Geriye doğru evriliyoruz

GEÇENLERDE spor salonunun soyunma odasında altı genç insanın konuşmalarını dinlemek zorunda kaldım.

Konu gayet tabii ki futboldu.

Yirmi dakika filan sürdü konuşmaları. Ben de bu acayip sosyolojik muammayı biraz olsun anlamayı umduğumdan bir an önce kaçmak yerine işlerimi uzattım da uzattım.

Futbol konuştular diye sonuçlara atlayıp, ‘‘yeni nesil’’ hakkında gözlemler filan yapacak değilim.

Spor yapmışlar, soyunma odasındalar, ne konuşacaklardı yani; Schopenhauer ile Nietszche arasındaki devamlılık ve kopuş sorunsalını tartışacak değillerdi elbet...

Burada önemli olan neyin konuşulduğu değil nasıl konuşulduğu.

Konuşan bu insanlar, beyinlerindeki tek ve en önemli sorun sanki buymuş gibi davranıyorlardı.

Ağızlarından çıkan her lafın arkasında büyük bir beyin boşluğu vardı ve üstelik onlar beyinlerinin bu şekilde boşalmış olmasıyla da övünüyor gibiydiler.

Kurdukları cümlelerin istisnasız hepsinde hiçbir entelektüel çabaya muhatap olmamış olduğu halde kendisini çok önemli gören, ancak kendisine verdiği bu önemin nedenini de pek formüle etmeyi başaramayan zihinsel bir edepsizlik çarpıcı olarak belirgindi.

*

Yeni bir konuşma stili ortaya çıktı bu toplumda.

Yaşı 25'in altında olanlarda yaygın bu.

Yazı yazmayı internette chat yapmaktan ibaret sayan...

Radyo kanallarındaki programların yüzde 80'ine hákim olan anlamsız cümle yapılarını duyarak büyümüş...

Televizyon kanallarındaki programların yüzde 80'ine hákim olan laubali ve hiçbir şeye değer vermiyor olmacı tavrı bireysel güç sanan davranış kalıplarına bakarak eğlenen...

Magazin dünyasına ‘‘eğilen’’ dergilerdeki sayıları 200 kişiyi geçmeyen abuk sabuk insanların yaşam hikáyelerini okuyup, seyredip hayallerindeki en büyük ideali bunlar gibi olmakla sınırlayan insanların konuşma tarzı bu.

Vurgulamaları bir tuhaf, cümle yapıları çarpık, tonlaması değişik bir yeni lisan ortaya çıktı Türkiye'de.

*

Genç insanlar tabii ki hep eğlenceyi düşünecek.

Çalıp oynayacaklar.

Kafalarına fazla dert almayacaklar.

Futbol fanatiği olacaklar.

Bunlar doğal. Ve tabii ki genç insanlar her dönemde olduğu gibi bu dönemde de özel iletişim süreçleri kuracaklar, özel diller de geliştirecekler.

Bu da doğal.

Doğal olmayan şey bunlar olurken onları aynı zamanda eğitimsiz, kültürsüz ve fikir yapısız bırakmaktır.

Türkiye'ye 1980'lerden itibaren hákim olan anlayış genç insanların mümkün olduğunca bağımsız düşünceden, kendi kapasitelerini kullanarak fikir üretmek gücünden koparılmasını sağlama yönündeydi.

Özal dönemiyle bu iş hızlandı, 1990'larda ideolojik saldırı bu kez her yandan yapılarak bu iş zirveye çıkarıldı..

Ve de çok başarılı olundu. Gelinen noktada artık aptal Amerikan filmlerindeki aptal liseli çocuklar gibi davranan gençlik kitlesi ezici çoğunluğu oluşturuyor.

O ülkelerde de gençlerin aynı istekleri, arzuları, hayalleri var gayet tabii ki ama onlar eğitim sistemleri tarafından bizimkiler gibi yalnız bırakılmamış durumdalar.

Bizde eğitilmemiş, ideolojisi hiç olmayan, kitap bile okumayan gençlerin Amerikalı gibi giyinmeleri, Türkçe pop dinlemeleri ve baba paralarını ‘‘modern bir şekilde’’ tüketmeleriyle modern olabileceğiz zannedildi.

Modernleşemedik, üstelik geleceğimizi ‘‘emanet’’ edeceğimiz nesil de tüketildi.

Şimdi bizi yönetecek doğru dürüst insan bulamıyoruz diye üzülüyoruz. 20 yıl sonra neler olacak düşünmek bile istemiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları