Futbolcunu küstürme

Daum, oyuncuları kabiliyetine göre kullanmıyor. Bilhassa Türk futbolcusunu hazırlayamıyor.

Oynamayanlarla meşgul olmuyor. Bu nasıl antrenörlük anlayışıdır. Yazık günah bu genç oyunculara.

* F.Bahçe'nin takım kurgusunu nasıl buluyorsunuz. Yabancı kontenjanı nedeniyle Daum, Servet'i kullanmak zorunda kaldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fenerbahçe
çarşamba günü Ç.Rizespor ile deplasmanda oynadı. Kötü oynadığı bir maçı 3 oyuncu değiştirerek, riske edip kazandı. Bunlar Servet, Rebrov ve Mehmet Yozgatlı idi. Rebrov'un durumu farklı. Çünkü gün sayıyor ve Daum yararlanmak istemiyor. Sezon sonu bir takım bulup gitmek niyetinde. Servet ile Yozgatlı gelecek için alındılar. İskelet kadroyu oluşturması için düşünülüyorlar. İkisi de genç. Bunları oyuna alıyorsun. 3 oyuncu birden çok farkediyor. Daha süratli oynuyorsun, topu fazla kullanıp maçı uzatmalarda kazanıyorsun. Kendi sahanda bu oyuncular forma bekliyor. Üstelik iyi de oynamışlar. En azından kötü değiller. Peki kardeşim bunlarla neden başlamıyorsun? Kötü oynadığını düşünen tabii ki faydalı olamaz. Oynamadığı zaman kırılıyor. Katkım oldu diye düşünüyor. O zaman 'Oynatmayacaksan, gideyim' diyor. Sen bir oyuncuya şans vermezsen, bu şansı devamlı kılmazsan olmaz ki. Milli Takıma kadar seçilmiş bir Servet'i böyle kazanamazsın. Uğraş vererek aldığın Mehmet'i kenara atıyorsun. Daum, bu kafayla hiçbir Türk futbolcusunu yetiştiremez. Milli Takım’a da kazandıramaz. Kendi kafasındaki saplantılarıyla yuvarlanıp gidiyor. Oyuncu psikolojisinden anladığı filan yok.

Bakın Tuncay'a... Ben alıştım demek zorunda. Buna rağmen ortadan gittiği zaman her türlü tehlikeyi yaratabiliyor. Topu önüne aldığı zaman fevkalede süratli ve çabuk. Attığı goller ve pozisyonları bunu açıkca gösteriyor.

Daum, oyuncuları kabiliyetine göre kullanmıyor. Bilhassa Türk futbolcusunu hazırlayamıyor. Her futbolcunun kendi karakteri var. Alman'ın yapabileceğini Güney Amerikalı yapamaz. Takım daha çok birleşeceğine, arkadaşlık pekişeceğine küs adamlar meydana çıkıyor. Servet'e böyle şans verirsen tabii ki tenkit edilir. Adam Denizlispor'da en önemli maçlarda ortaya çıktı. Daum oynamayan adamlarla meşgul olmuyor. Bu nasıl antrenörlük anlayışıdır. Ben, oyuncu-antrenör ilişkisini 20 sene yaşadım. Bunları eleştirenler futbol oynamayan bunu yaşamayan kişiler. Bunlar benim başıma gelmedi ama gelenleri profesyonel bir ülkede gördüm.

Mahmut Hanefi diye bir adam kayboldu. Ortalıkta yok. Yazık günah bu genç oyunculara. Bunlar Milli Takım'ın bile omurgasını oluşturacak oyuncular. F.Bahçe bu taraftan bakıldığında kötü yolda. Neticeyi her zaman iyi futbol getirir. Oyuncular da kulübüne bağlı kalır.

ŞANTAJLA BU İŞ YÜRÜMEZ

G.saray böyle gidecek. Maç kazansa bile iyi oynamıyor. Bunlar Avrupa maçlarına kötü yansıyacak. Oyuncuların kabiliyetini sen nasıl çözersin. Türkiye'de sistemle oynayan hangi takım var. Garip bir lig gidiyor. Fatih Terim'in yapacağı fazla bir şey yok. En fazla takımını daha çok koşturacak, daha çok bağlayacak. Ama bu bar işleri onun işini zorlaştırıyor. İçki içer veya içmez, mühim olan oraya gitmemesi. Burada profesyonellik var ama yaşantı ona paralel değil. Bunlar her antrenörün sorunu. Mukavele imzalamazsan seni sezon sonuna kadar oynatmam mantığı var mı? Senin oyuncun iyiyse oynatacaksın. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bu idarecilik değil, şantaj ve tehdit ile bu işler yürümez. Adamın biraz vereceği var ise, soğur hiç bir şey veremez. Bir futbolcu antrenörünü sevmeli. Antrenör de futbolcusuna sıcak davranmalı. Ailede birileri birilerini sevmezse, işler ters gider. G.Saray böyle devam edecek. 2-1 kazanacak, 2-1 kaybedecek ama eski haline dönmesi çok zor. Eski haline getiririm lafları palavra. Antrenörün katkısı tabii ki çok büyüktür ama oyuncun var ise. Her maçını kazanan, özlenen, Avrupa'da ileriye giden bir takım olmaz.

Lucescu’nun A.Hassan takıntısı

* Beşiktaş'ta Ahmed Hassan tartışması var. Sizce Mircea Lucescu, Mısırlı oyuncuyu ilk onbire almamakta haklı mı?

Beşiktaş
'ın Mısırlı oyuncusu Ahmed Hassan Türkiye'deki en iyi yabancılardan. Lucescu bunu kendi istedi ama oynatmıyor. Yedek kalınca daha mı olgunlaşıyor. Lucescu'nun da saplantısı var. Ahmed Hassan, Mısır'ın Maradona'sı diye biliniyor. Beşiktaş'ın her galibiyetinde payı var. Milli Takım'dan dönüyor, kulübede oturuyor. Adamı küstürüyorlar. Her defasında gideyim diye düşünüyor. Belki sinirlerine hakim ama bu nereye kadar gidebilir.

11 gol atmış bir Ahmed Hassan, fırsatçılığını gösteriyor. Oyunu görüyor, pas veriyor, çabuk ve kulübede. Bunlar ayıptır. Sonra da çıkıp ukalalık ediyorlar. Burası çiftlik mi? Bu kadar da teslimiyetçi olmayalım. Türk yöneticiler buna müdahale etmeli. Lucescu tabii ki karar verecek. Ama mantık içinde karar verecek. Lucescu, oyuncuya ayıp ediyor. Yazık, böyle bir gücü Beşiktaş Teknik Direktörü kaprisi yüzünden elinden kaçıracak. Böyle bir mantık olur mu? Efendim, ilk onbire konmuş da oynayamamış. Ne yapacak adam. Girer girmez 3 gol birden mi atacak? İkinci devre girerse daha iyi olur düşüncesi kadar mantıksızlık var mı?

Herkese mavi boncuk

* Şenol Güneş Danimarka ile oynanacak maç için genç bir Milli Takım oluşturdu. Doğru yolda mı?

Seçilenlere bakıyorsunuz, Milli Takım'da oynamayacak isimler var. Hazırlık maçları tabii ki güzel. Herkese bir parmak bal mı veriliyor. Bu kadro ile elemelere çıkarsak, ‘‘Perişan saçlarımı’’ oynarız.

Takımlarında bile iyi oynamayanlar çağırılıyor. Eskilerden şu anda faydalanamıyorsun. Çünkü takımlarında oynamıyorlar. Konfederasyon Kupası'nda iyi bir tercih yapıldı ve gençler muvaffak oldular. Güneş özellikle kötüleri seçmek için uğraşıyor. Ümit Özat şu anki Milli Takım’a çağırılmayı fevkalede fazlasıyla hakediyor. Ama isimlerini vermek istemediğim bazı oyuncular öylesine davet edilmişler.
Yazarın Tüm Yazıları