: Sonuçta ne oldu ? Kimin dediği yerine geldi, kim kazandı,kim kaybetti? Galiba tek bir kazanan veya kaybeden yok. Her iki taraf yara aldı.
GARİP bir ülkemiz var. Temel kurumlarımız kendisiyle çelişkiye düşmekten çekinmiyor. Örneğin TSK daha önce ölümüne savunduğu kırmızı çizgilerini kolaylıkla değiştiriyor. 2003’te reddederek ABD’ye dayılanan hükümet bu kez 1 Mart Tezkeresi’nin ruhunu canlandırmak için çırpınıyor.
Sorunun her iki taraf için de silahla çözülme dönemi artık geride kalmalı. Bu noktada PKK Türkiye’nin iç meselesi. Evet, PKK’nın bazı yapıları bizim bölgemiz içinde. Hatta bizler PKK ile savaşmadığımız için suçlandık. Ancak, Nisan 2008’den itibaren yeni bir dönem başladı ve bu dönem beni çok umutlandırıyor.
IRAK Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri Mesut Barzani’nin danışmanlarından, uzun süre Türkiye temsilciliğini yapan Safin Dizai, Türkiye’nin, 50 bin askerle bile Kandil Dağı’nın kontrolünü ele geçiremeyeceğini savunurken, sorunun diyalogla çözülebileceğini söyledi.
IRAK Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri Mesut Barzani'nin danışmanlarından, uzun süre Türkiye temsilciliğini yapan Safin Dizai, Türkiye'nin, 50 bin askerle bile Kandil Dağı'nın kontrolünü ele ge?iremeyeceğini savunurken, sorunun diyalogla ?özülebileceğini söyledi.
Türk askerine yönelik son saldırı sonrası, Erbil’de Barzani ile toplantı yapan Irak Cumhurbaşkanı Talabani, "Savaşmakta ısrar ederlerse, Kürdistan’ı ve Irak’ı terk etmeleri gerekir. Ülkelerine dönmeli ve ne istiyorlarsa orada yapmalılar" dedi. Barzani ise, Türkiye barışçıl bir plan sunmadan, PKK’yı terörist saymayacaklarını söyledi.
Türk Ordusu'nun Irak sınırında yığınak yaptığı haberlerin yoğunlaşırken KDP’nin dış ilişkiler sorumlusu Safin Dizai, Ankara’ya “Yapıcı diyaloğa hazırız” mesajını gönderdi. Dizai, Türkiye ile gerginlik istemediklerini belirterek, “Tehdit, birbirini suçlama, karşılıklı suçlamalar getirme yerine, diyalog geliştirmenin en doğru yol olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Son günlerde PKK terörüne üst üste verilen kurbanların ardından, Kuzey Irak'a askeri bir operasyonu gündemine alan Türkiye'ye, Irak'tan 'diplomatik yollar'ı kullanalım mesajı geldi. Irak Başbakan Yardımcısı Berham Salih, Irak’ı ziyaret eden Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol’a “müdahale etmeyin" dedi.
Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani'nin ‘Sağ kolu' olarak bilinen ve ‘Dış İlişkiler Sorumlusu' olan Safin Dizai, Türk tanklarının Kuzey Irak'a geçemeyeceğini öne sürerken, “Kürdistan halkı, Türk tankları ve panzerlerinin Kerkük’e girmesine seyirci kalmayacaktır” dedi.