Ertuğrul Özkök: Demode Tekel Senaryoları

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Avrupa'nın üç büyük borsası birleşme kararı alınca, insanın aklına hemen şu soru geliyor: İMKB ne olacak? Bütün dünyada borsalar gelişirken, İMKB tek başına kalabilir mi?

Bu soruyu çok merak ediyordum.

Önceki akşam bir toplantıda İMKB Başkanı Osman Birsen ile karşılaşınca bunu kendisine sordum.

Meğer İMKB'nin de buna benzer bir projesi varmış.

İMKB bir süreden beri NASDAQ ile temas içindeymiş.

Ancak asıl işbirliği alanı, içinde bulunduğumuz bölgede gerçekleşebilecekmiş.

Birsen'in verdiği bilgiye göre; İMKB, Kahire ve Tel Aviv borsalarının Avrupa'dakine benzer bir işbirliğine gitmeleri teklifi ortaya atılmış.

İMKB ve Kahire borsaları buna olumlu bakıyormuş.

Ancak son zamanlara kadar, Tel Aviv Borsası bu projeye biraz mesafeli durmuş.

Bunun da anlaşılabilir bir sebebi var: Tel Aviv Borsası, kendini ‘‘emerging market’’ (gelişmekte olan piyasalar) sınıfı içinde görmek istemiyormuş.

* * *

İsrail, gerek uluslararası ilişkiler, gerekse gelişmiş ülkelerdeki kuvvetli diasporası ile kendini hep gelişmiş ülkeler sınıfında tanımladı.

Ancak o taraftan gelen son işaretlere bakılırsa, Tel Aviv de yavaş yavaş bu fikre yanaşmaya başlamış.

Üç borsanın başkanları, önümüzdeki ay İstanbul'da uluslararası bir toplantıda bir araya geliyorlar.

* * *

Öyle tahmin ediyorum ki, bu toplantıda üçlü işbirliği projesi daha somut bir platformda gündeme gelecek.

Özellikle Paris, Amsterdam ve Brüksel borsalarının birleşme kararını açıklamalarından sonra, Ortadoğu'daki üç borsanın da benzer bir işbirliğine gitmesi kaçınılmaz hale gelebilir.

İMKB son yıllarda büyük gelişme gösterdi.

Bazı hesaplamalara göre İMKB, ‘‘emerging market’’ kategorisinde, Güney Kore'den sonra ikinci güçlü borsayı oluşturuyor.

Osman Birsen'e göre, İMKB'nin 1999 yılındaki ortalama işlem hacmi 1.5 milyar dolara ulaşmış.

Bir yıla yakın zamandan beri birleşmelerin önemine ilişkin yazılar yazıyorum.

Ancak dünyada borsaların birleşebileceğini hiç düşünmemiştim.

Bazı güçlü káğıtların birleşen borsalarda ortak işlem görmesi, aklıma en son gelebilecek ihtimal bile değildi.

Ama birleşme rüzgárı borsaları da önüne kattı.

Bu rüzgár şimdi Türkiye'yi de etkilemeye başladı.

Rahmi Koç'un bundan beş yıl önce yazdığı mektup, gerçek anlamda adresine yeni ulaşıyor.

* * *

Geçenlerde sohbet ettiğim Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Şahenk, bankaların birleşmesi konusunun ne kadar önemli olduğunu anlattı.

Borsaların birleşme platformuna çıktığı bir dönemde, Türkiye'nin bölük pörçük, çelimsiz bir bankacılık sektörüyle bu rüzgárlara dayanması mümkün değil.

O nedenle, önümüzdeki günlerde birleşme rüzgárı kaçınılmaz bir biçimde bütün sektörleri içine alacak.

Türkiye'de siyasi partilerin, mantalitesini bu yeni gerçeğe göre dizayn etmesi gerekiyor.

Bu söylediğim, özellikle sosyal demokrat kanat için daha da anlam taşıyor.

DSP, bu gerçeği CHP'ye göre daha iyi anlamış görünüyor.

CHP ise ne yazık ki, henüz 1960'ların ve 70'lerin karma ekonomi zihniyetinden tam anlamıyla uzaklaşmış değil.

* * *

Bu yeni gerçeklik, bütün 19. ve 20. yüzyılların ekonomi anlayışlarına hákim olan ‘‘tekel’’ ve ‘‘oligopol’’ kavramlarını da sarsıyor.

Gerçek tekel nedir, birleşmelerin hangi noktasından sonra tekelleşme söz konusu olur veya yaşadığımız yeni ekonomi çağında artık tekel mümkün müdür?

Bu soruların cevaplarını, çok akılcı ve çok gerçekçi bir biçimde vermek gerekiyor.

Yoksa modası geçmiş klasik tekelcilik tabuları ve paranoyaları içinde, büyüme ve birleşme gerçeğinin dışına itiliriz.

Bu da dünyanın dışına itilmek anlamına gelir.

Yazarın Tüm Yazıları