Gidenlerin ardından

Aramızdan ayrılan her kıymetli insan için aynı şey söylenir: Yeri doldurulamayacak...

Haberin Devamı

Gerçekten öyle mi durum?

Peş peşe giden sanat ve tiyatro dünyasının çok kıymetli isimlerinin yeri asla doldurulmaz mı?

Arkadan gelen genç kuşaklar bu kadar kötü mü?

Sanmıyorum.

Aramızdan ayrılan isimler, kalanların üzerinden yüceltilmeye çalışılıyor sanki...

Bir daha onun gibisi gelmez.

Yeri asla doldurulmayacak.

Oysa her kuşak kendi iyi isimlerini çıkarıyor.

Mesela Haluk Bilginer, 70’li yaşlarına geldiğinde saygıyla anılmaya devam etmeyecek mi?

Bizim kuşağın starı Cem Yılmaz’ı 80’lerinde görmek kısmet olursa büyük bir hürmetle önünde eğilmeyecek miyiz?

Tıpkı bugün Gazanfer Özcan’ın önünde saygıyla eğildiğimiz gibi...

Elbette Gazanfer Özcan gibi bir ustanın ölümü, sanat dünyası için büyük kayıptır.

Böyle kıymetli isimler 100 yılda bir gelip, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az oluyorlar.
şu sanat dünyasında gün gelip yeri doldurulmazsa eğer, asıl o zaman Gazanfer Özcan’ın kemikleri sızlar...

Şarkılara sarıl

Haberin Devamı

Kokain operasyonunda gözaltına alınmadan bir-iki hafta önce görüşmüştük Deniz Seki’yle...

Armutlu’daki Cikare’de buluştuğumuz akşam yaşadıklarımızı e-kolay’ın şehir bölümüne yazmıştım, orada duruyor hâlâ.

Hani tanıdığın, bildiğin insanların başına bunlar gelince insan inanmakta daha da zorlanıyor.

Bu sanat camiasında kim uyuşturucu kullanır, kim ne yapar, gözünle görmedikten sonra da inanmak zor.

Çünkü herkes birbirinin hakkında konuşur.

Deniz Seki’nin serbest bırakıldıktan sonra sevgilisi Hüsnü şenlendirici’yi görmek istemediği söyleniyor.

Cikare’deki gecede de yaşadığı ilişkiyi, sıkıntılarını, beklentilerini konuşmuştuk Deniz’le...

Hani bir musibet bin nasihatten iyidir derler ya...

Eminim bu sıkıntılı süreçten Deniz Seki’nin payına düşen iyi şeyler de olacaktır.

Özel hayatının şarkılarının önüne geçmesini bu sefer engeller belki...
şimdi daha çok şarkılarına sarılır. Yeni bir-iki şarkısını o gece dinlemiştik, eminim o şarkılardan çok daha iyileri çıkar şimdi...

Paris’te maçı beklerken

Bordeaux-Galatasaray maçı oynanmış olacak bu satırları okuduğunuzda.

Bense şu anda Paris’ten Bordeaux’ya kalkacak treni beklerken bu yazıyı yazıyorum.

Yine NTV’den Ateş ınce’yle atlayıp uçaklara-trenlere takımın peşine düştük.

Maç bittikten sonra umarım keyfimizin yerinde olur da anlatırım Paris’i Bordeaux’yu...

Haberin Devamı

Gazetecinin para kazanması neden rahatsız ediyor

Fehmi Koru’nun kazandığı para tartışılıyor.

Yok efendim o kanala şu programı yapıyormuş, yok efendim bu kanala her hafta çıkıyormuş.

Utanmadan alt alta listeler yapılıyor, paralar toplanıyor, ayda bu kadar kazanıyor deniyor.

Size ne?..

Koru’yu seversiniz, sevmezsiniz o ayrı. Fikir olarak tartışırsınız ama işi harislikle para-pula dökerseniz, hesap sorulan değil hesap soran küçülür bu işte.

Yolsuzluk mu yapmış Koru?

Kara para mı aklamış?

Bir yeri mi hortumlamış?

El altından para mı almış, kazandığı parayı gazetecilik dışında bir yerlerden mi elde etmiş?

Bunlar varsa yapışın yakasına...

“Ama ayda bu kadar kazanıyorsun, nedeeen” diye sormak komik oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları