Gül mü, Gönül mü?

AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın, Yargıtay'ın dünkü kararıyla seçime girmesi olanağı ortadan kalktı.

Her ne kadar son karar YSK'ya ait olsa da, Yargıtay'ın kararıyla uzun süredir sessizce yapılan tartışma AKP içinde dün yeniden alevlendi:

‘‘Seçimden birinci parti çıkarsa, AKP'nin başbakan adayı kim olacak?’’

Bu soruya verilen yanıtta iki isim öne çıkıyor.

Genel Başkanvekili Abdullah Gül ve Kocaeli Milletvekili Vecdi Gönül...

CİNDORUK ÖRNEĞİ

‘‘Emaneti bu ikisinden hangisi alır?’’
sorusuna yanıt, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığına çıkmasıyla benzer sıkıntıyı yaşayan DYP'den geldi. Demirel'in cumhurbaşkanı olmasıyla DYP'de üç isim öne çıkmıştı.

Tansu Çiller, Hüsamettin Cindoruk ve İsmet Sezgin...

Cindoruk,
kendisini Antalya'da ziyaret eden ve aralarında ANAP milletvekillerinin de bulunduğu heyete, genel başkan adaylığı konusunda şöyle demiş:

‘‘Şimdi Tansu Hanım genel başkan olsun, daha sonra ben olurum.’’

Heyetteki ANAP'lı milletvekilinin kendisine yanıtı ise şöyle olmuş:

‘‘Siz Çiller'i Akbulut, parti yöneticilerini de Orhan Demirtaş sanıyorsanız yanılıyorsunuz...’’

Bugün DYP saflarında siyaset yapan ve adının yazılmasını istemeyen milletvekili dün Erdoğan ile ilgili gelişme üzerine şu yorumu yaptı:

‘‘AKP'nin başbakan adayı Gönül olur. Erdoğan alabileceğine bırakır.’’

İlginç olan ise benzer yaklaşımın AKP içinde de bulunmasıydı.

İTTİFAK YASASI

Yargıtay'
ın Erdoğan hakkındaki kararı AKP içinde bu tartışmaları yaratırken, bir diğer cephede de başka bir tartışmaya neden oldu.

Karar, YTP ve SP'nin desteğindeki seçimin ileri bir tarihe ertelenmesini isteyen küskünler hareketine de cesaret verdi.

Her ne kadar, küskünler hareketi ‘‘ittifaklara olanak tanıyacak, Türkiye barajını yüzde 5'e indirecek ve sandık kurullarında siyasi partilerin temsilini düzenleyecek’’ üç yasada değişiklik için Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmaya hazırlansa da bu düzenlemelerin seçim iptalini de beraberinde getireceğini herkes kabul ediyor.

SEZER'İN KARŞI OYU

Bu durumda Meclis'i olağanüstü toplantıya çağıracak milletvekillerinin, yasal değişiklikler için YTP ve SP dışında da desteğe ihtiyacı bulunuyor.

MHP düzenlemeye kesinlikle karşı. DYP, ‘‘Biz bu işin içinde yokuz, karşıyız’’ yaklaşımında. DSP, ‘‘Zamanı geçti, daha önce olsa olurdu’’, ANAP ise ‘‘Sayısal destek bulunursa destek veririz’’ diyor.

Ancak, 300'e yakın milletvekilinin liste dışı veya seçilemeyecek durumda olduğu dikkate alındığında, ittifak ve barajla ilgili yasal düzenlemenin Meclis'ten geçme olasılığı da yüksek.

Ayrıca küskünler Erdoğan hakkındaki kararın, AKP engelini bir nebze yumuşatacağına da inanıyor.

Meclis'te böyle bir düzenleme olması halinde, seçime girmekten vazgeçen partilerden birinin YSK'ya, ‘‘Baraj indi, ittifak olanağı çıktı, biz bu durumda seçime katılacağız’’ diye başvurusu halinde, seçimin 3 Kasım'da yapılması ihtimali de kalmıyor.

Bir diğer soru da, böyle bir düzenlemeyi seçimlerin ertelenmesine karşı çıkan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hemen onaylar mı?

Yanıtı, Anayasa Mahkemesi'nin 1995'te seçimlerin iptaline ilişkin ret kararında, o dönemde üyesi olan Sezer'in şu karşı oy yazısında bulunuyor:

‘‘Yüzde 10'luk yüksek baraj partilere aydıkları oy oranında parlamentoda temsil hakkı vermediği için Anayasa'nın 67'nci maddesindeki temsilde adalet ilkesine aykırıdır.’’

Bütün bu tartışmalar olsa da 3 Kasım'da seçimin olması ihtimali dün hálá ağır basıyordu.
Yazarın Tüm Yazıları