Gargara yavrum gargara

Bazen insan gıcık oluyor bana, di mi?

Di.

Haberin Devamı

Ben de oluyorum merak etmeyin, hala normalsiniz.

 

J

 

Bu yazıyı kaleme aldığım sırada (yani size göre dün öğlen) önümde, asla sıcak bişey içmemem gerektiği söylenmiş olsa da, dumanı tüten bir ince belli tavşan kanı çay durmakta. Öyle sıcak ki bardak, tutamıyorum rahatça. Bi tutup hüpletip hemen bırakıyorum geri masaya. Bana biri bişeyi yapma demeye görsün, aklım başımdan gidiyor.

 

“Sıcak bişey içme, baharat yeme, alkol alma, sıcakta bulunma” dedi ya doktor, ben ne kadar sıcak şey var ona aşeriyorum, baharatlardan kendimi alamıyorum, önümde bir kutu pul biber resmen ekmek bandırıp yemek istiyorum, alkol komasına girip kafamda yumurta kaynatacak sıcakta yürümeyi hayal ediyorum.

Haberin Devamı

 

Ama hayret, yapmıyorum.

 

Şaşılacak şey evet, laf dinliyorum. Sanırım büyümekteyim. La havle başımıza her an taş yağabilir. Kaçın!

 

Ufak ufak hop terelleli moduna doğru emin adımlarla yol alıyorum, Sayın Okur.

Birden orada olduğunuzu farkettim, orada olduğunuzun farkında olduğumu göstermek için de size hitab ettim. Ve yine yüzüm kızardı. Ama o kadar.

Malum hala yazmaya devam ediyorum utanmadan.

Utanma duygum hala yok. Utanmazın tekiyim ben! Affedin.

 

Gargara hakkında yazacaktım di mi?

 

E çok konuşmaktan az kaldı unutuyordum, Allah’ tan aklıma en başa dönüp şu ana kadar ne yazmışım bi okuyayım demek geldi.

 

Gargara!

 

“Gripten korunmak için tuzlu su ile gargara yapın!” dedi doktor.


Gel de yap şimdi.

 

Haberin Devamı

Ezelden beri gargara yapamam ben. Hele yap derlerse iyice yapamam.


Öğürtü gelir.


Oysa anasını sattığımın gargarası, şaka değil, inanılmaz iyi bir ilaç ve önlemdir.

 

Yapmaya başladım yani. Alışınca oluyor. İnsan gülerken acık tuzlu su da yutuyor, biraz köpürtünce kuduran ana komedisinde başrolde oluyor. Çocuklara göre yani...

 

Çocuklara da zorla yaptırıyorum.

 

Anne demek patron demek gibi bişey ya, onlar da ne desem yapıyorlar kuzu kuzu evlatlarım yaaa...

 

Yahu bu çocuklar aslında benim böyle abuk bir kadın olduğumu bilseler, hani bunu anlayacak durumda olsalar, ya da kazara bu yazıları okusalar kesin beni pek iplemezlerdi ama yazık, nasıl da güzel sözümü dinlemekteler!

Haberin Devamı

 

Şimdi ben onların gözünde önemli ve ciddiye alınacak biriyim ya, accayip böbürleniyorum.

 

Size yakında, ayrıca,


İçinde bulunduğum son annelik duygularımı yazmaya hazırlanıyorum.

 

Çünkü sanırım, annelik hislerime yeni bir boyut katma dönemindeyim, anlamaya çalışıyorum.

 

Anlayınca, anlatırım diyerek,

 

Cuma öncesi Perşembe’ den eğlenelim arkadaşlar hafta sonu geliyor, iş olmayacak, uyumak ve geyik serbest olacak diye hatırlatarak bu anlamsız yazıma nokta koymaya çalışıyorum.

 

Koydum.

 

Nokta.

 

Yonca

“gargarca”

 

Yazıdan çıkarılması gereken önemli sonuçları anlatan dip not:

1-   Domuz gribi virüsü daha çok boğazda bulunuyor. Tuzlu suyla gargara yapmak önemli ve iyi. Yapın. Çocuklarınıza da yaptırın.

Haberin Devamı

2-   Doktorlara güvenin. Bişeyi yapma dediği zaman yapmayın. Dediğini yapmayacaktıysanız madem, doktora gitmeyin. Hayret bişey!

3-   Hayattaki kendi olma şeklinizden utanmayın. Nasılsanız öyle olun. Bunu açıklamak gerekirse açıklayın. Rahatlayın.

4-   Çocuklar bizi sandığımızdan da çok ciddiye alıyorlar. Bunu unutmayın. Siz de onları ciddiye alın. Saygı görmek için saygı gösterin. Sevgi almak için sevgi verin. Bak bu dediğimi bi kenara yazıverin. Arada bakıp hatırlayıverin.

5-   Annelik; yıllar geçtikçe iyice oturan, insanı saran ve her geçen gün binbir çeşit kılığa giren bir çeşit iyi kalpli virüs. Aşı gibi. İnsanın içine kendi aşkından katıp kötü şeylere karşı bağışıklık kazandırıyor. İnsanı türlü çeşit şeye karşı korunaklı kılıyor. Yan etkileri de oluyor. Ama olduğuna değiyor. Hayat boyu insanı kalkan gibi sarıp bırakmıyor.

Haberin Devamı

6-   Hafta sonunu daha gelmeden iyi karşılamak lazım ki, iyi gelsin. Berbat iş günlerini insan geride bırakabilip sadece güzel vakit bulup kendine bir ara verdirebilsin.

7-   Kiminin içiboş, kiminin beze, kiminin mereng dediği yumurta beyazından yapılan bir çeşit kurabiye vardır ya hani... her ne kadar basit gibi görünse de, evde yapması hiç kolay değildir. Her içiboş emek ister. Ben ilk içiboşumu yapmak için 20 küsür yumurta harcamış, evi yanık kokusu ve isle kaplamıştım. Babam “Önemli değil kızım, elbet bi daha ki sefere yenecek gibi olur!” deyip sabırla destek vermişti. Bu yazı da içiboş gibi görünmekle beraber, aslında bu 7 maddeyi çaktırmadan, kafaya dan dan vurmadan anlatmak için yazılmıştır, hem de gayet ciddiyetle.

Ummadık taş baş kırar demek geldi içimden nedense... J

8-   Yarın ve Pazartesi Kelebek günüm. Burada yokum kanatlıyım. Özleyeceğim sizi Salı’ ya kadar. Aaaa ama Salı günü için bana Pazartesi’ den “elişi” der misiniz lütfen. Aklımda bi yazı var da... unutmadan yazayım.

Yonca

“beze”

 

 

Yazarın Tüm Yazıları