Frederic Chopin'den Pavarotti'ye uzanan yol

YIL 2006... 21. yüzyıl. Dünya bilgi çağını baş döndürücü bir hızla yaşıyor.

İnsanlar teknolojideki olağanüstü gelişmeleri izlemekte zorlanıyorlar.

Dönelim Türkiye'ye...

TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu, Yunanistan'da verdiği başarılı konserden dönüyor.

Tarih 21 Ekim...

Koro sanatçılarını taşıyan otobüs, Ankara'ya yaklaşıyor. Herkes evine kavuşacakları için mutlu.

Otobüsün CD çalarında Pavarotti, operalardan seçme aryaları ve Napoliten şarkıları seslendiriyor.

Bir kişi dışında herkes büyük bir zevkle dünyanın en muhteşem tenorunu dinliyor.

O sırada otobüsün arka tarafından bir ses yükseliyor:

"Bu kadar gávur müziği yeter, kapatın lan bu gávur müziğini..."

Sesin sahibi, göreve bir yıl önce atanan koronun müdürü Ergin Erenoğlu.

Bağırdıktan sonra yerinden fırlıyor ve CD çaları durdurarak Pavarotti albümünü çıkarıyor, yerine bir Türk Halk Müziği CD'si koyuyor.

Sanatçılardan biri bu davranışa karşı çıkıyor ve müdürle aralarında tartışma oluyor.

Ankara'ya döndükten sonra bazı sanatçılar, müdürle ilgili olarak savcılığa şikáyet dilekçesi veriyor.

Buna sinirlenen müdür de koro sanatçılarının mesai saatlerini uzatıyor.

* * *

Düşünün, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu Müdürü'ne göre Pavarotti'nin söylediği opera aryaları ile Napolitenleri "gávur müziği"...

O müdürü o göreve atayanlar, TRT'de "ılımlı İslam'ın" uygulamasını ufak ufak başlatanlar...

Sunucuların giyim kuşamlarına müdahale edenler...

Sanatçıların saçına sakalına ambargo koyanlar...

Bu kafa için çoksesli müziğin "gávur müziği" olarak görülmesi doğal değil mi?

Opera, bale, çoksesli müzik, hatta tiyatro...

Bu sanat dallarının, onların dünyalarında tabii ki yeri yok ve olamaz.

* * *

Yıl 1920... 20. yüzyıl...

Ankara'da gar müdürünün lojmanından gecenin karanlığına billur gibi tane tane piyano sesleri dökülüyor.

Piyanonun üzerinde gezen narin parmaklar Fikriye Hanım'a ait.

Genç kadın, kendinden geçmişçesine Frederic Chopin çalıyor.

Mustafa Kemal Paşa, Chopin'in piyano parçalarını çok seviyor.

Duyarlı ve dalgın dinliyor.

Oysa Paşa hazretlerinin en zor günleri...

Anadolu'da Kurtuluş Savaşı'nı başlatmış, Erzurum, Sivas kongrelerini yapmış ve Meclis'i toplamak için Ankara'ya gelmiş.

Binbir sıkıntı var...

Ama Mustafa Kemal Paşa, bütün bu sıkıntılarının içinde her akşam Fikriye Hanım'a Chopin çalması için ricada bulunuyor.

86 yıl sonra çoksesli koronun müdürü bir genç adam ise Pavarotti'nin aryaları ve Napolitenleri için, "Bu kadar gávur müziği yeter, kapatın lan bu gávur müziğini" diyor.

Türkiye'ye nereden nereye geldi? Kimbilir nereye gidecek?
Yazarın Tüm Yazıları