Güzel bir haber

Bugün beni çok, çok mutlu eden bir haberi paylaşacağım sevgili yardımsever Habitus okuru.

Hatırlar mısınız, bir süre önce, Amerika’da yapılan, lösemili çocuklara yönelik peruk bağış kampanyalarından bahsetmiştim.
Şöyle ki; Los Angeles’taki Cristophe gibi ünlü kuaförler, ayda bir saçlarını bağışlamak isteyen küçük kız çocuklarının saçlarını ücretsiz olarak kesiyor ve saçlarını kaybetmiş lösemili çocuklar peruk yapmak üzere biriktiriyordu.
Vaktiyle Pantene’in Amerika’da yürüttüğü saç bağışlama kampanyası da verdiğim örneklerden biriydi.
“Bizde niçin böyle bir iş yapılmıyor” demiş, Lösemili Çocuklar Vakfı ile görüşmüştüm.
Bana yeterli hijyenik koşulların oluşturulamayacağını söylemişler ve böyle bir kampanyanın kendi bünyelerinde söz konusu olmadığını aktarmışlardı.
Bu yazıdan ve bu konuşmadan sonra böyle bir girişimde bulunmuş/bulunmak isteyen kimseyle karşılaşmadım, dolayısıyla mesele yazdığım günün ertesinde, tarafımdan rafa kaldırılmıştı...
Yine de dünyada böyle kampanyaların başarıyla yürütüldüğünü görmüş, bunun pekala bizde de mümkün olabileceğini düşünmüştüm...
Bakın neler olmuş...
Kağıthane Yardımseverler Derneği, Amerika’daki durumu anlatan yazımdan sonra “Biz neden böyle bir kampanya düzenlemiyoruz” demiş ve derhal harekete geçmiş. Lösemili çocuklara peruk sağlayan kampanyaları halen devam etmekte. İlk etapta Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Çocuk Bölümü’yle görüşmüşler.
Onların dışında, projeyi duyan herkes büyük bir zevkle yardım elini uzatmış.
Şimdilik 200 perukluk para toplanmış.
Çapa’da son durum ise şöyle; yaşları 6 ile 13 arasında değişen 19 kız çocuğuna, istedikleri renk ve modele göre hazırlanmış perukları teslim edilmiş.
Tabii kampanya hâlâ devam ediyor, henüz iki aylık bir çalışma bu, kim bilir ilerleyen zamanlarda daha kaç çocuk sevinecek...
Bu arada, peruk ihtiyacı duyan çocukların ebeveynleri (25 TL’ye dernek aracılığıyla peruk yaptırılabiliyor) ya da yardımda bulunmak isteyen herkes Kağıthane Yardımseverler Derneği’yle iletişim kurabilir...
Numaralarını bir kenara not edin: (0212) 294 70 12 ve (0212) 295 12 95.

Seks değil, “bastırılmış seks”

Bülent Arınç “Her şey sadece alkol ve seksten ibaret değildir” dedi, ortalık karıştı.
Müsaadenizle içki meselesini bir kenara koymak, sekse gelmek istiyorum.
Hayatın, memleketimizde seksten ibaret olmadığı konusunda Arınç’a katılıyorum. Katılıyorum çünkü bizde hayat, “bastırılmış seks”ten ibaret.
Etek giyen kadın gördüğünde otomobil farı görmüş gibi kalan, hafif dekolte gördüğünde hipnotize olan ve sarkıntılık etmekte hiçbir sakınca görmeyen adamların yaşadığı memlekette, derdimiz tamamen farazi bir “grup” olan “hayatı seksten ibaret zanneden çağdaşlar” mı acaba?
“Hayat alkol ve seksten ibaret değil”, ancak yılbaşında Taksim başta olmak üzere çeşitli beldelerde “bulduğu kadına değdirme” yarışı yaparken söylenmesi gereken bir söz olabilir.
Bütün iyi niyetimle sormak isterim: Acaba Arınç bu ülkede ?en basit örneği vereceğim- taksi bekleyen kadınların günde en az bir defa “yol fahişesi” muamelesi gördüğünü biliyor mu?
Peki ya gece bir caddede yalnız yürümek zorunda kalan kadının yerine kendini koyabiliyor mu? (O saatte sokakta işi ne demeyecekse tabii) “Hayat içki ve seksten ibaret değil”, yanlış yerde söylenmiş, yanlış kişiler hedef alınarak söylenmiş bir söz bana kalırsa.
Bunun da ötesinde, galiba bu hafta itibarıyla her konuda “Normal olanı anormalleştimenin ve anormali meşrulaştırmanın tepe noktası”na vardık, değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları