Ertuğrul Özkök: O gece, lacivert eşofmanlı adam

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan, olaylı gece saat 21.00'e kadar Hikmet Uluğbay'la birlikteydi.

O gün 9 saate yakın toplantı yaptılar.

Ve toplantının sonunda yarım saat kadar baş başa kaldılar.

Orada ne konuştular?

Uluğbay bazı şeylerden şikáyet etti mi?

Mesut Yılmaz'ın açıklamaları onu rahatsız etmiş mi?

Hüsamettin Özkan'ın cevabı çok kısa ve net:

‘‘O olaydan tek kelime dahi söz etmedik.’’

Sıkıntılı mıydı?

‘‘Hayır.’’

Öyleyse yine aynı soruya dönüyoruz.

Uluğbay neden intihar girişiminde bulundu?

Olay gecesine dönelim.

Evde silah patladıktan sonra neler oluyor?

NEDRET ARADI

Hüsamettin Özkan o sırada Gölbaşı'nda yemekte.

Gerisini ondan dinleyelim:

‘‘Olayın olduğu dakika Nedret (Uluğbay'ın eşi) beni aradı. Hemen telsizden ambulans anonsu yaptırdım.’’

Önce, ‘‘Eyvah kalp krizi geçirdi’’ diye düşünmüş.

‘‘Ben eve ulaşmadan iki dakika önce ambulans gelip almış. O nedenle hemen Trafik Hastanesi'ne gittim’’ diyor.

Özkan konuştukça geceye ait ayrıntılar şekilleniyor.

ELİMİ TUTTU

Çoğumuz Hüsamettin Özkan'ın daha sonra hastaneye geldiğini sanıyorduk.

Meğer daha ilk dakikadan itibaren yanındaymış.

‘‘Hikmet Bey'in hastaneye nakledilişi sırasında çekilen televizyon görüntülerinin hepsinde ben varım. Üzerimde lacivert-beyaz çizgili eşofman vardı. Ama kimse tanımadı. Görüntülerde arkada duran araba da benim.’’

Özkan bütün gece boyunca hastanede kalıyor.

Daha sonra İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dan öğrendiğime göre, Uluğbay'ın oğlu ve eşinin hastanede kalmasını da o istemiş.

Hem Uluğbay'a, hem onlara moral olur diye düşünmüş.

Gece boyunca Uluğbay hiç işaret verdi mi?

‘‘Hiç konuşmadı. Ama elimi tuttu ve bırakmadı’’ diyor.

Bu sahnelerden sonra insanın aklına şu soru geliyor.

Özkan, Uluğbay'ın eşinin böylesine ağır bir şoktan sonra hemen arayacak kadar aileye yakın bir kişi.

Böyle bir kişi, o akşam baş başa kaldıkları zaman Uluğbay'ın istifasını isteyebilir mi? Ona, ‘‘Sen biraz dinlen’’ diyebilir mi?

Özkan, ‘‘Kesinlikle böyle bir şey söylemedim’’ diyor.

Hatta bir adım daha ileri gidiyor:

‘‘Dört yıla yakın bir süredir arkadaşız. Daha bir gün birbirimizin kaşını kırmadık.’’

Dönüp dönüp yine aynı soruya geliyoruz:

YILMAZ FAKTÖRÜ

Öyleyse Uluğbay neden intihar girişiminde bulundu?

Gelelim ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın sözlerine...

O sözlerde Uluğbay'ı derin bir travmaya sokacak bir şey yoktu.

Yılmaz ne Uluğbay'ı suçlamış, ne de onun bu işlere karıştığını ima etmişti.

Borsadaki spekülasyonlara gelince...

Konuştuğum birçok uzman, geçen bir hafta içinde spekülasyon için en az dört-beş unsur bulunduğunu, bütün bunlardan Yılmaz'ı sorumlu tutmanın teknik açıdan mümkün olmadığını söylüyor.

ADİL GEREKÇE

Zaten bu konularda çok hassas olan Başbakan Ecevit de başından beri bu iddiaları hiç ciddiye almadı.

Bu ülkede 15 yıldan bu yana, bir IMF yetkilisi geldiği andan itibaren spekülasyon iklimi de yayılır.

Geçen hafta Pakdemirli'nin konsolidasyon ile ilgili sözleri, Cumhurbaşkanı Demirel'in ekonomi battı demeci, IMF görüşmeleri ile ilgili olarak basında yer alan haberler, borsa iklimini zaten allak bullak etmişti.

Ama bir başka gerçek de ortada. ANAP Genel Başkanı, eskiden beri bir üslup sıkıntısı çekiyor.

Bu da onu siyasi açıdan sık sık zor durumda bırakıyor.

Ama bu üslup dahi, Uluğbay olayında onu sorumlu göstermek için adil bir gerekçe olamaz.



Yazarın Tüm Yazıları