SİZ, ülkemizin en batısı olan Gökçeada'da güneşin batışını hiç gördünüz mü? Homeros'un İlyada Destanı'ndaki Deniz Tanrısı Peseidon'un mekánı olan İmroz Adası'nda, İnceburun tarafından, denize lenger gibi düşen o muhteşem parıltıyı izlemediyseniz, bunca zaman kaybettiğiniz doyumsuz güzelliği ne zaman yakalayacaksınız?
Çok şükür... Ben, tıpkı Nemrut Dağı'nda doğan güneşi avuçlarımla tutmuş kadar nasıl mutlu olduysam, yıllar sonra bu kez Gökçeada'da batan güneşi yüreğime bastım.
Ve her akşam saatinde sevinçten havalara uçtum. Fırsatınız varsa hemen buraya koşun. Doyumsuz güzelliğe mutlaka yelken açın. Göreceksiniz ki, mutluluk çok uzakta değilmiş!
Biraz da sağlık nedeniyle geldiğim bu adada, ben ve eşim, sükunete demir attık. Huzur ve mutluluk sahillerinde her gün güneşin batışını yakaladık. Çok şükür, çok şükür.
* * *
Gökçeada'da dört bakanlığın dinlenme tesisleri var. Adalet Bakanlığı kampı, eski yarı açık cezaevinin ucunda. Tepenin hemen ötesinde Sağlık, Milli Eğitim ve Köy Hizmetleri kampları yan yana sıralanıyor.
Dinlenmeye de gelsek gazeteci mesleğinin gözlüğü değişik bakıyor. Burada da yanlışları yakaladık.
Sağlık Bakanlığı kampında atıksular, gece yarısı denize akıtılıyor. Pis koku etrafa yayılıyor. Adı Sağlık olan bir bakanlığa duyulan öfke ve yüksek sesle sunulan saygılar acaba Osman Durmuş'un kulaklarını çınlatıyor mu? Ayıp denen bir şey var!
Köy Hizmetleri de fosseptik sorunu yaşıyor. Atıklar hemen yakınındaki dereye akıtılıyor. Devlet Bakanı ve aziz dostum Mustafa Yılmaz'ın ilgisine ve bilgisine saygıyla sunulur.
Gökçeada ilçe merkezinin atıksuları da kentin nefes borusu olan Kaleköy Plajı'na akıtılıyor, iyi mi?
Plajın yanına, eskiden bağların olduğu alana İller Bankası kredisiyle yapılan büyük otele müşteri gelir mi?.
Belediye film festivali düzenliyor. İyi güzel de; önce bu atıksu sorununu çözüp çevreyi temizlese olmaz mı? Festival ardından nasıl olsa gelir.
* * *
Kaldığımız kamp Milli Eğitim Bakanlığı'na ait. Her yönüyle huzur verici. Bakımlı ve düzenli. Kamp müdürü, 28 yıllık öğretmen, Osman Özcan; sempatik, olgun ve çalışkan biri.
Üstelik Edirneli. Hemşeri çıktık. Sabah gün doğmadan kalkıyor, bahçede çöpleri toplatıyor, kumsalı kontrol ediyor. İnanılır gibi değil ama, binbir emekle yeşertip yaşattığı çiçekleriyle uzun uzun sohbet ediyor. Ekibi de Osman öğretmene uyumlu. Bir koşuşturmadadır ki, bu çabalar tüm konukların takdirini topluyor.
Osman Özcan, önümüzdeki yıl başka bir göreve atanıyor. Dilerim ondan sonra da bu huzur otağı doğasını ve mayasını yitirmez. Hep böyle devam eder.
* * *
Yine de öneriyorum. Gökçeada'ya mutlaka gelin. Tepeköy'de Yorgo'nun tavernasında şarabınızı yudumlayın. Zeytinli'de dibek kahvesi için. Dereköy'e geçin, Kefaloz Burnu'nda kumsala yatın, güneşle sevişin. Sonra akşam saatlerinde günbatımını seyredin. Siz de göreceksiniz ki mutluluk çok uzağınızda değilmiş.