Fatih Terim mucizesi

ÇOĞUMUZ Fatih Terim’in görevi kabul ettiği gün Türk Milli Takımı’nın ‘play-off’a kalmasının hemen hemen olanaksız olduğuna inanıyorduk.

Milli Takım’ın futbolcuları bile aynı psikoloji içindeydi.

Çünkü kendi sahamızda yaptığımız maçlarda gereksiz puanlar vermiş, işi mucizelere bırakmıştık.

İşte bu noktada Milli Takım’ın başına geçen Fatih Terim bu işe inandı.

Önce kendi yardımcılarını inandırdı, sonra da futbolcularını...

Ve önceki gece Tiran’da bu mucize gerçekleşti.

Milli Takımımız, Avrupa Şampiyonu Yunanistan’ı ve güçlü Danimarka’yı geride bırakarak ‘play-off’a kalmayı başardı.

Benim ve benim gibi pek çok insanın beklemediği bu başarıda hiç kuşkusuz en büyük pay Fatih Terim’e aittir.

Terim bütün Türkiye’ye inanarak yola çıkmanın ve gerektiği gibi çalışmanın, başarmanın tek yol olduğunu bir kez daha gösterdi.

* * *

Terim’in güçlü kişiliği ve karizması, futbolcuları kısa zamanda etkileyerek Milli Takım’ın bambaşka bir psikolojiye bürünmesini sağladı.

Yoksa takımı oluşturan futbolcular çoğunlukla aynı. Olanaklar da öyle...

Ama görüyoruz ki Terim ve arkadaşları, çok kısa zamanda kazanma hırsıyla dolu bir takım yarattılar.

Bence Milli Takım’la ilgili yaşadıklarımız, yani Fatih Terim’in anlayışı ve inancı, gelecekte başarıyı yakalamak isteyen bütün gençlere örnek olmalı.

Çalışmadan, emek vermeden ve elindeki kartları en verimli şekilde kullanma yetisini kazanmadan başarıyı yakalama olanağı artık günümüz dünyasında olanaksız.

Milli Takım’ın baraj maçını da geçip Almanya’ya gideceğine olan inanç bugün dünden çok daha fazla.

Biz Tiran’daki maçta eğer rahat olabilseydik Arnavutluk’u çok daha farklı yenebilirdik.

Bence Fatih Terim’in en büyük becerisi, futbolcularını kazanma psikolojisine sokabilmesi, onlara o hırsı aşılayabilmesidir.

Biz zaten kendi sahamızda almamız gereken puanları kazanabilseydik, bu gruptan rahatlıkla birinci çıkar, güle oynaya Almanya’ya giderdik.

Ama millet olarak daima zoru başarmayı seviyoruz.


Erdoğan konuyu saptırıyor


BAŞBAKAN Erdoğan her zaman yaptığı gibi yabancı sermaye konusunu da saptırıyor.

Kendisine yöneltilen eleştirilerin haklılığını bile bile yapıyor bunu.

İtirazlar, hangi ırktan olursa olsun yabancı yatırımcıların ülkemize gelmesi ve sermaye getirmesine değil, İstanbul sanki kendi çiftliğiymiş gibi onlara yerler tahsis etmesi ve ihaleler vermesine.

Türkiye bir hukuk devletidir. Yabancıların yatırım yapması için uyulması gereken kurallar vardır.

Chirac ve Blair, Londra ve Paris’e yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılara araziler tahsis edebilir mi?

İhaleler verebilir mi?

Başbakan Erdoğan’ın da böyle bir yetkisi yok.

Bu keyfi kararların hepsi yargı tarafından iptal edilebilir.

Erdoğan padişah değil ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçimle gelmiş başbakanıdır.
Yazarın Tüm Yazıları