Fatih Altaylı: Halk, Demirel'i istemiyor

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Türkiye'de parlamentonun, halkın beklentilerine yanıt vermediği ve halkın taleplerinden uzak olduğu konuşulurdu hep.

Demirel'in bir kez daha cumhurbaşkanı olmasına yönelik tartışmalar, bundan, siyasetle ziyadesiyle yakın olan gazetecilerin de nasibini aldığını gösterdi.

Sokağa çıkma zahmet ve cesaretini gösterenler gördüler ki, halk yığınları Demirel'e karşı. Ben televizyonda tele-anket yaptım; Kamer Genç, Demirel karşısında yüzde 18'e yüzde 82'lik bir üstünlük sağladı.

Halk, Demirel'i istemiyordu.

Sevmediğinden değil, artık yeter dediğinden.

Değişim istediğinden.

Genci yaşlısı, orta yaşlısı, kadını erkeği herkes Türkiye'de değişim istiyor.

Bu değişimin zirveden başlaması simgesel açıdan önemli olduğundan, Demirel'in de gitmesi gerekiyor.

Halkın Demirel'i istemediği bu kadar açıkken, Türk basınında durum ne yazık ki bu değildi.

Meslektaşların arasında bir ben, bir Hıncal Uluç, bir Bekir Coşkun ve bir de Necati Doğru halkın bu talebini seslendirdik.

Bugün Meclis'in bu talebi ne kadar ciddiye aldığını göreceğiz .

Referandum olsa keşke!

ANAYASA değişiklik paketi Meclis'te oylanırken en büyük dileğim, sonucun paketi halka götürmesi.

Yani referanduma gitmeyi gerektirecek sayıda ‘‘Evet’’ çıkması.

O zaman hep birlikte akla karayı görecek, saymayı birlikte öğreneceğiz. Üstelik değişiklik önergeleriyle iş zıvanadan da çıkarılamayacak.

Keşke referandum çıksa...Bakalım bu halk, Demirel'e neden ‘‘Baba’’ demiş. Babacanlığından dolayı mı, ‘‘kimi ailelerin’’ babası olduğu için mi?

Yoksa...

Ecevit, sistemin bittiğini açıkladı

BEN bu yazıyı yazarken Süleyman Demirel'in bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapmasına olanak sağlayacak Anayasa değişikliği henüz oylanmamıştı.

Umarım ülke için hayırlısı ne ise o olmuş olsun! Eğer Demirel'e bir beş yıl için daha yol açıldıysa o hayırlı olsun, açılmadıysa bu makama gelecek olan kişi her kimse o hayırlı olsun!

Sonuç ne olursa olsun, Ecevit'in Demirel'i bir kez daha seçtirebilmek için yaptığı hamle, Türkiye'ye çok şey kaybettirdi.

Anayasa sağa sola, öne arkaya çekiştirilebilir hale getirildi.

Kişisel menfaatler için ülkenin en temel yasasıyla oynamanın yolu açıldı.

En yüce makam, pazarlıkla alınıp satılabilecek bir meta olarak gösterildi.

Anayasa'nın en temel ilkelerinin, egoların tatmininde malzeme yapılabileceği anlaşıldı.

Tartışmalar hem parlamento'yu, hem başbakanlığı, hem de cumhurbaşkanlığını yıprattı.

Bu saatten sonra Türkiye'de sistemin işlemediği ortaya çıktı.

Bütün bu yıpranmışlık, Türkiye'de farklı bir parlamenter sisteme, farklı bir demokrasiye geçiş gerekliliğini ortaya koyuyor.

Ecevit'in Demirel'e atfettiği önem ve cumhurbaşkanlığını istikrarı sağlama açısından parlamentodan ve hükümetten önde görmesi, Türkiye'nin artık ‘‘Başkanlık Sistemi’’ne geçmesi gerektiğini gösteriyor.

Türkiye bundan sonra, kişilere göre anayasa yapmayı değil, anayasal sistemi değiştirmeyi tartışmak zorunda.

Cumhurbaşkanı da bulunur demek!

ANAYASA değişiklikleri oylanırken çıkan ‘evet’ oyu sayıları Başbakan Bülent Ecevit’e mesaj niteliğindeydi.

‘Evet’ler iktidar ortaklarının sandalye sayılarına yakındı.

Yani Ecevit’in ‘Ortaklarım imzalarının arkasında durmadılar’ bahanesine sığınıp hükümeti bozmaya kalkışmak için gerekçesi kalmadı.

Kimsenin, ‘DYP’den şu kadar oy, Fazilet’ten bu kadar oy geldi. Buna karşın iktidar ortaklarından şu kadar oy gitti’ hesabı yapması mümkün değil.

İktidarın ‘Sayısal namusu’ kurtuldu.

Bu da Meclis’in aslında hükümetin sürmesinden yana olduğunu ortaya koydu. Buradan çıkan sonuç, bu Meclis’ten gerekirse bir de cumhurbaşkanı çıkabileceği mesajıdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Bir adamın 81 yaşına kadar cumhurbaşkanlığı yapıp yapmayacağı konusu, ülke ekonomisini ilgilendirmediği zaman.

Yazarın Tüm Yazıları