Fatih Altaylı: Ali Sami Yen'in adı değişiyor mu?

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

ZAMAN zaman spor yazıyorum. Kimileri garip karşılıyor. Hiç garipsemeyin. Sporun içinde hem siyaset, hem ekonomi, hem de toplumbilim var. Bu nedenle spor yazmamızdan daha normal bir şey yok.

Şimdi yazacağım gibi. Biliyorsunuz Galatasaray yönetimi, Ali Sami Yen Stadı'nı yıkıp yerine modern bir stat yapmak istiyor. İki yıl önce bu stadın yaklaşık 150 milyon dolara mal olacağını söylediler ve kredi aramaya başladılar. Ben de buradan kendilerine mesaj yolladım:

‘‘Bu stadın maliyeti 70 milyon doları aşmaz. Meban sabıkalıları 80 milyon doları cebe mi atacaklar?’’

Bu basit soru üzerine yönetim stadın maliyetini 90 milyon dolara düşürdü.Bu maliyet şimdi yine yükselmiş. Stadı 130 milyon dolara yaptırmaya hazırlanıyor Faruk Süren.

Üstelik de 60 milyon dolara bu işi yapmaya hazır son derece saygın, uluslararası alanda kendini kanıtlamış pek çok firma varken, Süren bu işi ANAP'ın ve Mesut Yılmaz'ın akredite müteahhidi MNG'ye yaptırmaya hazırlanıyor. Ali Sami Yen Stadı'nın yıkılıp yerine yeni stat yapılması işi ANAP'ın desteğiyle, MNG'ye verilecek. Üstelik de diğer firmaların iki misli fiyata. 40 trilyonluk iş, yaklaşık 85 trilyon liraya MNG'ye verilecek. Başkan Faruk Süren, yönetimi de devre dışı bırakarak bu işi kotarmaya hazırlanıyor. Üstelik de faizleriyle beraber bu işin Galatasaray'a maliyeti yaklaşık 200 milyon dolar olacak. Ve Faruk Süren tek yetkili olarak bu peşkeşe hazırlanıyor. Bu işin sonunda Ali Sami Yen Stadı'nın adı da Mehmet Nazif Günal olarak değişirse, kimse şaşırmasın. Mesut Yılmaz'ın Galatasaray aşkı da bu aradaki 60 milyon dolardan kaynaklanıyor olsa gerek...

Ben ne diyorum

BAZI spor yazarlarına bir şey yazıp söylediğim zaman, ilk işleri ‘‘Fatih Altaylı diye biri varmış. Ben okumam, dinlemem ama bir şeyler yazmış, söylemiş’’ diye başlıyorlar bana sövmeye.

Onların sövgüsünü, ben ve okurlarım övgü olarak alıyoruz.

Aramızdaki fark da iyice ortaya çıkıyor.

Ancak ben o spor yazarlarının yerinde olsam, Fatih Altaylı'nın söylediklerini dinler, yazdıklarını okurdum.

Çünkü beni dinlemeyip okumadıkları sürece gelişmeleri, çağa ayak uydurmaları, doğruları öğrenmeleri imkánsız.

Okumadıkça futbolu bıraktıkları zamanda, yani ben doğmadan öncesinde kalıyorlar.

O zaman da komik oluyorlar.

Diyanet'ten son pişmanlık

DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Altunkaya içi iğrençliklerle dolu kitabını, pisliklerden temizleyecekmiş.

İğrençlik dediğim şeyler ise ‘‘Kaynananızın elini tutmayın şehvet duyarsınız. Yanınızda kadın çalıştırmayın halvet olursunuz’’ türünden sapık düşünceler.

Belli ki, adamın kaynanasının elini tuttuğunda içi gıcıklanmış ve oturmuş bu kitabı kaleme almış.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Altunkaya bugün kendini savunuyor ve diyor ki: ‘‘O kitabı 30 yıl önce yazmıştım. O günün şartları...’’ falan filan.

Evet o kitabı 30 yıl önce yazmış ve bu suçunu azaltmıyor, aksine büyütüyor.

30 yıl önce yazılan bu kitabı o gün okuyanlar, şimdi Hizbullah'ta, İBDA C'de ellerinde silah militan olmuşlar. Altunkaya ise şimdi pişman.

Çünkü şimdi koltuk iyi, mangır güzel.

Olmaz Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı.

Son pişmanlık fayda vermez.

Senin kitabınla büyüyen nesiller, şimdi rejim düşmanı.

Bilmem haberin var mı!

Motorlu terör

MOTO kurye ve moto pizza kebap servis terörü giderek tırmanıyor.

Sokaklarda yürümek ve otomobil kullanmak giderek imkánsız. Her taraftan pire gibi fışkırıyorlar. Ne kural tanıyorlar, ne izanları var.

Belki bir hizmeti yerine getiriyorlar ama ne pahasına?

Milletin canı ve kendi canları pahasına. Gereksinim duyulan bir işi yapmanın koşulu, kurallara uymamak olamaz. Bir trafik yetkilisi çıkıp, bu motosikletli teröre son vermeli. Her gün iki moto kurye veya moto kebap kazasına şahit olmaktan sıkıldım.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İcraattaki başarıyı laftaki başarıdan daha çok takdir ettiğimiz zaman.

Yazarın Tüm Yazıları