Günah keçisi

İSLAM İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu neden günah keçisi seçildi?

Haberin Devamı

Emekli bir diplomat diyor ki; “Hükümet, dış politikada taraf olarak ortaya çıkan başarısızlığını Ekmeleddin İhsanoğlu’na yüklüyor, birkaç gündür kendisini yaylım ateşine tutuyor. Bu çok anlamsız... Hükümet kendi yanlışlarını, İhsanoğlu’nun saygın bir kurum haline getirdiği İİT’ye yüklemek ne kadar doğru?” diyor.
Yenişafak’ta, hükümetin tezlerine yakın görüşleri bilinen Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin yazısını hatırlatıyor okurumuz:
“Ekmeleddin Bey, uluslararası kuruluşlardaki en üst düzey Türklerden birisi olması nedeniyle onu göz bebeğimiz gibi koruruz. Göreve seçildiğinde Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan başta olmak devletin zirvesinin ne kadar sevindiğini, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun nasıl çaba gösterdiğini çok iyi hatırlıyorum. Ama bu onu eleştirmemize engel olmamalı.”
Yazının başında İhsanoğlu önce ‘övülüyor’, sonra ise ‘dövülüyor’ ve sonra da “Ekmeleddin İhsanoğlu, Mısır’daki darbeyi destekliyor mu?” diye soruluyor.
Diplomatın anlatımına devam edersek “Gerçek şu Türkiye, İİT’nin toplanması için bir girişimde bulunmuyor; çünkü sonucun ne olacağını biliyor.”
Sitem de var diplomat okurmuzdan:
“Erdoğan başında Mursi’yi tek başına desteklemedi mi? Bununla Türkiye yalnız kaldı; Arap ülkeleri peşinden gelmedi... İktidar, güç ararkan de faturasını İhsanoğlu’na çıkarıyor. Marmara gemisi olayı sonrasında BM’ye başvurarak karar çıkartan kimdi? Ben, Ekmeleddin’nun görevden ayrılırken, –Aralık ayında görev süresi doluyor- kendi ülkesi ile ters düşmeyi aklından bile geçirmiyor. İİT’nin taraf olmasını istemiyor.
BM’den sonra en saygın kuruluşun İslam İşbirliği Teşkilatı olduğu neden unutuluyor? Peki bu yapıyı kim oluşturdu? Örgüte ‘militanlık’ yaptırmayan İhsanoğlu değil mi?
ABD ve AB’nin, her zaman İİT ile yakın olduğu; görüşlerine değer verdiği nasıl gözardı edilir.
Hatırlayalım... Türkiye’nin uçağı düşürülüyor, THY’nin pilotları kaçırılıyor; gazetecileri gözaltına alınıyor, Mısır’daki sanayisi çökertiliyor; Suriye’den üzerimize bombalar geliyor... Bütün bunlar Türkiye’nin başına çorap örerken, iktidarın adamları ‘kuşa bak’ diye demeçler veriyor.
Türk dış politikasının tekrar gözden geçirilmesi gerekmiyor mu?
Ekmeleddin Bey, hafta sonu oğlunu evlendiriyor. Ne desin ki...”
Ama söylenecek çok şey olsa gerek!

Haberin Devamı

‘Mustafa Sabri Efendi basını’

Haberin Devamı

YENİÇAĞ gazetesi yazarı Arslan Bulut önceki gün ‘Mustafa Sabri Efendi basını’ başlıklı yazısının ilk iki paragrafı çok şey anlatıyor. İbretle okuyoruz.
“Mısır’da Müslüman Kardeşler yanlısı göstericilerin sığındığı camide bir süre mahsur kalan TRT muhabiri Metin Turan, bir vasiyette bulundu ve “Bana bir şey olursa beni Gafir Mezarlığı’nda Mustafa Sabri Hazretleri’nin kabrine defnedin” dedi. Mısır güvenlik kuvvetlerinin camiyi boşaltmasından sonra Anadolu Ajansı’nın Arap muhabiri Hiba Zekeriye, Kahire’nin güneyindeki Turra cezaevinde 8 saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Turan ise bu yazı yazıldığı sırada hâlâ gözaltındaydı.
Mısır’da meydana gelen olaylar hepimizi üzüyor. Bunca olay arasında Metin Turan’ın yanına gömülmek istediği ‘Mustafa Sabri Hazretleri’nin kim olduğu ise kaynadı gitti.
Bilinen bir Mustafa Sabri Efendi var. Başka Mustafa Sabri yok ise Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Atatürk ve Kuvayı Milliyeciler için idam fetvası çıkaran kişidir. Metin Turan’ın, yanına gömülecek kadar sevip saygı duyduğu kişi bu ise, TRT’nin nasıl bir zihniyetle yönetildiği de açığa çıkıyor.”
Bulut yazısının sonunu şöyle bağlıyor:
Mustafa Sabri, işte bu zihniyeti temsil ediyordu. 2007 yılında Tokat Belediyesi tarafından kurulan bir vakfa da ‘Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Vakfı’ adı verilmişti. Aslında bugün Türkiye’de basının büyük bölümü ve devlet kurumlarının bazıları, Mustafa Sabri Efendi zihniyeti ile yönetiliyor.”
Doğru değil mi?

Haberin Devamı

Musaddık’ın suçu neydi

ESKİ diplomat ve milletvekili Onur Öymen, bir yıldönümünü hatıratıyor ve dış güçlerin bir iktidarı devirmek için neler yaptığını gözler önüne seriyor:
“Bugün (19 Ağustos) gerçek bir demokrasiye inanan, laik ve çağdaş düşünceli İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ın yabancı ülkelerin (CIA darbe işinde kendisinin olduğunu önceki gün açıkladı) Şah ile işbirliği halinde düzenlediği bir müdahaleyle devrilmesinin 60. yıldönümü. Musaddık’ın ‘suçu’ yabancı şirketlerin tekelindeki İran Petrollerini millileştirmesi ve İran’a gerçek bir demokrasi getirmeye çalışmasıydı. Buna tahammül edemediler. Musaddık devrildikten sonra Başbakanlığa getirilen Zahidi, Şah’ın desteğiyle petrolleri tekrar yabancı şirketlere verdi. Demokrasinin bütün dünyaya yayıldığı bir dönemde Orta Doğu’ya bir türlü gelemeyişinin sebeplerini merak edenler Musaddık’ın demokrasi ve bağımsızlık mücadelesini ve Başbakanlıktan nasıl ve niçin uzaklaştırıldığını okumalıdırlar. Benim ‘Çıkış Yolu’ ve ‘Demokrasiden Diktatörlüğe’ isimli kitaplarımda bu konuda ayrıntılı bilgi var.
Büyük devlet adamı Musaddık’ı saygıyla anıyoruz.”

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

-SEFERİHİSAR Belediyesi’nin, Can Yücel’in vasiyeti üzerine, Cezmi Ersöz’ün öncülüğünde kurulan, ‘Can Yücel Ormanı’ açılışının bugün 11.00’de yapılacağını; Deniz Gezmiş’den, Uğur Mumcu’ya, Musa Anter’den, Hrant Dink’ten, Ethem Sarısülük’e öldürülen bütün devrimciler için birer fidan dikileceğini.
-ULUSLARARASI Üniversiteli Kadınlar Federasyonu’nun (IFUW), Kadir Has Üniver-sitesi’nde gerçekleşen 31. Genel Kurulu’nda yeni başkan seçiminde, IFUW’un üç yıl süreyle başkanlığını İngiliz Marianne Haslegrave’den Güney Afrikalı Catherine Bell’in üstlendiğini..

Serindağ: "5 bin liraya 3 vapur kiralanabilir mi?"

CHP
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, AKP’nin 16 Haziran’da İstanbul’da düzenlediği mitingde kullanılan otobüslerin ve vapurların kiralanması ile ilgili olarak "Bilgi Edinme Yasası" çerçevesinde sorulan sorulara tatmin edici cevap verilmediği için konuyu meclise taşıdı.
Serindağ, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e "mitinge adam taşımak için kullanılan otobüs ve vapurlar için ilgili siyasi parti ile İBB arasında bir anlaşma yapılmış mıdır" diye sordu. Serindağ, sorularında ayrıca,kiralanan 3 şehir hatları vapuru için ödenen 5 bin lira için de "5 bin TL 3 vapur için ödenmiş bir kira bedeli midir ve bu ödemeye vapurların personeli ve yakıt giderleri dahil midir?" diye de sordu.

Haberin Devamı

Kilyos’ta ‘Nonstop Becah’ soygunu

PAZAR günü ailemle Kilyos sahiline denize gittik. Halk plajı olarak bildiğimiz işletmeye girmek istedik fakat kapıdaki görevliler kişi başı 25 TL isteyince şaştık kaldık. Hiçbir geçerliliği olmayan bir üzerinde (NONSTOP BEACH) yazılı kağıt verdiler, biletin üzerinde fiyat yazmıyor.
Şemsiyeler ve şevzonklar kırık.Bu bir soygun değil mi?
Necati GÜNGÖR

MHP’li Türkan’dan vahim iddia


MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Marmaray Projesinde, insan hayatına malolacak teknik açıdan sorunlar yaşandığını belirterek Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a sorular yönelterek "Marmaray, İstanbullular’a mezar mı olacak?" dedi.
Türkan’ın, Bakana yönelttiği soruları şöyle:
1- Marmaray Projesi’nin tamamı 76 km. olmasına rağmen yalnızca 13 kilometrelik bölümünün alelacele açılmasının gerekçeleri nelerdir, neden projenin tamamlanması beklenmemiştir?
2- Proje, ihaleyi 680 milyon Euro’ya ilk alan üçlü şirket (ASTON- MARUBENİ-DOĞUŞ) tarafından 2009’da teslim edilmesi gerekirken neden yarım bırakılmıştır, daha sonra ihale neden yenilenmiştir?
3- Yeni ihale ile eski ihale arasında fiyat farkı olmasının gerekçeleri nelerdir, hangi gerekçe ile daha sonraki ihalede fiyat artırımına gidilmiştir?
4- Marmaray Projesi’nde 7.ünitede yapıcı şirketin mühendisleri tarafından 15 santimlik bir düşey sapma tespit edildiği, bunun ardından yapımcı şirketin, hatayı DLH İstanbul Bölge Müdürlüğü’ne bildirdiği, Bölge Müdürlüğü’nün, hatalı yerleştirilen 7’nci ünitenin sökülüp yenisinin konulmasını istediği, ancak hatayı düzeltmek maliyeti artırdığı için yapımcı şirketin doldurma yolunu seçtiği iddiaları doğru mudur?
5- Eğer iddialar doğru ise bu hatanın doldurma yolu ile giderileceği konusunda bilimsel ve teknik anlamda kesin bilgi var mıdır, var ise bu konudaki detaylar nelerdir?
6- Bu hatanın kamuoyundan gizlenmesinin gerekçeleri nelerdir?
7- Dolgu ile kapatılan yerde aynı hatanın tekrar etmeyeceği ve ilerde yüzlerce kişinin ölümüne yol açacak bir tren kazasıyla sonuçlanmayacağı konusunda garanti neye göre verilmiştir, bu konuda akademisyenlerden ve TMMOB’den görüş alınmış mıdır, alındı ise bu görüşler nelerdir?
8- Müşavirlik şirketinin baş proje müdürünün bu hata nedeniyle istifa ettiği doğru mudur, eğer doğru ise bu şirketin bu konudaki sorumluluğu nedir?
9- Teknik anlamda sorunlar olması nedeni ile insan hayatına mal olacak böylesine yanlış bir projenin iptal edilmesi ya da yenilenmesi düşünülmekte midir?

Metro AŞ’den açıklama

METRO Ticari ve Mali Yatırımlar Holding A.Ş. avukatı Burçin Başak’tan bir açıklama geldi.
"Yalçın Bayer’in www.hurriyet.com.tr isimli web sitenizde yayınlanan 13.08.2013 tarihli yazısında yer verdiği ‘Garibanları sürekli dolandıran işveren’ başlıklı okuyucu mektubu, Metro Holding ve iştirakleri hakkında, gerçeğe aykırı beyanlar içermektir.
Öncelikle, bahsi geçen dinlenme tesisi, Metro Holding bünyesinde bulunan ve yazıda ‘otobüs firması’ olarak nitelendirilen taşımacılık firmasına ait olmadığı gibi Bolu İli Dağkent mevkiindeki bu işletme, Metro Holding veya herhangi bir iştiraki tarafından da işletilmemektedir.
Bahsi geçen tesis, Mepet Metro Petrol ve Tesisleri San. Tic. A.Ş. tarafından 3. kişiye kiralanmış olup halen 3. kişi tarafından işletilen bir tesistir. Bu nedenle işletmede çalışan işçiler, Metro Holding çatısı altındaki herhangi bir şirketin çalışanı olmadığından, çalışanların sosyal ve mali hakları ile ilgili herhangi bir sorumluluğumuzun da bulunmadığı izahtan varestedir. Kaldı ki, Mepet AŞ’nin de bahsi geçen kira sözleşmesi nedeniyle tahsil edilememiş ve hukuki takip sürecine girmiş alacakları bulunmaktadır.
Yine yazıda ismi geçen Galip Öztürk, Mepet Metro Petrol ve Tesisleri San. Tic. A.Ş.’nin hissedarı ya da yöneticisi değildir. Bu durumda yazı içeriği gerçeğe aykırı olduğu gibi yazıda muhatap ve işveren olarak işaret edilen kişi ve şirketlerin de konuyla ilgisi bulunmamaktadır.
Mepet Metro Petrol ve Tesisleri San. Tic. A.Ş., hisseleri sermaye piyasalarında işlem gören halka açık bir şirkettir. Türkiye’nin en yksek tirajlı saygın gazetesinin bir yazarının köşesinde bu yazının yayınlanmasından üzüntü duyduk. Haber icçeriğinin halka açık konumdaki bir şirkete verebileceği zarar da malumunuzdur.
İşbu nedenlerle, bahsi geçen yazının web sitesi içeriğinden ivedilikle kaldırılmasını rica ederiz."
İşçilerin şikayetinin köşemizde yer almasına karşın Metro Holding’in bu açıklamasında haklı olabilir ama işçileri mağdur eden kiracılarının da uyarılması gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları