Ferai Tınç: Teknik hata Avrupa'nın bilinçaltında mı?

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

KRAKOW

O mekan, üzerinde durduğum yeryüzü noktası gerçeğin -anlık da olsa- insanın akıl gözü önünde açılıverdiği ender noktalardan biriydi.

650 yıllık katedralin duvarları arasından karşıma çıkan Hz. İsa heykelinin tam önündeydim.

Günlerden cumartesi. Ve ben önde gelen aday ülkeler arasında bulunan Polonya'nın Avrupa'ya nasıl hazırlandığını öğrenmek için buradayım.

Krakow'daki bu katedralde durduğum noktadan, Hz. İsa'nın ayakları altında mavi taşlarla süslü bir üzenginin asılı durduğunu görüyordum.

Ona bir hediye, acılarını dindirmek için oraya itinayla yerleştirilen bir sunuydu sanki.

At sırtında Avrupa'nın göbeğine uzanan yolculuğun görmüş geçirmişliğini taşıyan bu gümüş üzengi, Viyana kuşatması komutanı Vezir Kara Mustafa Paşa'ya aitti.

Avrupa'nın Müslümanlaştırılmaktan kurtuluşunun sembolü gibi duruyor, Polonyalılar 1683'te Viyana'da Avrupa'nın yardımına koşan Kralları Jean Sobieski ile gurur duyuyordu.

Avrupa Birliği'ne tam üyeliğin doğal hakları olduğunu söylerken de tarihi rollerini hatırlatıyor, Avrupa bilinçaltına sesleniyorlardı.

* * *

KUTSAL topraklara ulaşma hevesleri suya düşen Avrupa, pagan coğrafyasını din değiştirip Hıristiyanlığın merkezi haline getirene kadar az uğraşmadı.

Krakow'da, cumartesi günü Wawel Kalesi içindeki Katedral'de ve Kral Sarayı'nda ‘Viyana ganimetleri’nin önünde kalakaldım.

İpek sancakları, sahiplerinin ruhları için dua ettiğim kılıçları, tüfekleri, deri kollukları dakikalarca izledim.

PKK'ya yazılan mektup, Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki sokuşturmalar, işi yokuşa sürmelerin ve ‘teknik hata’ rezilliklerinin bilinçaltını gördüm.

Avrupa'nın değiştirmek zorunda olduğunu çok iyi bildiği, ama üstesinden gelemediği bin yıllık bilinçaltı.

* * *

BİZ, din düşmanlığına dayalı bilinçaltı yükünden kurtulma kararını Avrupalılaşma adımıyla verdik.

Türkiye'yi coğrafyası içine dahil etme noktasına bir yıl önce zar zor gelebilen Avrupa'dan 200 yıl önde bu bilinçaltı.

O yüzden de işimiz daha zor, sorumluluğumuz daha büyük.

Kültürlerin bir arada gelişip serpildiği bir dünyadan Avrupa söz ediyor, ama Türkiye olmadan bu projeyi tek başına hayata geçiremez.

Türkiye'siz genişleme projesi Avrupa için kendisini hapsedeceği yeni kaleler demek olacaktır.

Birlikte bir dünya kurulacak.

İster ilahi bir görev, ister tarihin akışı deyin. Bu yeni dünyanın kurulmasında Türkiye'ye, Avrupa'nın bilinçaltı tutsaklığını kırmak düşüyor.

Bunun yolu, Avrupa'ya kendimizi anlatmaktan, doğruları dan dan söyleyerek, mücadeleyse mücadeleyle, tatlılıksa tatlılıkla ama hiç yorulmadan, hiç bıkmadan anlatmaktan geçiyor.

Atlarla aşılan yolların geri dönüşü oluyor.

Ama akılla geçilenler ileri gidiyor.

Yazarın Tüm Yazıları